Gözlerimi harika(!) bir güne daha aralamıştım, lanet alarmın sesiyle.Ben huysuzca mırıldanıp tam alarmı kapatmak için kalkacağım sırada alarmın sesi kesildi. Tam şaşkınlığım için küfür edeceğim sırada belimdeki kolla nerede, ne olduğunu çok daha iyi kavramıştım. Sırtımın Hyunjin hyunga dönük olmasından yararlanıp gözlerimi kocaman açtım. Tabi ya! Bu alarm sesi benim değildi ki!
"Özür dilerim... Alarmım açık kalmış. Saat daha altı, sen bir saat daha uyu ben seni kaldırırım okul için."
Onaylayan mırıltılar çıkardığımda Hyunjin hyung lavaboya gitti. Ben ise tam yarım saat boyunca uyumaya çalıştım. En sonunda beceremeyip yatakta dikleştim. Ellerimle birkaç kez saçımı düzeltmeye çalıştıktan sonra gözlerimi ovdum. Gözlerimi ovarken patlayan flaş ile kaşlarımı çattım ve gözlerimi araladım.
"Çok tatlı çıktın."
Hyunjin hyung hazırlanmış, kamerasından fotoğrafa bakarken sırıtıyordu. Bana döndü ve konuştu.
"Hadi hazırlan kahvaltı edeceğiz."
Onu onayladım ve hemen hazırlanmaya başladım. İşim neredeyse 15 dakika sürmüştü. Son olarak favorim vanilya kokulu parfümümden bir tık sıktıktan sonra aşağı mutfağa indim. Seungmin hyung hariç herkes masadaydı. Ben hemen Minho hyungun yanındaki boş yere oturdum ve herkese günaydın dedim.
Seungmin hyung hemen geldi ve kahvaltımızı ettik. Şimdi ise okula nasıl gideceğimize karar veriyorduk.
"Felix sen Hyunjinle motorla git öbürleri de arabayı payl-"
"Ya hayır! Ben Changbin hyungun arabasıyla gitmek istiyorum, banane! Jisung gitsin Hyunjinle!"
"Hayır ya! Ben motora binmem! Ayrıca daha Minhoya anlatmam gereken trilyonlarca şey var! Jeongin gitsin motorla!"
"İyi be! Ben giderim, hayırsızlara bak!"
"Yah! Yang Jeongin hyungunla düzgün konuş!"
Tch diyip omzumu silktim. Kenarda duran çantamı alıp Hyunjin hyungla motora ilerledik. Bana kask uzattığında çabucak giydim ve Hyunjin hyungun arkasına oturdum. Önceki seferki gibi bir saçmalık yaşamak istemediğim için direk Hyunjin hyungun beline tutundum.
O ise küçük bir kahkaha atıp motoru çalıştırdı. Hızla ilerlerken Chan ve Changbin hyungun arabasının önündeydik. Ben tek kolumu Hyunjin hyungun belinden çekip bizimkilere hitaben arkama dönüp nah yaptım. Kolumu tekrar Hyunjin hyungun beline koyduğumda Hyunjin hyung daha da hızlandı ve okula çabucak vardık. Kaskımı çıkartıp saçlarımı düzeltmek adına kafamı salladım.
Kaskı Hyunjin hyunga verip okula ilerledim. Hyunjin hyung hızla yanıma gelip kolunu omzuma attı.
"Seni bugün sınıfına bırakacağım."
Şuan patlıcan olduğuma yemin edebilirim. AMA NEDEN OLDUĞU HAKKINDA UFAK BİR FİKRİM BİLE YOK.
Beni sınıfa bırakıp kendi sınıfına gittiğinde tuttuğum ama farketmediğim nefesimi dışarıya bıraktım. Lanet olsun ki ders tarihti.
Felix hyung sınıfa yüzü kıpkırmızı halde geldiğinde ne olduğunu sordum. Beni üsteleyerek sonra anlatacağını söyleyip geçiştirdi. Sonra hızla bana döndü ve kafama vurdu.
"Terbiyesiz, yolda yaptığın şeyi unutmadım. Jisung seni öldürecek."
Hocanın gelmesiyle ayağa kalkıp geri oturduk. Mecburen bu aptal dersi dinlemeye başladım.
______________________
"Ders ne Felix hyung?"
"Müzik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
inspiration, hyunin
RandomYang Jeongin Busan'daki okulunda zorbalığa uğruyordu. Bu yüzden annesiyle beraber Seul'e taşındılar. Jeongin arkadaşlarıyla aynı okula gitmeye karar vermişti. Yeni okulunda, arkadaşlarıyla çok daha mutluydu, fakat nereden bilsin; herkesin ürktüğü, m...