1.2

409 30 28
                                    


"Ya ben dans kursuna katılmak istiyorum!"

"Tamam Jeongin katıl. Birşey demiyoruz ki."

Kafamı sağa sola salladım.

"Jisung hyung izin vermiyor!"

Jisung hyung ağzını kocaman açtı.

"Tabi ki izin vermiycem! Tek başına ne yapıcan okulun dans kursunda! Hem başka dans kursu olsa birşey demem ama okulun dans kursu, çok yavşak var orada!"

"Ya yanlız olmayacağım, Minho hyungta orada."

Jisung omzunu silkti.

"O zaman Seungmin basketbol kursuna katılmama izin versin!"

Seungmin hyung hemen konuştu.

"Ben zaten izin veriyorum. Jisung bırak şu Jeongin'i de gitsin kursa. Başım ağrıyor artık. Artık nasıl çığlık atıyorsa."

"İyi gitsin."

Dediğinde sevinç çığlıkları attım. Felix hyung koluma vurdu.

"Ya sus artık!"

Gülümseyerek özür diledim. Şuan benden mutlusu yoktu. Dans etmeyi çok severdim zaten. Minho hyung küçükken öğretmişti birşeyler. Uzun zamandır gitmek istiyordum bir kursa zaten. Hemen üçüne de sarılıp konuştum.

"Ben kaydolmaya gidiyorum!"

Hızlıca kayıtların yapıldığı spor salonuna geldim. Dans kursunu ararken kocaman sarı bir pankarta yazılmış yazıyı gördüm: "Dans Kursu Kayıtları!"

Adımlarımı hızlıca oraya yönlendirdim. Genişçe gülümsedim. Oturan kız bana gülümsedi.

"Merhaba! Kayıt olmaya mı geldin?"

Başımı hızla aşağı yukarı salladım.

"Pekala... Adın ne tilki çocuk?"

"Hey! Tilki değilim! Ayrıca adım Yang Jeongin."

"Hangi sınıftasın tilkicik?"

Derin bir nefes verdim.

"Anlaşılan vazgeçmeyeceksin. 3-2 sınıfım."

"Tamam tilkicik anladım. Al bunu. Bu program. Salı, çarşamba ve perşembe. Zaten saatler falanda yazıyor. Ben Eunji bu arada. Salı günü görüşürüz tilkicik!"

"Görüşürüz Eunji!"

Gözlerim kısılana kadar gülümsedim ve el salladım. Arkamı döner dönmez çarptığım bedenle sendeledim. İster istemez düşmemek için yakasından tuttum. Kafamı yavaşça yukarı kaldırdım. Benim arkama büyük bir soğuklukla bakan Hyunjin hyung. O da bana bakınca bakışları bir an yumuşar gibi oldu ama tekrar benim arkama baktı.

O sırada yakalarından tuttuğum aklıma geldi. Hızlıca bırakıp geri çekildim. Etrafa bakmaya başladım. Hyunjin hyung bana baktı, güldü ve elimi tuttu. Spor salonunun çıkışına ilerlemeye başladı.

"Dans kursunda olmana sevindim. Ben de oradayım."

Kafamı salladım. Ellerimize baktım ve yutkundum.

"Sizinkiler nerde?"

"Kafeteryadalar."

Adımlarını kafeteryaya yönlendirdi. Benim elimi tutmadığı eliyle telefonunu çıkardı ve Changbin hyung olduğunu tahmin ettiğim kişiyi aradı.

"Alo."

"Kafeteryaya gelin bücürler oradaymış."

"He tamam he. Hadi."

Dedi ve yüzüne kapattı. Ben onların konuşmalarına gülerken Hyunjin hyung bana baktı, güldü ve saçlarımı karıştırdı. Huysuzca söylenip tek elimle saçımı düzeltmeye çalıştım. İşe yaramayınca Hyunjin hyungun elini bırakıp saçımı düzeltmek için hareketlendim ama Hyunjin hyung elimi bırakmamış onun yerine saçımı kendisi düzeltmişti. Ona gülümsedim.

Kafeteryaya girdiğimizde Hyunjin hyung bana nerde olduklarını sordu. Ona gösterdim ve masaya ilerledik.

"Yaptın mı kayıt?"

Seungmin hyunga cevap verdim

"Hmhm."

"İyi, bağırma bir daha keserim dilini."

Kahkaha attım ve sandalyeye oturdum.

"Lan benim niye şimdi haberim oluyor! Minho ne ara bizim okula kaydoldu?"

Tartışarak yanımıza gelenlere baktım. Minho hyung Changbin hyungun ensesine vurunca gülümsedim.

"Ulan lavuk! Bağırmasana amına koduğum."

Onlarda yanımıza oturunca Jisung hyung cebinden kek çıkardı. Yine mi?

"Hadi kutlayalım! Hoşgeldin Minho!"

Hepimiz Jisung hyunga gülerken keki Minho hyungun ağzına tıkmaya çalışıyordu.

"Yav aç ağzını. Hadi bak. Uçak geliyoo."

"Ya Jisung istemiyom. Sen ye hadi."

Jisung hyung hemen sordu.

"Eminsin dimi bak yiyorum. Bu işin geri dönüşü yok."

Minho hyung göz devirdi ve keki Jisung hyunga yedirdi hemen.

Zil çalınca öğle arası bittiği için şükrettim. Biran önce eve gitmek istiyordum.

"Haha biz gidelim değil mi? Lan Seungmin kalksana, Jeongin gel evladım, Felix bıraksana Changbin hyungu!"

Jisung hyung hepimizi kafeteryadan çıkartınca ne olduğunu dinlemek için ona döndüm.

"Bu akşam içmeye gidiyoruz. Bir arkadaşımın barı. Ona söz vermiştim."

"E niye masada söylemedin?"

Jisung hyung derin bir nefes aldı.

"Çünkü Felix, mantıklı düşün. Sizce Minho hyung bizi bırakır mı? Hayatta göndermez. Üstelik Jeongin daha reşit bile değilken."

"Hey! İki ay sonra on sekizim!"

"Tamam da Minho hyung dinler mi sence? Hem ailelerinize Felix'te kalcaz dersiniz. Felix zaten içmiyor. O ayık kalır. Birşey olmaz. Hadi nolur nolur!"

Seungmin güldü.

"İyi çok yalvardın tamam."

"İyi de beni almazlar ki. Reşit değilim?"

"Dedim ya arkadaşımın barı diye. Kabul ettin sayıyorum. Felix sen etmesen bile gelmek zorundasın zaten. Bu akşam Felix'in evinde buluşalım. Ordan da bara geçeriz."

"İyi tamam."

Jisung hyung yerinde zıplamaya başladı. Öğretmenler zili çalınca hemen sınıflara geçtik.

_______________________

_______________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

EHEHEHEHEHHEHEHE. Ya aklımda birsey var ama. HEHEHHEH

inspiration, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin