Taehyun
Jungkook hyung hastaneden çıktığında annemle eve gelmiştik. Koltuğa rahat bir pozisyonda oturup televizyonu açtım.
Annem de yanıma oturup konuşmaya başladı. "Neler olduğunu anlamadım. Jungkook'un rahatsızlığı tam olarak neydi?"
"Aşk acısıdır anne." Diyip güldüm.
Kafama vurup güldü. "Seni velet annenle dalga mı geçiyorsun?"
"Hayır."
"Âşık olduğun biri var mı?" Annemin birden konuyu değiştirmesine hayran kalmıştım.
"Nereden çıktı şimdi bu anne?"
"Boşver nereden çıktığını. Âşık olduğun biri var mı?"
"Aslında... var."
"Cidden mi? Nasıl biri?"
"Çok yakışıklı biri." Bunları söylerken çok utanıyordum. Annemle âşk hayatım hakkında pek konuşmazdık.
"Yakışıklı mı? Erkek birinden mi hoşlanıyorsun?" Annemin kötü bir tepki vermesinden korkarak kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gülümsüyordu.
"Evet."
"Bir oğlum vardı ama yakında iki olacak. Bu harika bir şey."
Ben utançtan kafamı eğerken-eğmekten boynum ağrımıştı- annem konuşmaya devam ediyordu.
"Ne zaman açılacaksın? Benimle tanıştırmaya ne zaman getireceksin?"
Bunu demesiyle kafamı hızla kaldırdım. "T-tanışma mı?"
"Evet. Tanıştırmayacak mısın?"
"B-ben... tanıştıramam."
"Neden?"
Anneme söylemekle söylememek arasında gidip geliyordum. Söylersem inanır mıydı ki? Buna kim inanırdı ki? Bana da biri bir ruh gördüğünü söylese inanmazdım. Yani Beomgyu'yu görene kadar.
"Söylesem inanmazsın."
"Neden inanmayayım oğlum? Söylesene."
"Âşık olduğum kişi bir ruh."
"Ne? Ne diyorsun sen Taehyun? Ne ruhu?"
"Ruh işte anne. Yaşadığında kötü bir hayat geçiren insanlar öldüklerinde ruh olurlarmış. İnsanlar ruhları göremiyor ama Beomgyu benim ruh eşim olduğu için onu ve diğer ruhları görebiliyorum."
Annem şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Gözünü bile kırpmıyordu. Bir şey olmasından korkarak onu sarstım. "Anne?"
Kendine gelip elini omzuma attı. "Taehyun..."
"Sen de inanmadın değil mi?"
"Hayır ama alışılmadık bir şey bu biliyorsun."
"Bana karşı çıkmayacak mısın?"
"Hayır. Neden karşı çıkayım? Bu senin kararın Taehyun. Senin sevdiğin kişilere karışamam. Seni her konuda desteklediğimi biliyorsun."
"Teşekkürler anne." Yanaklarına sulu bir öpücük kondurup sımsıkı sarıldım.
Rahatlamıştım. Annemin kötü bir tepki vermesini bekliyordum. Anlayışla karşılaması beni çok rahatlatmıştı.
●●●
Odama girmemle Beomgyu'yu görmem bir olmuştu. "Sen ne zaman geldin?"
"Annenle konuşurken geldim. Sizi rahatsız etmemek için buraya geldim."
"B-bir şey duydun mu?"
"Hayır." Mutsuz görünüyordu. Yanına oturup dudaklarımı büzdüm.
"Çok suratsızsın. Neyin var? Benim yanımdayken hep gülümserdin."
"Babam annemin peşine takılmış bugün. Eve gittiğimde gördüm. Annemi rahat bırakmıyor. Ona zarar vermesinden korkuyorum."
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Onu mutsuz görmek hoşuma gitmiyordu.
Anlık bir düşünceyle sarıldım. İlk başta ne olduğunu anlamamış olacak ki bir süre duraksadı. Ardından kollarını belime dolayıp karşılık verdi.
Yüzünü boynuma koyarken(doğru kelimeyi bulamadım koymak dedim siz anlarsınız ya) gülümsedim. Gülümsemem boynuma damlayan gözyaşları ile soldu.
Ondan ayrılıp yüzünü ellerim arasına aldım. "Ağlama lütfen. Yoksa ben de ağlarım. Ağlarsam beni kimse susturamaz."
Gülümseyip gözyaşlarını sildi. Şimdi gözüme çok yakışıklı görünüyordu. Ah Beomgyu ah,neden bu kadar yakışıklısın ki?
——————————
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulmate -TAEGYU-
Short StoryRuhlar ruh eşini bulduğunda eşleri onları hem görebiliyor hem de hissedebiliyorlardı. Beomgyu da ruh eşini bulup özgür kalmak istiyordu. "İstemiyorum. Beni öpmeni istemiyorum." "Sikeyim,o zaman yok oluşumu seyret!" +Jikook Yeonbin(?) [19/12/22] [3...