"Turan.."
"Efendim."
"Nasılsın?"
Saat gece yarısı, aşağıdaki çardakta yan yana oturmuş karın yağışını seyrediyorduk.
"Çok iyiyim İklim. Senin kalbin çok ağrıyor mu?"
Dedikleri ile kaşlarımı çattım. Yüzümde ufak bir gülümseme oluştu.
"Çooookk."
Uzatarak söylediğim ile kafası bana döndü.
"Karnın çok şiddetli ağrır ya hani."
"Hıhım.."
"İlkinde aşırı canın acır garipsersin ama ağrı sabit kaldıkça ve daha kötüleri oldukça o hafif gelir alışırsın. O hesap yani."
"Bir gemi düşün İklim. Çok dalga var, çok fırtına var ve bir kayaya çarpıyor. Batıyor. İçindeki malları kurtarabilir miyiz?"
Hayır anlamında kafamı salladım.
"Hayır kurtarabiliriz. Onu oradan çıkardıktan sonra yavaş yavaş her şeyi tamir edilir. Mallar yeniden üretilir. Eskisinden çok daha güzel olur.."
"Ama o ilk mallar geri getirelemez."
"Doğru. Ama daha güzellerine sahip olacaksın."
"Annem öldü mü yoksa bizi terk mi etti bilmiyorum. Babam.."
"Anlatmak zorunda değilsin İklim."
"Babam çok içerdi. Aşırı çok içerdi, kafası çok güzel olurdu ve beni döverdi. Ben sırf bu yüzden asla içmedim. Biliyor musun lisede arkadaşlarım bunu havalı bir şey zannederek içerlerdi. Beni sürekli çağırırlardı ama asla gitmezdim korkardım. Kafaları güzel olurda beni döverlerse diye..."
"İklim-"
"Bir şey demen için veya üzülüp acıman için anlatmıyorum Turan. İçimde geldiği ve konusu geldiği için anlatıyorum. Bunları anlattığım çoğu kişi benimle arkadaş olmaktan vazgeçti, istemezsen yolun başından dön diye anlatıyorum."
İyice yanıma yanaşıp kolunu atmıştı. Omzumdan sarkan eline baka kaldım.
"Belki daha ilerisine de gitmiştir, hatırladığım zamanlarda yapmadı ama denemeye kalktı. Her seferinde Allah'ın şansına kurtuldum. Allah beni korudu.. Daha sonra ise yetimhaneye gittim. O ilde yapamayınca buradaki yetimhaneye getirildim. Büyüdüm öyle işte.."
Kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Gözleri dolmuş gibiydi.
"Hâlâ benimle arkadaş olmak istediğine emin misin?"
"İklim ben insanları yaşadıklarına göre yargılayıp onlarla arkadaş olmam. Bunların hiç biri senin elinde olan bir şey değildi. Sen ne yaşamış olursan ol ben seninle arkadaş olurum. Senin kalbin güzel."
Anlattığım şeyler yüzünden gözlerim dolmamıştı ama dedikleri yüzünden dolmuştu.
Ben yaşadığım şeyleri kendime hatırlatmaktan alışmıştım ama kimse anlattığımda böyle tepki vermiyor. Beni aralarına almayı istemiyorlardı. Sera hariç. Fatma biliyordu ama sürekli yüzüme vurup güven vermiyordu."Neyse karar senin istediğinde arkadaşlığını kesebilirsin. Kırılır mı üzülür mü diye düşünme."
Masanın üstündeki karlardan sert olmayacak şekilde bir kar topu yaptım.
"Düşünme-"
Avcumdan büyük elimde duran kar yığını yüzüne bastırmam ile sustu. Karı yüzünden çektiğimde kızarmış yüzü ile şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Neye uğradığını şaşırmıştı. Kirpiklerine yapışan karları almak için uzandım. Fazla yakındık. Ellerim kirpiklerine giderken o ise gözlerini kapatmıştı. Baş parmağımı ve işaret parmağımı kirpiklerinden geçirerek geri çekildim. O ise gözlerini açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çardak Acıları
Novela JuvenilÇardak acıları? Çardak acıları ne demek? Acının derinliğini hissedebilir misin? İklim 4 yaşında annesini kayıp edip, babasından 14 yaşına kadar şiddet görüp yetimhaneye gitmesi.. Kendi ayaklarının üzerinde duracak kadar güçlenmesi? Bir anda hayatın...