Batan Gemi

161 16 2
                                    

Sabah kapının deli danalar gibi çalınması ile uyanmıştım. Sera gelmişti tekerlekli masa getirmişti. Kahvaltımı hazırlayıp okuluna gitmişti.

Şimdi ise coğrafya ezberlerimi bağıra bağıra okumaya çalışıyordum. Kapı çalınca, kanepeye dağılmış kitaplara umutsuzca bakarak seke seke kapıyı açtım.

Turan?
Hoş geldin aslan parçası da hayırdır?

"Hoşgeldin, buyur içeri."

"Şey.. Ben rahatsızlık vermeyeyim nasıl olduğunu merak ettiğim için gelmiştim. Aradım ama açmadın.."

"Bilinmeyen numara?"

Hafifçe gülümseyerek elini ensesine attı ve başını hafifçe eğdi.

"Sanırım.."

"Sende dün ayağıma basmayayım diye evime kadar yardım ediyorsun şimdi ayakta bekletiyorsun, cık cık cık ayıp değil mi komutanım?"

Şaşkınlık ve sevinçle parlayan gözlerini gözlerime dikti. Ben ilerlerken o da peşimden kapıyı kapattı. Oturacak yer olmadığını fark edince hemen kitapları bir köşeye koyacakken beni kolumdan tutup durdurdu. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

Noluyoruz hocam?

"Otur İklim ayağın.. Malum. Ben toplarım şimdi."

"Yok, olur mu öyle şey."

"İklim!"

"Emredersiniz komutan hazretleri."

Diyerek ikimizinde gülümsemesini sağlamıştım. Ben otururken o kitapları toplayıp yere sırayla dizdi, tabakları mutfağa götürdü.

Bu askerlerin sert olması gerekmiyor mu?

Eee bu kedi gibi yumuşacık, güler yüzlü. Kitaplardaki askerler hiç böyle değildi.

Kendi de yanıma oturunca kitapları göstererek göz kırptı.

"Hayırdır bu kitaplar ne?"

"Sınava tekrardan girme gibi planlarım var."

"Niye? Memnun değil misin okuduğun bölümden?"

"Hayır çok memnunum ama öyle bir giresim geldi."

"Bir girip çıkacağız diyorsun ha?"

Diyerek gülmeye başladı. Yanaklarının yanında çizgiler oluşuyordu. Bende gülümsedim, gülümsemesine karşılık.

"Ayağın için pansumana gidilecek miydi? Götürüyüm mü?"

~
Topu kurtardıkdan sonra hızımı alamayarak yere düşmüştüm ve ayağım çok kötü bir şekilde ters döner gibi olmuştu. Anlık herkes başıma toplanırken tribünden yanıma koşarak geldi.

"İklim iyi misin?"

"İyiyim sorun yok ayağa kalkıp devam ederim bile."

Ayağa kalkarken acı ile bağırarak olduğum yere düşmüştüm.

Musa hoca beni oyundan çıkarırken, o ise başımdan ayrılmayarak terli formamdan kendini hafif uzak tutarak kucağına alıp oturaklara ilerletti. Doktor dikkatlice işini yaparken benim dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu.

Musa hoca Sera'yı çıkarıp Zeynep'i alınca koşarak yanıma geldi.

O sırada hala iyi olup olmadığımı soran Demir'e gülümsedim.

"Demir, ben iyiyim cidden."

"Peki.. İklim'im ben tribüne çıkıyorum, ağrın olursa söyle götürüyüm. Tamam mı?

Çardak AcılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin