Bölüm 17

325 28 4
                                    

@keta1997, thank you for your permission!

-

Buranın hiçbir şeyi yoktu, yani günler önce Claire ile gittiğim partilerle ortak hiçbir yönü yoktu. Herkes birbirini tanıyor gibi görünüyordu, yeni öğrenciler selamlaştılar ve burada kendimi yabancı gibi hissetmedim. Burası ait olduğum yermiş gibi hissettim, onlar benim gelecekteki arkadaşlarım ve Niall ile birlikte çok rahattım. Beni bir dakika bile bırakmıyordu. Niall beni herkese tanıttı ve onlar da bana kibar davrandılar. Burayı sevmiştim işte. Müzik çok yüksekti ama nedense başımı ağrıtmıyordu. İçecekler her yerdeydi ama eğer içmeyi istemiyorsan, o halde içmiyordun. Kimse sana gülmüyordu veya onun gibi bir şey yapmıyorlardı. Kızlar ve erkekler birlikte dans ediyorlardı ama o kahrolası partilerde gördüğüm gibi şeyler yoktu. Striptiz yoktu, kızlar masalarda dans etmiyorlardı ve erkekler de onlara ıslık çalmıyorlardı.

"Sen.. güzel görünüyorsun." Niall bana iltifat etti.

"Ve sen de öyle." Onunla.. flört etmeye mi çalışıyordum?

"Teşekkürler" Kıkırdadı.

"Liam nerede?"

"Bir fikrim yok, geliyor olduğunu söylemişti."- Liam'ı bulmak için etrafa baktı ama ne o ne de ben onu görebildik.

"Onu bulmaya gitmelisin,"- Gülümsedim.

"Hayır, burada tek başına kalmana izin vermek istemiyorum." Çok tatlıydı, Tanrım!

"Sorun değil, cidden." gülümsedim "Kendimi eğlendireceğim." Güldüm ve o gülümsedi.

"Tamam, yakında döneceğim." Bahçede kırmızı bardağını minik masaya bıraktı ve insanların içinde kayboldu. Bir gülümsemeyle etrafa baktım ve bana bakan koyu, mavi gözler gördüm.

"Merhaba"- Çocuk gülümsedi.

"Hey"- Ben de gülümsedim.

"Burada yenisin, haklı mıyım?" Dudakları dolgun ve kırmızıydı.

"Öyleyim."- Kısaca yanıtladım.

"Ben de öyle, sanırım seni zaten gördüm." Bana merakla baktı.

"Sanmam."- gülümsedim.

"Ben Kris."

"Kathy."- tekrar gülümsedim.

"Katherine, onun adı Katherine, Kris."- Arkamda tanıdık bir ses duydum ve kalbim daha hızlı atmaya başladı.

"Harry Styles?" Bana baktığı zamankine göre gözleri genişledi ve ağzı tekrar açıldı. "O seninle mi?" Harry'ye sordu.

"Evet, şimdi defolup gidebilirsin." dedi Harry, ona baktım. Siyah bir gömlek ve siyah sökük bir kot giyiyordu. Kris bir kez daha bana baktı ve sonra yok oldu.

Harry'ye geri döndüm, yüzünde gururlu bir gülümseme vardı ve suratına tokat atmak istiyordum. Nasıl böyle davranmaya cesaret etmişti? Ayrıca onunla da değildim.

"Burada ne yapıyorsun?" Sakin kalmaya çalıştım.

"Senin için buradayım." - Kulağıma fısıldadı, midem döndü ve sinirlerim gün yüzüne çıkmaya başladı.

"Benimle olmaya hakkın yok, sana ihtiyacım yok yani lütfen, beni yalnız bırak." - Nasıl da endişelendiğimi görmesine izin vermemek için en iyisini yaptım şimdi haklıydım.

"Saçma bir çocuk gibi olmayı kes."- Gözlerini yuvarladı "Seni daha iyi bir yere götüreceğim."

"Seninle gitmek istemiyorum, burası tam da olmak istediğim yer."- Geri kovdum.

"Geleceksin, yoksa o sarışını fena pataklarım."- Beni uyardı.

"Ciddi misin? Beni korkutmaya mı çalışıyorsun?"- Şaşırmıştım.

"Çoktan söyledim bile, şimdi sana kalmış."- Sinsice gülümsedi ve ben etrafa baktım, Niall'ı görmeye ve onu gözlerimle buraya gelmemesi için yalvarmaya çalıştım ama hiçbir yerde yoktu.

"Beni rahat bırak!" Çığırdım.

"İşte burada."- Harry gülümsedi ve kalbim durdu, etrafa baktım ve Niall'ı evin içinde gördüm.

"Geliyorum," dedim ve ön kapıya doğru gerçekten de hızlı adımlarla yürümeye başladım. Harry'nin arkamdaki ayak seslerini duydum ve sokağa çıktığımda ona geri baktım.

"Benden ne istiyorsun?!" - Ona bağırmamaya çalıştım. Ona birisi bağırdığında nasıl tepki verdiğini biliyordum ve bir kere bunu bir daha yapmamak için uyarılmıştım.

"Arabaya bin."- dedi ve nedense bindim. Sadece Harry'nin Niall'ı incitmesini istemiyordum ve bunun için ne kadar yetenekli olduğunu biliyordum. O lanet binada bunu görmüştüm.

"Londra'yı gece görmedin, değil mi?"- sessizliği bozdu.

"Görmedim"- dedim sessizce.

"Sana bunu göstereceğim." Ona bakmamama rağmen gülümsediğini hissedebiliyordum.

Sessiz kaldım. Neden hala daha onunla olmamı istediğini bilmiyordum. O korkunç bir insandı ve beni manipüle ediyordu. Niall'ı umursadığımı biliyordu, bana bunu söylemesinin nedeni buydu, onunla geleceğimi biliyordu.

"Hızdan korkar mısın?"- diye sordu.

"Korkmam."- Sorunun farkına varmadan önce cevaplamıştım.

"Öyleyse hazır mısın?"- Gözlerimin içine baktı ve gülümsedi. Kafamı salladım ve o da gaza bastı. Hızı nasıl arttırdığını hissettim ve bir an için koltuğu yakaladım. Kalbim bin kere daha hızlı attı ve nefes bile alamadım. Bacaklarım sarsıldı ve saçlarım havadaydı. Pencereden bir şey bile göremiyordum.

"Durdur şunu"- Sesim çok düşüktü, ben ile duyamadım. Gözlerimde gözyaşlarını hissettim ve sesimin anlaşılabilmesi için en iyisini denedim.

"Durdur şunu,lütfen!"- Ağladım ve gözlerimi kapattım. Birkaç saniyede araba durmuştu.

"Sen iyi misin?" Gözlerimi açtığımda onun bir gülümseme beraberinde bana bakan güzel, derin yeşil gözlerini gördüm. Bana gülüyor muydu? Şimdi hiçbir şey hakkında düşünemiyordum.

"Hayır"- Nefes almayı denedim ama olmadı.

"Biraz temiz hava lazım sana." - dedi ve arabadan çıktı. Sonra kapımı açtı ve ben de çıktım. Bacaklarım hala sarsılıyordu ve hareket edemiyordum.

"Korkmam demiştin."

Cevap vermedim. Nefes almaya çok yoğunlaşmıştım, kalbim hala hızlı atıyordu ve kendimi sakinleştiremiyordum.

"Bunu bir daha yapma, lütfen."- Gözlerimdeki yaşlarla ona baktım ve gülümsemesi anlık olarak kayboldu.

"Kes şunu."- dedi ve benden uzağa baktı.

"Neyi?" dedim merakla.

"Ağlamayı, bundan nefret ediyorum ,siktir," dedi ve bana baktı.

"Pekala." - nedense gülümsedim ve o da bana gülümsedi.

Ve karanlıktayken bile, o güzeldi, koyu gözleri hala parlıyordu ve dudakları, beni onu öpmeye davet ediyorlardı.

Sister | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin