A. R. K

169 12 14
                                    

Dışarıyla tamamen bağlantı kesilmiş dört duvar arasında karanlık . Artık yaşadıklarım gerçek mi yoksa bir kabusun mu içindeyim bilmiyorum. Başımı yana çevirip tüm yüzeyi çentikli duvara yaklaştım. Her gün parmaklarımı soğuk duvar da  gezdirir yüzeyindeki kazınmış çizgileri sayardım.  1 2 3 4 5 6 7 ...... bu böyle uzayıp giderdi. Tam tamına 180 çizgi. Evimizde bile duramayan ben 180 gün bu hücreye dayanmıştım.

Annemin  götürülüşünden beri aklımı kurcalayan sorular vardı. Yaşıyor muydu veya ölmüş müydü kim bilir. Tek bilinen şey aynı kaderi paylaşıcaktım onunla. Bir gün hücrenin kapısı son kez açılıcaktı. O zaman benim için herşey biticekti. Sanki ol lyra, sakin ol lyra  sakin ol... zihnimde  annemin tekrar eden sözleri ranzaya doğru uzandım. Kafamı yastığa koymamla o gün yaşadıklarım gözümün önüne geldi. Kendimi asla affetmiyecektim.O gün sadece annemin hayatını değil en yakın arkadaşımında hayatını karartmıştım. Kendimi bildim bileli
sakinleştirici igneler kullanırdım. Küçükken daha az olan  krizlerim büyüdükçe haftada bir tekrarlamaya başlamıştı. Artık kendime hakim olamıyordum. Daha fazla sakinleştiriciye ihtiyacım vardı. Her zaman daha fazlasına.
Annemin çaresizce ilaç çalmaları yıllarca devam etmişti. Haftada bir sakinleştirici. İnsan nasıl yaşardı böyle. Uzay istasyonundaki küçük evimiz beni boğardı. Duvarların yıkılmasını isterdim. Ancak öyle özğürlüğe kavuşabilecektim. Annemin sakinleştirici çalması fark edilmişti.Yargılanacaktı. Kaçış yoktu zaten daha öncede ARKtan kaçabilende olmamıştı.

Uzayda her şey çok kısıtlı ve bu yüzden en küçük suçların bile cezası ölüm.
Annemi de kısıtlı olan tıbbi malzemeyi gereksiz kullanılmasından dolayı tutuklamaya gelmişlerdi muhafızlar. Kapıyı çaldıklarında anlamıştı sanki. Ayağı kalktı.Gözlerini gözlerime dikip o cümleleri söyledi

"Sakin ol lyra ve hayatta kal."
 
Ne olduğunu anlayamamak korkumu daha fazla arttırmıştı.Titremeye başlamıştım. Şimdi her zamankinden daha fazla sakinleştiriciye ihtiyacım vardı. Kapıya doğru yaklaşan annemi kolundan tuttum. Açma diyecektim ama biliyordum ki o kapı açılıcaktı ve yıllardır korktuğumuz sonla karşılaşacaktık.

"Lyra" dedi annem. "Sana her gece anlattığım hikayeyi hatırlıyor musun?"

Annemin her gece dünyadaki  kardeşin seni bekliyor.Onunla bir gün karşılacaksın hikayelerinden bıkkınlık gelmişti.  Üstelik bu saçma hikaye hakkında soru sormamda yasaktı.

"Hatırladım anne" dedim. Muhafızlar kapıya daha sert vurmaya başlamışlardı. " Bayan Gray lütfen kapıyı açın".

"O hikayeye inan Lyra ve kolyeyi asla boynundan çıkarma. " dedi annem. Tamam anlamında kafamı salladım.

Kapıyı açar açmaz içeri üç muhafız girdi. Dişardaysa yaklaşık yedi muhafız vardı. "Jane Gray tıbbı malzemenin gereksiz kullanımından dolayı tuttuklusunuz".  Vucudumdaki titremeye engel olamıyordum. 

"Durun bir yanlışlık var. Annem bir komutan. Onu tutuklayamassınız."

Annem iki kolunu muhafıza uzattı. "Üzğünüm  efendim ama emirlere uymak zorundayım" diyip kelepçeleri annemin bileğine geçirdi.
Ağlamak istiyordum ama asla ağlayamazdım annem ağlamamı yasaklamıştı.

Beni çok zor şartlara uyum sağlamam için yetiştirmişti. Bazı günlerim saatlerce aç susuz bekleyerek geçiyordu. Askerlerini nasıl eğitiyorsa onun on katı daha zor eğitimlerden geçiriyordu. Evde her zaman sopalar, bıçaklar ve silahlar olurdu. Hepsini kullanmayı bilirdim. Sopaları bana bir kılıcı tutarmış gibi tutmamı söylerdi. Nedenini hiçbir zaman anlayamazdım. Gözlerimi bir bez parçası ile kapatır benimle dövüşürdü.
Muhafızlar annemi götürürken daha fazla dayanamamıştım. Arkalarından fırlayıp koridora çıktım. Muhafızın omuzundan tutup onu geri doğru çektim. "Anne , Bırakın onu! "

SKYHEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin