Finale az kala

624 42 12
                                    

Hayırlı akşamlar, hayırlı Ramazanlar canlar. Yeni bölüm sizlerle veee.. son 3 bölüm diyelim mi? Fazla uzatmadan sizlere iyi okumalar diyelim😇💜

MELİH’DEN


Dünkü gelinlik alışverişinden sonra eve gelip hemen yattım. Düğüne de son günler kala sevdiceğimle mutlu yuvamızın hayalini kurarken, Ramiz dayıya da anlatmayı aksatmıyordum tabi ki. Hümeyra’m , canımın içi. Beni ilk kabul ettiğindeki aşk mektubum aklıma gelince istemsiz sırıttım, ulan be ne romantik adamdım doğrusu. Hey gidi Melih, cadı ablasıyla evde kalmış abisini de geçip kızı alıyordun işte. Hey gidi aslanım… koçsun sen koç adamın dibisin… eveeettt adamın dibiyim dimi lan dayı… Bir de bahçeli güzel bir ev aldın sevdiceğinle boy boy çocuklarınız da olacak hem evet evet birinin ismini Huriye koyacağım aaa abartma canım anası huricihanken neden koymayayım. Ondan gelenler de aynı onun gibi olur. Ulan ne şanslıyım genlerim anneleri sayesinde akıl çağıldayacak. Heyt be!
…….
‘’MELİH’’
‘’MELİH!’’
‘’MELİİİİİİİH!!!!’’
Bulunduğum hayal dünyasından kardeş müsveddesi sayesinde sıyrıldım. Ne var bakışlarını attım ayrıca bu ne zaman odama girdi!

‘’Ne var lan Semih!’’

‘’Ulan dakikalardır sana sesleniyorum, neden dinlemiyorsun!’’

‘’Sen ne zaman girdin lan? Sana kaç defa kapıyı çal diyeceğim!’’

‘’Melih kendi kendine konuşurken duymadın oğlum kapıyı çaldım kaç kez, en son bir şey olmuştur sana diye girdim içeriye. Yataktan kafanı sallandırmayı bırak da konuşalım.’’

Ya sabır çekip yatakta doğrulmaya çalıştım....tamam susun herkes düşebilir değil mi?

Kafa üstü çakıldığım yerden doğrulup kafamı sıvazlayarak kalktım. Yatağımda oturur pozisyona gelip ‘konuş’ bakışları gönderdim.
‘’Annemleri aradım.’’

Ee der gibi kafamı salladım. Saf mıydı bu çocuk, tabi ki gelmeyeceklerdi. Bu artık tahmin ettiğimiz bir şeydi.

‘’Bilmişlik taslama tamam gelmeyeceklermiş. Mutluluklar dilediler.’’

‘’Semih Allah aşkına kendini üzmek için yer mi arıyorsun anlamıyorum. Bunu ikimiz de biliyorduk. Hem senin burada kapı gibi abin var. Düğün masraflarını Allah’a şükür karşılayabiliyoruz, ev desen yan yana iki ev de aldık, eş adaylarımız desen ahlakları da kalpleri de muhteşem insanlar. Aile istiyorsan ben varım anne baba dersen Azime neneyle Abbas dede var kaynananlar var.’’

Doğru buydu ben bunu kabullenmiştim; ama bu çocuğu ikna edememişim sanırım. Dolan gözlerini gizlemeye çalıştı, çatallaşmış bir sesle cevap verdi.

‘’En güzel günümüzde .. yanımızda olurlar diye düşünmüştüm.’’

Kafamı ovalamayı bırakıp yanı başına oturdum.

‘’Oğlum koskoca adam olduk ikimiz de, ben de isterdim hani olsunlar; ama yok olmayı seçmiyorlar. Senin yemin törenin benim mezuniyet törenim karne günlerimiz… hatırlasana Semih, kim vardı yanımızda. Sana söyleyeyim hiç kimse. Mustafa sen ben üçümüz konuşurduk, o yaşlı Azime nene gelir bizi tebrik ederdi. O gelemediğinde ağlardın bir köşede, bilmiyor muyum sanıyordun? Aslı da bu gruba katıldığında bu üç kimsesiz ona baba abilik yapmaya başlamıştık hatta. Bak oğlum ben ciddi konuşmalardan hoşlanmam biliyorsun 31- 32 yaşımda evde kaldım diye üzülürken  iyi bir eş bulmuşum, eskiden olsa zırıl zırıl ağlayacağım kimsesizliğimi birkaç güne kadar tamamlayacağım. Evlatlarımız olacak yuvamız olacak, eşlerimiz aşerecek gece yarısı bütün Ankara’yı turlayacağız. İki kardeş yapacağız her şeyi, ben sana sen bana Rabbim de her ikimize yeter emin ol!’’

Konuşmanın sonunda dolan gözlerime inat yanımdaki kocaman çocuğa sarıldım.

‘’Delisin manyaksın az biraz bilinmeyen bir vakasın ucundan da sana varacak kıza acısam da iyi bir abisin Melih!’’

‘’İki dakikalık kardeş sevme seansımı boğazıma dizme müsvedde!’’

‘’Tamam tamam iyisin, sadece hani diyorum yeğenlerime Huriye ismini koymasan mı?’’

‘’Olmaz koyacağım!’’

‘’Neden oğlum ruh hastası mısın? Gerçi benimki de soru?’’

‘’Koyacağım oğlum yazara ayıp olur nenesinin ismiymiş.(:))’’

‘’Ha o zaman sen koy ben koymayayım.’’

‘’Sen de Iraz koy diğer nenesiymiş!’’

‘’Sussak mı artık, okurlar kızacak hem çok sarıldık bu kadar yeter bence insanlık namına!’’

Tiksinirek ittim müsveddeyi. Ah yazar ah ben de olmasam seni kim anacak diyen iç sesimi de yazarımızın ikrar ettiğini duyar gibiyim, neyse aman ben beynime kan dolaşımını vermeye devam edip hayallerime döneyim. :))


OSMAN’DAN

Hesap defterini çıkarıp kara kara hesap yaparken, çalan kapı pardon kırılmaya yakın kapıyla tüm dikkatim dağıldı. Ev sahiplerimiz daha da çıldırmadan koşarak kapıyı açtım.

‘’RÜVEYDA MANYAK MISIN KIZIM! İNSANLAR RAHATSIZ OLUYOR HEM KAPI KAÇ PARA HABERİN VAR MI ONCA MASRAFIN YANINDA KAPI PARASI MI ÇIKARAYIM!’’

‘’CİMRİSİN İŞTE ABİ, ÇEKİL DE İÇERİ GİREYİM!’’

‘’NE CİMRİSİ BE TUTUMLUYUM BEN! HEM BANA BAĞIRMA!’’

‘’YAŞLILAR GİBİ BAĞIRIYORSUN ,DUYMUYORSUNDUR DİYE BAĞIRIYORUM!’’

‘’TAMAM SUS GİR İÇERİYE!’’

‘’TAMAM!’’

Hala bağırıyordu Allah’ın mor gözü. İçeriye girerken kapıyı kapatacaktım ki kapıdan bir ‘ah!’ inlemesi geldi. Yavaşça açtığımı sandığım kapıyı çekince eşiğe bir adet düşen Hümeyra ile karşılaştım.

‘’Ya abi, neden her defasında kapıyı yüzüme çarpıyorsun!’’

‘’Ablan hep asap bozunca gözüm hiçbir şey görmüyor, hadi kalk da gir içeriye ablan yine zulaların canına okudu.’’

‘’Afff iyi be!’’

‘’Sus çemkirilmez abiye!’’

İçeriye girdiğimizde hiç de yanılmadığım gibi ağzına birer ikişer toblerone sıkıştıran Rüveyda’yı görmem bir oldu. Açıp açıp hepsini yalaması da ayrı sinirimi bozdu. Bu toblerone alışkanlığımdan vazgeçsem iyi olur çünkü enflasyondan o da zamlıydı ve evet mor gözün umuru değildi bu durum.

‘’Yiyeceğin kadarını ye, yalama Rüveyda. Hem çocuğa da ver!’’

‘’Abi ben ablamın yaladıklarını da yiyebiliyorum, onları benim için değil senin için yalıyor!’’

‘’İyi bir halt ediyor! Aferin size iki üç güne evleneceksiniz 4 yaşındaki çocuktan farkınız yok!’’

Ağzı dolu bir şeyler gevelerken diğeri de gerçekten hiç tiksinmeden yaladıklarından bir tane alıp yemeye başladı. Hey Allah’ım! Neydi bu çektiğim! Ağzındaki lokmayı bitirince az yavaş Rüveyda söze başlayabildi.

‘’Uzun uzun düşündük abi, Hümeyra’yla aklımıza bir şey geldi.’’

‘’Ne geldi?’’

Gözlerini masum kırpıştırınca içimi bir hüzün kapladı.

‘’Sen evleneceksin ya hani!’’

‘’Eeee çatlatma Rüveyda’m söyle abicim.’’

‘’İşte biz ikimiz senin düğününde ne giyeceğiz? Para versen de abiye alsak.’’

Doğru ya diyen iç sesime karşılık verip, cebimden sattığım arabamın parasından bir kısım verdim. Heyecanla elimden çekip alan Rüveyda ile Hümeyra’ya baktım.
Dur bir dakika.

…..’OSMAN YÜKLENİYOR!’……

‘’Lan üçkaatlar, aynı gün evleneceğiz gelinlik giyeceksiniz ya! Verin lan parayı geri!’’
Sinsi sinsi gülen ikiliye baktım, nasıl yerdim lan ben bu numarayı?

‘’Abla ya gerçekten yuttu!’’

‘’Dedim sana akşam saat 4 ile 5 arası hesap yapar kafası dalgın olur diye.’’

‘’Kızım verin parayı daha bir sürü masraf var! Bundan sonra sabah 5 de yapacağım hesabı görün siz!’’

‘’Aff abi, o saatte de gelirim merak etme sen, hem olmaz bu bizim rızkımız al Hümeyra şu parayı !’’

Elindeki parayı hızlıca Hümeyra’ya atınca son hamleyle alacağım para da gitmişti.

‘’Ayy sağol ablacım bu benim rızkım hadi size iyi eğlenceler!’’

Koşarak kaçan Hümeyra dış kapı paspasında yine düşünce ümitsiz vaka mor göze baktım, o da iğrenen bakışlarını kapıdan alıp bana baktı.

‘’Git gide Melih’e benziyor değil mi abi?’’

‘’Evet bunu söylemek istemezdim; ama doğru üzülüyorum da bir yandan!’’

‘’İkimiz de dolandırıldık aynı zamanda!’’

‘’Senin yüzünden Mor göz!’’

Sızlanmış gibi yapıp omuz silkti, doğru ya para ondan çıkmadı sonuçta. Yan tarafında duran hesap defterini aldı eline.

‘’Baya bir açık var sanırım.’’

‘’Öyle görünüyor bu dörtlüden birisi kocaya kaçsın demiştim, diğer sayfada o durumdaki hesabı yaptım daha az açık oluyor.’’

Dediğim gibi diğer sayfayı açınca gözlerini sonuna kadar açtı.

‘’He yani ben mi kaçacaktım kocaya! Ay ne pintisin abi, hem ben kaçayım dediğim halde izin vermediniz!’’

‘’Merve’yi dinlememeliydim, evde en masraflı sen çıktın!’’

‘’Hümeyra sadece senden para almıyor OSMAN ÖZDERİN!’’

‘’Onu da düşündüm, bir arka sayfada o denklem de ki yalnız Melih’e daha çok masraf girsin pardon yüklenilsin diye ondan da vazgeçtim.’’

‘’Yani tüm ihtimalleri düşündün!’’

‘’Tabi düşündüm kızım, neyse bakalım çalışır öderiz.’’

‘’Çalışmana gerek yok abicim üzülme ben o işi hallettim.’’

Şaşkın bakışlarla karşımda duran kardeşime döndüm.

‘’NASIL!’’
‘’Otitoyu sattım, parasını da hemen az önce sana havale ettim, üzerimizde emeğin büyük kaç senedir her masraf sana yüklü.’’

Kaşlarımı çattım, az önce bankadan gelen mesaja bakmadığım için kendi kendime kızdım. Onun hayaliydi o araba, içgüzarlık yapıp satmasını kabul edemezdim. Para kazanılırdı; ama kardeşimin hayali satılamazdı.

‘’OLMAZ RÜVEYDA! HEMEN GERİ GÖNDERİYORUM PARAYI GİT GERİ AL ARABANI!’’

‘’OLMAZ ABİ!’’

‘’HAYIR DEDİM!’’

Derin bir nefes alıp, başını omzuma yasladı.
‘’Dağ gibi babam bu kadar borca girmiş, bin lira zorla alırım; ama borçlu kalmasına da gönlüm razı değil hem üzülme yabancıya gitmedi, Mustafa’ya sattım.’’

Kafamın içi çorbaydı, hepten karışınca garip garip solumdaki mor göze baktım. Kıkırdadı önce.

‘’Mustafa’ya dedim ki arabayı satacağım, o da dedi ki ben de eşime araba alacaktım iyi oldu. Hatta duyunca bir sinirlendim ulan kim senin eşin diye, sonra tam iğneyi çıkartırken sensin Rüveyda dedi neyse dedi pazarlığa oturalım normalde satacağım fiyatın 100.000 fazlasına sattım. Yazık kabul etti, dedim güzel pazarlıktı eşin bu sürprizi çok beğenecek. Öyle yani otito duruyor; ama satıldı.’’

Bunları seri ve tatlı tatlı anlatan kardeşime bir kahkaha attım.

‘’Hala seninle evlenecek mi bu çocuk!’’

‘’Ya abi saçmalama tabi ki evlenecek, dedi benim hatun ticaretten anlıyor.’’

Gülmelerimiz birbirine karışınca kafasını alıp kolumun altına koydum. İnsanın ailesi olması güzel bir şeydi.
‘’İyi ki varsın Gül çiçeğim! Aradan dolandırsan da iyi ki varsın!’’

‘’Sen de iyi ki varsın böcüküm! Arada cimri bir abi olsan da saflığından hayli yararlanıyoruz sonuçta değil mi!’’

MOR(islami_tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin