Halamın sesiyle uykumdan uyandırıldım. Güneş gözümü almasın diye gözümü hiç açasım yoktu.“Hala biraz daha uyuyayım, nolurya” dedim gözüm kapalı arkamı dönerek.
“Ananla belimiz koptu ezandan beri, hadi de kalkın”
Ne ezanı ya. Öğlen mi olmuştu. Gözümü açmamla havanın zif gibi karanlık oluşunu gördüm. Çüş, ezan derken sabah ezanından mı bahsediyon hala. Başımın ucundaki telefona baktım.
“Hala, ben evleniyom bugün, niye sabahın altısında kaldırıyon deli olcam”
“Ne, altı mı” dedi ablam yataktan doğrularak.
“Dügün yemeğine gelici konu komşu” dedi ve ablamı cimcirerek “Kız kalksanıza” dedi.
Ablam küçük bir çığlığın ardından oflayarak banyoya girdi. Halam tam bana dönecekken.
“Tamam, tamam kalktım” dedim ve yataktan doğruldum.
Allah'ım düğün günümde bile bu saatte kalkıyorum ya.
Ablam banyodan çıktıktan sonra bende girdim. Aynadan yansımamı görünce dün gece üşenip duşa girmeyişimi zebani gibi katkatı olan kına saçımdan anladım. En azından işten kaçarım diye çokta üzülmedim bu durumdan.
Banyodan sonra giyeceklerimi hazırladım. Poşetten annemin aldığı gelin sabununu aldım. Beyaz doğal bir sabundu. Kokusu kalıcıydı. Gelinler o gün eşine güzel koksun diye bu sabunla yıkanıyorlardı. Koku takıntım olduğu için bununla yıkanmak istedim. Gerçekten güzel kokuyordu.
Banyoya girip sıcağa kaçan ılık suyu ayarladım. Saçımdaki sertliği açabilmek için bol su ve şampuan ile saçımı yıkadım. Uçlarında saç kremi sürüp beklettim. O sırada gelin sabununu life sürdüm. Kokusu kalıcı ve güzeldi tüm duş vanilya kokuyordu. Köpürtdükten sonra lif ile tüm vücudumu lifledim. Daha sonra baştan aşağı durulanıp havluma sarıldım.
Çıktığımda saat yediye geliyordu. Üçyolluk beyaz elbisemide giyip aşağı indim. Tüm hayat dolma kokuyordu. Hava yeni aydınlanmıştı. Vakit kaybetmeden mutfağa bizimkilerim yanına geçtim.
Annem pişmiş etleri didikliyor. Ablam koca tasda ayran yapmaya çalışıyordu. Halam dolmalar pişmiş diye ocağın başında tadına bakıyordu. Beni görmeleriyle şükür çektiler.
“Oyy elbisen pek yakışmış” dedi annem.
“He, güzel olmuş valla” dedi halam.
Bende onlara yemeğin ucundan yardım ettim. Çok yorulmayayım diye şey yapmadılar. Ablam geceye enerjin kalsın falan dedi. Cidden ben gece ne yapacaktım. Köprüden önce son çıkış falanda yoktu. Şuan tam köprüdeydim. Azad'ın dedikleri aklıma geldi. Ailesi onu çocuğu olsun diye evlendiriyordu. Evcilik oynaması için değil. Çocuk da hokus pokusla yapılmayacağı için. Aklımdaki bu şeylerle içime sıkıntı bastı. Düşünmemek istedim.
Saat sekiz buçuğa geldiğinde hepimiz hazırlanmıştık. Ben saçıma maşa ve yüzüme makyaj yapmıştım. Annemlerde aynı şekilde birde üstlerini değiştirmişlerdi. Babam Ökkeş abi ve ellerinde tatlılara geldiler. Ellerinden tatlıları alıp mutfağa götürdük.
“Davulcular yolda geliciler şimdi, erkekleri de yukarıya alırsın” dedi babam.
“Tamam, komşularda gelirler şimdi" dedi annem.
Babam yukarıya şark odasına çıkarken bizde hayattaki sedire oturduk. Bir kazan kuru dolma ve etli pilav yapmıştık. Babamlar üç tepside baklava getirmişlerdi. Antepde düğün sabahı konu komşu eş dost gelin ve damat evine gelip yemek yerler, kapının önündede halaylar çekilir oyunlar oynanır. Öğlen vakti de herkes evlere dağılır ve düğün için hazırlanmaya başlanır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İS
Teen Fiction"Çok iyi büyütmüşler seni belli kızım ama sen söyle ev, araba, toprak, altın. Mehirsiz kız aldık dedirtmeyiz biz" dedi Hasan Ağa. "Babam ne derse o. O ne isterse bana uygundur" dedim. "Sana soruyoruz Dilan. Ne istersen sen söyliceksin, alamayacağım...