Taehyun
Beomgyu'nun gitmesiyle gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Yere oturup duvara yaslandım. Dizlerimi kendime çekip kafamı gömdüm.
●●●
Gözlerimi açtığımda hava karanlıktı. Uyuyakaldığımı anlayıp yaslandığım duvardan kalktım.
Odamdan çıkıp banyoya gittim. Aynada bir süre kendime bakıp yüzümü yıkadım.
Banyodan da çıktığımda annemin sesini duydum. "Bu saatte ne yapıyorsun?"
"Hiç. Uykum kaçtı. Sen ne yapıyorsun?"
"Kitap okuyordum. Şimdi de yatmaya gidiyorum."
"Tamam. İyi uykular."
Gülümseyip odasına gitti. Ben de mutfağa gidip bir bardak su içtim. Elimdeki bardakla bakışırken tezgaha yaslanmıştım.
"Taehyun." Duyduğum boğuk sesle bardak elimden düştü.
Karanlıkta her şey daha korkutucu gelirken bardağın düşme sesi gelmemişti. Hızla gidip mutfak lambasını açtığımda Beomgyu elinde bardağı tutuyordu. "Ne yapıyorsun sen burada? Ödümü patlattın."
Bardağı tezgaha koyup bana doğru bir adım attı. "Seni özledim."
"Neden bu saatte geldin?"
"Seni özlediğim için."
"Tekrar beni öpmeye mi çalışacaksın?"
"Hayır. Özür dilerim Taehyun. Sakince konuşsak olmaz mı?"
"Şu an konuşmak istemiyorum." Mutfaktan çıkacağım sırada kolumdan tuttu.
"Lütfen bana böyle davranma. Yok olacaksam bile son anıma kadar seninle olmak istiyorum."
Beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. "Şimdi gidiyorum. Yarın konuşuruz." Diyip mutfaktan ayrıldı.
Aklıma gelen şeyle hızla odama çıktım. Telefonumdan Jungkook hyung'u ararken bir yandan da odada gidip geliyordum.
"Gecenin bu vaktinde niye beni aradığını sorabilir miyim Taehyun?"
"Uyuyor muydun hyung?"
"Bir insan bu saatte başka ne yapabilir? Uyuyordum tabi ki de!"
"Bir şey soracaktım da."
"Çabuk olsan iyi olur."
"Jimin hyung şu an nerededir sence?"
"Ne bileyim ben. Bunun için mi aradın beni? Oraya gelip seni öldürmemi mi istiyorsun?"
"Ya hyung önemli."
"Evindedir nerede olacak. Adresini atarsam beni rahat bırakacak mısın?"
"Hayır. Şeey benimle gelsen olmaz mı?"
"Olmaz."
"Ama hyuung. Ben tek başıma korkarım."
"Gitme o zaman."
"Lütfeen. Çok uzun sürmez."
"Of tamam be. 10 dakikaya çıkarım."
"Tamam." Telefonu kapatıp üzerime ceket giydim.
Annemi uyandırmamak için sessizce evden çıkıp Jungkook hyung'un çıkmasını bekledim. Bir kaç dakika sonra sessizce evden çıkıp kapıyı kapattı.
"Gidelim." dedim.
Apartmandan çıkıp taksi beklerken Jungkook hyung sorularını sıraladı. "Neden gidiyoruz? Ne işin var Jiminle? Bir boklar mı çeviriyorsunuz? Niye bu saatte?"
"Hyung susacak mısın?"
"Bana bak velet sinirlendirme beni."
"Küçük bir iş sadece hyung. Merak ettiğim bir şeyi soracağım."
"Yarını bekleyemedin mi?"
Gelen taksiye binip konuşmaya devam ettik. "Bekleyemezdim. Aklıma geldi ve merak ettim."
Aradan geçen çok sıkıcı bir zaman sonra sonunda gelmiştik. Kapıyı tıklatıp bir süre beklediğimizde açıldı. Jimin hyung şaşkın bir şekilde bize baktı. "Neden bu saatte geldiniz?"
"Taehyun bir şeyi merak etmiş. Bu yüzden geldik."
"Tamam. İçeri geçin." Kenara çekildiğinde içeri geçtik. Salona girip koltuklardan birine oturdum.
"Bu saatte merak edip buraya kadar geldiğin şey ne merak ettim doğrusu."
"Konuyu uzatmadan soracağım hyung. Beomgyu'nun insan olma ihtimali var mı?"
———————————
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulmate -TAEGYU-
Short StoryRuhlar ruh eşini bulduğunda eşleri onları hem görebiliyor hem de hissedebiliyorlardı. Beomgyu da ruh eşini bulup özgür kalmak istiyordu. "İstemiyorum. Beni öpmeni istemiyorum." "Sikeyim,o zaman yok oluşumu seyret!" +Jikook Yeonbin(?) [19/12/22] [3...