Kiyoomi, içeri -Atsumuların salonuna- girdiğinde gördüğü bedenlerle küçük bir şaşkınlık yaşadı. Annesi, ablası, abisi, abisinin eşi buradaydı -babası yoktu çünkü sevgilisinin babası gibi o da iş için şehir dışındaydı-. Sadece bununla sınırlı da değildi; Osamu, Rintarō, Rintarō'nun küçük kız kardeşi ve annesi de buradaydı.
Atsumu annesiyle birlikte mutfaktan geldi; Kiyoomi'ye arkasından sıkıca sarıldı. Atsumu'nun annesi de elindeki oldukça büyük olan pastayı masaya yerleştirmek için ilerledi.
"Doğum günün kutlu olsun sevgilim."
Atsumu'nun, kulağına söylediği şeyle kaşlarını çattı Kiyoomi.
"Bugün doğum günüm değil ki."
Atsumu kendinden şüphe etti, korkuyla Kiyoomi'nin annesine döndü. Kiyoomi'nin annesi gülerek göz devirdi ve doğru tarih olduğunu söyledi.
Kiyoomi böyleydi, tarihleri aklında tutmazdı. Takvime bakıp geçer, kendi doğum gününü bile bilmezdi. Bildiği iki tarih vardı; Atsumu'nun doğum günü ve Atsumu ile ilk çıkmaya başladığı gün. İkisi aynı gündü ve telefonunun şifresiydi çünkü, 5 Ekim.
"Teşekkür ederim, hepiniz emek vermişsiniz ve gelmişsiniz. İyi ki varsınız."
Kiyoomi'nin yanakları hafif bir pembelikle süslenince Atsumu daha sıkı sarıldı ona.
"Hediyeni senin evinde unuttum, sonra vereceğim mecbur."
"Benim hediyem, zaten sensin Atsumu. Var olman yeterli."
Atsumu gözlerini kaçırdı, gülümsedi. Utanmıştı.
"Ee kaç oldun, on yedi on sekiz var mı?"
Kiyoomi dilini yanağının içine bastırdı, yalandan sinirli bir ifadeyle kulağına fısıldadı aslında 20 yaşına geldiğini bilen Atsumu'nun.
"Gece görürsün sevgilim. Bakalım, kaç olmuşum?"
"Dört gözle bekliyorum, herkes dağılınca sana gideriz."
Kiyoomi başıyla onaylayıp alnından öptü sevgilisini. Yaş olarak küçük olabilirdi ama boyut olarak kesinlikle daha büyüktü. İkisinin de hoşuna giden bir detaydı bu; Kiyoomi, Atsumu göğsüne sokulduğunda dikkatli bakılmadığı sürece gözükmemesini çok seviyordu.
Sakusa Kiyoomi'nin şu hayatta, tek bir bağımlılığı vardı: Miya Atsumu. Sigara, alkol ya da kumar gibi batıran bir bağımlılık değildi bu, aksine kendisini yaşattığını hissediyordu. Tanrı biliyor, bağımlılık olarak nitelendirmek ne kadar doğru olurdu kendisi de pek bilmiyordu; toksik bir sevgili olarak gözükmek istemiyordu. Atsumu'ya olan sevgisi tamamıyla gerçek, saf ve samimiydi, oldukça temizdi. Atsumu'yu bağımlı olduğu için sevmiyordu; sevdiği için ona bağımlı hale gelmişti.
Bağlıydı. Ruhuyla, kalbiyle, aklıyla, her şeyiyle Atsumu'ya bağlıydı; sonsuza ve sonsuzun ötesine kadar, ona sadıktı. Aşıktı. Ruhuyla, kalbiyle, aklıyla, her şeyiyle Atsumu'ya aşıktı. Atsumu iyi ki vardı, iyi ki hayatındaydı, iyi ki sevgilisiydi.
Tabi Kiyoomi'nin hisleri, düşünceleri, kalbinden geçen tüm duyguları... Hiçbiri tek taraflı değildi; hepsi karşılıklıydı.
Kiyoomi, Atsumu'nun; Atsumu da Kiyoomi'nin, hayatıydı. Onlar birbirleri için hayatın anlamıydı, birbirlerinin -kelimenin tam anlamıyla- 'her şeyi'lerdi.O gün -20 Mart akşamı- Kiyoomi'nin doğum gününü ailecek kutladılar, (babaları da görüntülü arama ile aralarına katıldı). Hediyeler verildi, iyi dilekler ve kahkahalar havada uçuştu.
Herkes gittikten sonra, Kiyoomi ve Atsumu el ele Kiyoomi'nin evine döndü. Kiyoomi zorlukla anahtarı deliğe geçirebildi -çünkü sevgilisi onu güldürüp duruyordu-. Sonunda kapıyı açabildiğinde hızlıca içeri geçip Atsumu'yu da kendisine çekti.
20 Mart ile 21 Mart'ı birbirine bağlayan o gecede, Sakusa Kiyoomi gerçekten de 20 yaşına girdiğini 'kendince' göstermişti; pek tabi, Miya Atsumu bunu zaten biliyordu...
fin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐚 𝐭𝐮𝐦𝐨𝐫 𝐚𝐰𝐚𝐲 π 𝐬𝐚𝐤𝐮𝐚𝐭𝐬𝐮
FanfictionAtsumu, sevgisini hissedemediği sevgilisi Kiyoomi'yi terk edeli 9 ay olmuştu.