Bölüm 8

868 64 1
                                    

@keta1997, thank you for your permission!

-

"Uzun zamandır bunu bekliyordum." diye mırıldandı, sesi çok alçaktı, göğsünden deprem gibi bir homurtu yükleldi, tenim buz pateni yapmış gibi karşısında buz gibi oldu. Saçlarıma burnuyla baskı uyguladı ve nefesini verdi "O sensin," dedi, ve sonra boynumu yaladı. 

Mücadeleye başladım, ama bu sadece onu güldürdü.

"Biliyorum bu hoşuna gidiyor." 

Yalan söyleyemezdim, gerçekten hoşuma gidiyordu. Bu garipti, ama çoktan tanıdık duygu bana midemde kelebekler veriyordu. 

"Öyle şeyler yapacağım ki, asla unutamayacaksın." diye kulağıma fısıldadı ve bacaklarım titremeye başladı.

"Lütfen." Yalvarmamın yanı sıra aslında bunu seviyordum. Kimse bunu bana yapmamıştı, bu bazen edepsizce gibiydi ama zevk veriyordu..daha önce hiç hissetmediğim bir zevk. 

Cildimi emerken "Shh."- diye fısıldadı.

"O kadar da kötü değil, değil mi?" Yüzünü görmesem bile, güzel yüzündeki sinsi gülümsemeyi hissedebiliyordum.

"Lütfen, dur." Bir kez daha yalvardım ve durdu. Nedenini bilmiyordum, ama şu anda durmasını istemiyormuş gibi hissediyordum. Göğsüm yukarı ve aşağı hareket ediyordu, endişeli ve korkmuş hissediyordum. Sanki bir şey arıyormuş gibi gözlerime baktı. Aynısını yapmaya çalıştım ve derin, yeşil gözlerine baktım. O çok gizemli genç bir adamdı. Dudakları kırmızıydı ve onları pembe diliyle yalıyordu.

"Seni evine bırakacağım."- Sesi beni acı düşüncelerden çekti.

"Neden?" diye yanıtladım şaşkın yüzüm eşliğinde.

"Geç oldu." 

"Bu büyük bir mesele değil." dedim, ne isterse ve her zaman yapabilecek özgür kız gibi, ama doğrusu gerçekten zamanında evde olmaya ihtiyacım vardı.  Eğer Ben odamda olmadığımı öğrenirse, muhtemelen beni öldürürdü.

"Bu andan itibaren, en büyük mesele."- gülümsedi ve ben eridim.

"N-n-ne?" Sesim sorularla doluydu. 

"Arabamda bekleyeceğim." dedi ve kayboldu. Deli gibi odada yürüdüğümü fark ettiğimde kendimi panik içinde buldum.

"Claire'ı bulmalıyım."  dedim ve odadan hızla çıktım. Onu bulamazken panik yapmamaya çalıştım.

"Hey." dedim dün tanıştığım lezbiyen kıza. 

"Hey." Beni tanıdı ve gülümsedi. Ben onun kız arkadaşına yardım etmiştim, şimdi o bana borçluydu..

"Lütfen bana arkadaşımın nerede olduğunu söyleyebilir misin? Sarışın, yeşil gözlü ve uzun bacaklı, mavi kısa bir etek giyiyor..." Ona açıklamaya çalıştım ama o beni gülerek durdurdu. 

"Claire?" diye sordu. 

Ne cehennem oluyordu,  şimdi herkes Claire'ı mı tanıyor? Harika.

"Evet." diye yanıtladım. 

"Jake onu başka bir yere götürdü."

"Aman Tanrım!!" Yardımcı olamazdı ama bağırdım.

"Her şey yolunda mı?" Kız şaşkın görünüyordu.

"Evet, evet." diye cevapladım ama hala şoktaydım. Şimdi ne yapmalıydım? O gitmiş ve beni burada yalnız mı bırakmıştı?! Ne halt düşünüyordu? Ah tanrım, Ben beni öldürecekti, evet o muhtemelen beni öldürecekti.

"Senin için arbada beklediğimi söylemiştim." Arkamda tanıdık sesi duydum ve kalbim çarpmaya başladı.

"Ben.. Ben Claire'ı bulmaya çalışıyordum."- Neden ona bile açıklama yapmaya çalışıyordum? 

"Onlar ayrıldırlar." Sesi saniyeler öncesinden çok daha alçaktı. 

"Biliyorum..." Şimdi dünyadaki en zavallı kız gibi göründüğüme %100 emindim. 

"Seni evine bırakacağım." 

"Ne? Hayır!" diye hemen reddettim. Ama bir saniye içinde, etrafımdaki durumu görünce... kararım değişti.

"Tamam, tamam." dedim ona ve kapıya doğru hareket ettim. Buradan kaçmaya ihtiyacım vardı, burası cehennemden daha kötüydü. Harry beni eve bırakacaktı ve onu bir daha asla, hiç görmeyecektim.

Sister | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin