Bölüm 1

7K 336 49
                                    

Arkadaşlar öncelikle herkese selamlar. Üçüncü hikayem ve inatçı ve zor'un ikici serisi. Ilk bölüme başlıyoruz ve elimden geldiğince haftada bir bölüm yayınlanacak. Gecen hafta ne kadar yayınlamak istesemde ben bedbaht insan😂😂 babamın bilgisayarını çökerttim.😀😀Tabi mecbur kendi bilgisayarımı ona verdim😊😊Sonuc olarak düzelen bilgisayarla birlikte ilk bölüme başladık. Ne diyelim. Bismillahirrahmanirrahim. Allaha emanetsiniz hepiniz.
HEMŞİRE YAZAR😊😊

RÜVEYDA’DAN

Cama kafamı yaslarken, az önceki adamla olan diyaloğumuzdan bir hayli sıkılmıştım, bir yandan da attığım tokatın mutluluğuyla güldüm.

‘’Ne o gül çiçeğim, kafayı mı yedin yoksa?’’
‘’Haa yedim böcükcüm. Gece Dahiliye doktoru Osman ÖZDERİN’in servisinde yedim hatta!’’
Sabırla oflayarak, ‘’Ya Rüveyda ne yapsaydım abim sen gece nöbetçi olunca servisin bahtı açılıyor sonra da hemşire hanımlar da yetişemedi.’’
‘’Ama ben Pediyatri hemşiresiyim, Dahiliye hemşiresi değilim!’’

‘’Ama senden de ne güzel Dahiliye hemşiresi oldu. Gül çiçeğim benim çok mu mükemmelmiş? Aman da aman?’’

‘’Abi! Yağcılık yapma gece boyunca doktor odasını kilitlemişsin zaten seni de bulamadım.’’

‘’Canımı sokakta bulmadım ben Mor Göz! Elinde kocaman iğneyle odaya doğru geldiğini söylediler ne yapayım canımı kurtardım hem ne demişler ‘’Önce can, sonra Osman’’

‘’Komik mi? Gerçekten iğrenç bir espriydi. Gidip süpervizora (gece denetçi hemşiresi) Rüveyda’nın servisinde hasta azmış, hem iki hemşire varmış hastalar ardı ardına geldi, onu buraya çekebilir misiniz? Demişsin. Utanmadın mı hayır madem çekiyorsun, yanıma bile uğramıyorsun. Nasıl abisin sen, pis böcük abi.’’

‘’Sen de beni kalpsiz belledin canım kardeşim, gece sana o kadar çiğ köfte gönderdim.’’

‘’….’’

‘’Küstük mü ?’’

‘’…..’’

‘’Oyuncak alırım bak!’’
‘’Aldıktan sonra konuşalım lütfen en azından o kapıyı kilitlemeyip on on beş  tüp senden kan alıp, sinirimi çıkarmama izin verecektin?’’
Hiçbir şey demedi. Pis doktor. Gelmiş gece nöbetinde beni istem yaptırıyor, bir de azıcık kan alıp (!) ceza vermeme müsaade etmiyor; ama önemi yok. Gece gidip ondan istediğim kadar kan alır canını acıtırım sonuçta geceleri uyuyamıyorum. Keşke sabahki densize de çantamdaki enjektörü batırsaydım, yok yok o hiç etik olmaz. Abine iğne yapmanın etiği ne? Çünkü o benim abim öldürsem de iğne yapsam da atsan atılmam satsan satılmam kardeşiyim sonuçta ben.

‘’Şşştt, kime diyorum Rüveyda, at o aklındaki fikirleri evimin kapısını dört kat kitlerim, yine aklındakini yapamazsın. Hem küs olma bahanesine az öncekileri unuttum sanma. Arabaya binmeden önce arkanda bir adam vardı? Laf falan mı attı abicim. Gidip ağzını yüzünü patlatayım.’’

Abime sinsi sinsi sırıtırken ışıklarda durduk.

‘’Ne yaptın Allah adını verdim, söyle adamı deştin mi? Gülüşünü beğenmedim mor göz ben senin abinim!’’

Harbi bu çocuk nasıl doktor olmuştu. Değişen ruh hali sinir olmama yetince bakışlarımı yeşil yanan ışıkla birlikte dışarıya çevirdim.

‘’Bana madde bağımlısı dedi manyak adam!’’
Af buyurun  hunharca gülüyordu. Çirkin böcek.

‘’Ne…nedenn.. ahaha.. sana Bağımlı…….ahahaha!!’’

‘’Gözlerimin altındaki morlardan dolayı bana dedi ki! Madde bağımlısı mısın dedi. Gülme abi valla camı açar esnafa beni dövüyor diye bağırırım. Sonra görürsün bağımlılığı. Dayak bağımlılığından seni hastaneye kapatır, senin bu külüstürü de kendime hibe ederim.’’
Bozulan suratına ben gülmeye başlayınca ellerindeki direksiyonu sıkıp, yola odaklandı.

‘’Sen ne yaptın peki bu densiz adama?’’

‘’… Ben mi? Hiiiiçççç bir şşşee..’’

‘’Uzatma Rüveyda ne yaptın?’’
‘’Suratına bir tane patlattım; ama o da hak etti, kolumu tutmaya çalıştı.’’

‘’İyi yapmışsın. Bundan sonra hastaneden bensiz çıkman yasak.’’

‘’Abiii….’’

‘’Dışarıya da Hümeyra, ben ve sen çıkarız kız başınıza çıkmanızı istemiyorum. İki dakika servisten geç çıktık, adam kardeşimin kolunu tutmaya çalışmış.’’

Abimin sinirli yüzüne bakıp, önüne geldiğimiz evimize döndüm. Üç katlı küçük bir apartman dairesiydi. Birinci katta yaşlı ev sahiplerimiz,  ikinci katta abim, üçüncü katta da kardeşim Hümeyra’yla ben kalıyorduk. Genç kızsınız siz, benim arkadaşlarım felan gelir sonra arkadaş katili olmayayım diye ikinci katı tutmuştu.

‘’Kızım insene artık, daha market alışverişini yapıp, evime gideceğim.’’

Hiçbir şey demeden arabadan indim. Kapıyı kapatmadan abime döndüm.

‘’Oyuncağı almayı unutma!’’

Sinirli yüzü yumuşayıp güldü.

‘’Bir de ben uyumadan önce çiğ köfte yemek istiyorum, dünkünden taş çıktı yiyemedim.’’
‘’Senin asabiliğinin nedeni belli oldu, zira dün yeseydin oyuncak masrafına girmezdim.’’

‘’Abi ya!’’
‘’Tamam git eve ben alıp gelirim.’’

Apartmana girip, merdivenleri çıkmaya başladım. Haliyle abiciğime her çıktığım merdiven için kızmayı da ihmal etmedim. ‘’Sizin eve girip çıkanı ilk ben göreceğim, o yüzden siz en üst katta oturacaksınız!’’ ‘’Ben yukarı çıkamam, romatizmalarım azar, yaşlıyım kızım ben.’’ ‘’İki tane gül çiçeğine bakmak kolay mı sanıyorsunuz?’’ Adam postalarımızı bile kendisi alıp, kurcalayıp kurcalayıp en son bize veriyordu. Ciddi abi gibi abiydi. Kıskançlığından ödün vermeyen, biraz pinti, azıcık cimri, ucundan uyuz, kıyısından tembel, kenarından asabi, aşağıdan deli vs. ama mecburen abimdi ne yapabilirim. Atsan atılmaz satsan…. ‘’Ulan Mor Göz beni LetGo’ya mı koydun sen, kızım manyak mısın?’’ Yapmış mıydım?  Tabiii kii. Evlenmedi gitti. ‘’BÖCÜK LAFINI KALDIRAN ADAM GİBİ ADAM! SATILIK ABİ’’ Tabi yaptığım ne kadar kötü olsa da gelip servisimde sorumlu hemşirem Özlem ablanın yanında ‘’Bak abla bu var ya bu insanı satar iki dakikada harcar. Onu bir kızdır tamam bitmiştir.’’ Kendince şaka yapınca ben de onun şakalarının yalan çıkmasını istemedim. İlan verdim. Üstüne doktorlardan biri bu ilanı görünce…
Allah’tan 2 yıl gibi kısa bir sürede(!) kapandı konu. Düşüncelerimin arasında eve gelip kapıyı açtım. Mutfağı talan etmiş Hümeyra’ya geldiğinde bağırma töreni yapmayı aklımın bir kenarına yazıp, odamın anahtarını çıkardım. Kusura bakmayın! Tabi ki kardeşimin ben yokken odama girmesine izin vermeyeceğim. Pasaklı Tıpçı. Odayı açıp içerideki peluşlarımı ve kitaplarımın yerlerini kontrol ettim. İşaretlediğim yerlerdeydi. Tam tekmil oynanmamış bir oda. ‘’PELUŞ;KİTAP;ZULA’’ Benim üç dokunulmazım ki çok şükür kardeşlerim de onlara dokunmaktan korkarlardı. Kitaplarımın kapağının açıldığını bile fark ederdim. Pelüş oyuncaklarım da aynı düzende yatağımda dururdu. Ve Zulam. Ona dokunmaya tek cesaret eden Osman ÖZDERİN yani benim sevgili laf anlamaz abim. Küçük dolabımdaki kilidi her defasında kırıp içindeki abur cuburu yer beni sinir ederdi. İki gün önce yine patlattığı anılarım gözümde canlanırken kızdım.

‘’UYUZ BÖCÜK.’’

Ayaklarımın beni yatağa götürmesine izin verip, yatağıma uzandım. Pembe tavşanım Timbak’ı kucağıma alıp, gözlerimi kısa süreli ölümün kollarına bıraktım.

………………………………………………….

‘’Rüveyda abicim uyan yine kabus görüyorsun!’’

‘’Rüveyda uyan haydi Rüveyda!’’

Adımın seslenildiğini duyunca nefes nefese yatağımdan kalktım. Karşımda yine baba şevkatiyle bakan abim.  Bana uzatılan peçeteyle yine ağladığımı anladım.

‘’Yine aynı rüyayı mı gördün?’’

Gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. Hiçbir şey diyemedim. O da sakinleşmem için bekledi.

‘’Abi yine annemleri gördüm. Mustafa bana abla diye koşarken yine … yine yere düştü sonra annemle babam geldi sonrası…’’

‘’Biliyorum abicim sonunu biliyorum. Ama biz onları geri getiremeyiz, hem bizler de faniyiz ve bir gün biz de onların yanına gideceğiz.’’

Başımı salladım. Yavaşça doğrulup lavobaya yöneldim.

‘’Gözlerin yine şişmiş.’’

Arkamdan seslenen abime göz devirdim. Az önce gayet insancıldı.
‘’Biliyorum abi, hep şiş ve morlar.’’

‘’Doğru söyle madde mi kullanıyorsun.’’

‘’Sabah öğle akşam böcek ilacı sıkıyorum her yere; ama bana mısın demiyor hep bana zarar veriyor böcekleri kovmuyor.’’

Aynadaki mor gözlerime  burukça gülüp, bir yandan abime laf yetiştiriyordum.

‘’Ama o böcek sana bir kilo çiğ köfte aldı.’’

Gülümsetere gözlerimi aldırmadan koşarak mutfağa gittim. İşte çocuk için mutluluk neyse benimki de o misaldi. Hemen de sevinirdim. Hızlıca  çiğ köfte kabını aldım. Lavaşa koyarken, bir yandan da kenardan tırtıklamayı unutmadım.

‘’Poşet paralı diye böylece aldın değil mi?’’
‘’Sen de şükretmeyi bilmiyorsun ha, arabaya koyacaktım zaten ne poşeti. İsraf israf.’’

‘’Tamam anladık pintisin, Allah için market alışverişini nasıl yaptın?’’

‘’Market arabasını benim arabaya boşalttım. Dedim ya israf!’’

‘’Seni Sanem’e anlatıp arkandan hunharca güleceğim.’’
‘’Ben de seni güzelce döveceğim, sakın! Öyle bir şeyi aklından bile geçirme!’’
‘’Neden? Kız daha senin onu sevdiğini bilmeden ne kadar pinti bir insan olduğunu öğrenmeli!’’

‘’Rüveyda! Tüm bu gıcıklığın dün Sanem’i değil de senin servise çekilmeni istedim diye mi?’’

Ağzıma tıktığım lavaştan konuşmaya yeltenmeyeceğim için duymazlığa geldim.

‘’Pis görümce.’’
Hayır cevap falan vermeyeceğim. Kargayla tilki hikayesi gibi Allah muhafaza ya çiğ köftemi kaparsa?

‘’Bana da bir dürüm yapar mısın kardeşim.’’

Yuttuğum lokmadan sonra gülümsedim. Sonra somurttum.

‘’Tabi ki hayır! Git kendin al bu zamanda para kolay kazanılmıyor.’’
‘’Hasbinallah, onu ben aldım yalnız kardeşim hatırlatırım.’’

Kafamı sağa sola salladım.

‘’Kızım miden bulanır sonra muayeneye gelirsen senden iki katı para isterim. Az bir şey versen ne olacak.’’

Cevap verecekken kapının açılma sesi geldi.

‘’Biz geldik millet. Selamun aleykum herkese.’’

Hümeyra ile arkadaşı beni görünce gözleri açıldı. Yanlış oldu düzeltiyorum. Önümdeki çiğ köfteyi görünce gözleri açıldı.

‘’Aaaa… ablacığım çiğ köfte mi var akşama zaten nöbet çıkışısın! Yorulmana içim el vermezdi. Birer ikişer dürüm yer doyarız.’’

‘’Yaklaşanı vururum. Onlar benim.’’

‘’Abi ablama bir şey söyle misafirimiz var azıcık verse ne olur?’’
‘’Rüveyda bir daha alacağım, bırak insanlar yesin.’’
İnanır mıyım? Hayır. Cimri abim öldürseler 1 kilo daha almazdı. Yumuşamış gibi yapıp hızla paketi topladım.

‘’Kaçıyor yakala Aslı! O çiğ köftelerde bizim de hakkımız var!’’




MOR(islami_tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin