Buluşma

247 22 10
                                    

Sipariş ettiğim limonatadan bir yudum aldıktan sonra sırtımı geriye yasladım. Kafenin içecekleri mekanı kadar güzeldi. Arada buraya gelip kafa dinlemek lazımdı.

"Ne zaman gelecek bunlar?"

Hyunjin'nin huysuzlanmasıyla göz devirip, "Az sabret." dedim. Gerçi artık benim de sabrım kalmamıştı çünkü tam tamına bir saattir burada öylece bekliyorduk.

Sonunda kafenin girişindeki çan ses çıkardığında gözlerimi oraya çevirdim. Üç kişi yanımıza doğru ilerleyip, tam karşımıza oturduğunda onları izliyordum.

"Selam hwanglar."

"Sana da selam Jennie, kaç saattir yoksunuz?"

"Kusura bakmayın. Küçük bir işimiz vardı sadece."

Bir şey demeyip karşımdaki kişinin konuşmasını bekledim.

"Sunoo seni sorup duruyor Ni-ki. Ne yaptın çocuğa?" Ningning'in sorusuyla gözlerim Ni-ki'yi buldu. Artık bunlardan bıkmış gibi bakıyordu.

"Ben bir şey yapmadım, yapmam da."

"Kesin öyledir."

Ningning, fazla ileri gittiğinde aşağıdan ayağına sertçe vurdum.

"Ne vuruyorsun? Senin kardeşin-"

"Tamam, yeter."

Kavgayı Jennie ayırdığında tüm dikkat ona dönmüştü. Tam dudaklarını aralamış, konuşacaktır ki yanımıza garson kız geldi.

"siparişiniz var mı?"

Kızın uzun boyu olmasına rağmen küçük bir yüzü vardı. Belki ilerde bir gün işime yarardı.

"Hayır, teşekkürler."

Kız gülümseyip gittikten sonra yine tüm odak Jennie'deydi.

"Aslında buraya sadece Yeji'yi çağıracaktım fakat hepinizin bilmesini istedim."

Böyle deyince içim daha da merakla dolmuştu. Jennie'yi dinlemek için tüm odağımı ona vermiştim ancak Hyunjin sürekli kıpırdayıp duruyordu.

"Hyunjin, yeter."

"Ben bir şey yapmıyorum, ayağını çekmeyen o!"

Bu masadaki tek olgun kişi ben ve Jennie miydi?

"Boyum uzunsa ben ne yapayım?"

Jk'de karşılık verdiğinde işler kızışıyordu. Araya birazdan Ningning ve Ni-ki de girerse kıyamet koparacaktım.

"Senden daha uzun olduğum çok açık."

Jk göz devirdiğinde Hyunjin'de aşağılayan bakışlarını ona gönderdi.

"Her neyse. Yeji senden istediğim şey-"

"Ayağını çek artık."

"Yeter!"
Jennie sinirle ayağa kalkıp cebindeki rujunu Jk ile Hyunjin'e doğru tutuyordu.

"Eğer biriniz daha lafımı bölerseniz... Elimde tuttuğum elektro şoku üzerinizde denerim."

Sona doğru kısılan sesiyle bunun bilinmemesini istediğini anladım. Ayrıca o ikisinin korku dolu bakışları ise tam bir komediydi.

Jennie yerine geri oturup gözlerimin içine baktı.

" Senden istediğim şey;
Sunoo, Felix ve Ryujin'nin babası olan amcamı öldürmeni istiyorum. Sonuçta üst düzey bir ajansın. Paran benden, masraflarını da ben karşılayacağım."

Ağzım açık şekilde onu dinliyordum. Neden benden amcasını öldürmemi istiyordu ki? Sonuçta kuzenleri babasız kalabilirdi, değil mi?

" Neden ben? "

" Çünkü seni o aileden kimse tanımıyor. Sunoo, Ni-ki ve Hyunjin'i tanıyor. Aynı şekilde Felix ve Ryujin de. Ancak seni üçü de tanımıyor çünkü onlarla daha önce hiç tanışmadık veya karşılaşmadın."

Söyledikleri mantıklı gelmişti. Kendimi onlara asla göstermemiştim çünkü bize - yani annemize- ettikleri ihanet yüzünden onlara gözükmek bile istememiştim.

" Olmaz. "

Ni-ki lafa girince kaşlarımı çatıp ona döndüm. İşin ucunda iyi para vardı. Üstüne üstlük onlar bizim düşmanımız, intikam alabilirdim.

"Nedenmiş acaba?"

"Sunoo babasına çok bağlı. Eğer o ölürse depresif bir hayat yaşar."

Ningning histerik bir kahkaha attığında Ni-ki bu sefer ona dönmüştü.

"Babasının ona ne yaptığını bilmiyor musun?"

"Ne yapmış?"

"Sunoo hakkında okulda yalan haberler çıkarıp zorbalık görmesini sağladı. Tek amacı zorbalık değildi. Oğlunun intihar etmesiydi."

Ni-ki duydukları karşında şok olmuş bir şekilde düşüncelere dalmıştı. Kısa bir süre sonrada yerinden hızla kalkmış, mekandan ayrılmıştı.

" Ups, ilk oyuncumuz elendi. "

Jennie'nin dediği şeye anlam veremeyip limonatadan bir yudum daha aldım.

" Felix'te aynı şekilde. Babası yüzünden benimle görüşemiyor."

Bu sefer durumu Jungkook anlatmıştı.

"Felix, babasının kölesi. Yani o ne derse onu yapmak zorunda. Eğer seninle görüşüyorsa şanslısın demek."

Hyunjin, benden izin isteyip kalkmış, Ni-ki gibi mekanı terk etmişti. Ne oluyordu bunlara?

"ikinci oyuncuda elendi."

Jennie yine aynı şekilde dediğinde beni yalnız bırakmak istediğini anlamıştım. Bu yüzden onun oyuncularını eleme sırası bendeydi.

"Biliyor musun Jk? Taehyung aslında o bara eski sevgilisi için gidiyordu."

Jk sinirle kaşlarını çatıp ablasından izin isteyerek mekandan çıkmıştı. Hepsi sevdiklerini görmeye gidiyordu. Bu küçük şeyler için bile sinirleniyorlardı, zavallılar.

"Sana gelince Ningning. Arkadaşlarının okul müdürüne köle olma sebebi sendin."

Ningning'in aklından o dönemler geçince istemsizce gözleri dolup masadan kalkmıştı.

"ups, iki oyuncuda elendi."

"Ne yaparsın? Geriye sadece sen ve ben kaldık, Yeji."

Kafamı sallayıp, dudaklarıma sahte bir gülümseme yerleştirdim.

"Aslında Jennie... Lisa'ya biraz senden bahsettim ve senden nefret etti. Şu baloya seninle gitmek yerine San ile gitmeye karar verdi."

Jennie sinirle bana bakıp ayağa kalkıp, mekandan ayrılmıştı.

"Ve yine sadece sen kaldın Yeji."

Limonatadan son yudumumu alıp çantamı omzuma taktım. Mekandan çıkıp arabama ilerledim.

Son oyuncu bendim çünkü benim bu hayatta sevdiğim biri yoktu, olmayacaktıda. Sadece kardeşlerim ve ben olacaktım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
the ajan // ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin