Şarkıyla okuyun, şarkıya aşık olacaksınız
Jimin
Soyeon, Yoongi'yi de alıp gittikten sonra birkaç saat öylece koltukta oturup kapalı televizyon ekranını izlemiştim.
Sahi ne demişti?
Yarın Yoongi'yle ikinci yıl dönümleri olduğu için geldiğini söylemişti.
Oysa ne ailemin ölüm yıldönümünde, ne de doğum günümde bana tek bir mesaj bile atmamıştı.
Şimdi ise bir mum yakmış kilisenin ortasında öylece oturuyor ve ara ara iç çekerek sessizce göz yaşlarımı dökmeye devam ediyordum.
Kimsem olmadığı için şu an Tanrı'nın kollarında ağlayarak teselli bulmaya çalışıyordum.
Kiliseye ilk girdiğimde insanlar olsa da geçen saatlerin ardından sadece, piyano masasının köşesine oturup, kapşonunu tüm yüzünü kapatacak şekilde önüne çektiği için tüm görüşünü kapatarak yanına almış olduğu kahvesi eşliğinde kitap okuyan adamla ben kalmıştım.
Bu durum ise, bana ailemi kaybettikten bir hafta sonra Londra'ya gitmeden önceki son gecemi anımsatmıştı.
O gece de buradaydım ve o zamanlar, kopşonu değilde şapkası yüzünden yüzünü göremediğim genç bir çocuk o köşede oturuyordu.
Tabiki o zamanlar fazlasıyla yıpranmıştım ve herkesten kendimi saklamak adına bende yüzümü kapatan bir şapka takmıştım. Görüşüm ise fazlasıyla bulanıktı ve o anları hayal meyal hatırlıyordum.
Kalabalık azaldığı için iç çekişlerim artık daha net bir şekilde duyuluyordu ve rahatsız olmamasını umarak düşüncelerimin arasında bir kez daha burnumu çekmiştim.
Çünkü Tanrı'nın evinden kovulursam, bu utanç verici olurdu.
O yüzden bunun gerçekleşmemesi adına usulca çöktüğüm zeminden kalkıp kilise çıkışına doğru ilerlemeye koyulmuştum ki, piyano notaları usulca kulağıma çalınmaya başlamıştı.
"Masanın tam köşesine oturdum. Bir sebepten belki de daha önce tam burada olduğumuzu düşündüm."
Ve o tanıdık tını kulağıma çalındığında ise, sesi, sanki zeminden çıkan sarmaşıklar gibi tüm vücuduma dolanmış, beni olduğum yere sabitlemişti.
"Odaklanamıyorum, sadece aynı sayfaları okuyorum. Nasıl söylesem bilemiyorum ama seni daha fazla tanımayı istiyorum."
Bedenimi güçlükle İsa heykelinin sağ köşesindeki piyano masasına çevirdiğim anda, tanıdık gözleriyle buluşmuştu gözlerim.
"Yemin ederim seni hafızamda hissediyorum, sanırım seni rüyalarımda görmüştüm."
Kapşonunu çıkarmıştı ve ne ara siyaha döndüğünü bile bilmediğim fazlasıyla dağılan saçları, gözüme çarpan ilk şey olmuştu.
Ancak darmadağın olsa da, gizlenmemişti.
Gözlerime bakarak parmaklarını notaların üzerinde gezdirirken, sakin bir tınıyla şarkı söylemeye devam etmişti.
"Belki de seninle benim bir geçmişimiz vardır. Ama beni tanıdığını sanmıyorum."
Herkesten saklanmak istediğim tüm zamanlarda, o, hep orada oluyordu.
"Daha önce tanışmış mıydık? Belki de seni başka bir hayatta tanıyordum. Belki denesem içini göreceğim ve kim olduğumuzu hatırlayacağım."
Ve sanki gizlenmek istediğimi biliyormuşcasına, beni gizlemekten çekinmiyordu.
"Daha önce tanışmış mıydık?"
Bende açmış olduğu onca yaranın ardından, şu an onları, bir daha açılmasın diye sözleriyle sıkıca düğümlüyordu sanki.
"Belki başka bir zamanda seni sevdim. Belki de karşıma çıkacak olan sendin."
Önüne dönüp, piyano tuşlarına birkaç kez daha bastıktan sonra, gecenin bir vaktinde, boş kilisenin duvarlarına, son mırıltılarını bahşetmişti.
"Neden her şey bulanık bilemiyorum. Sanırım seni tanıyorum."
Kesik bir soluğu, nefessiz kalmışcasına ciğerlerime hapsettikten sonra, güçlükle konuşmaya başlamıştım.
"Yoongi, neden buradasın?"
Sorumla birlikte öne eğdiği başını kaldırıp yeniden gözlerime bakarken, piyano koltuğundan kalkmış ve ağır adımlarla yanıma doğru gelmeye başladığında söze girmişti.
"Peki sen neden buradasın ve neden ağlıyorsun?"
Birkaç saniye sonrasında tam karşımdaki yerini aldığında ise, parmak uçlarıyla, yanağımda yer edinen ancak kurumaya yüz tutmuş yaşları silmeye başlarken, sanki biri bizi duyacakmışcasına fısıltıyla devam ettiği sözlerinin, beni daha çok ağlatacağını biliyormuş gibi ellerini yüzümden çekmemişti.
"Sanırım bu gece, mum ışığını gizleyecek karanlık bir kiliseye ihtiyacın var."
Ne ağlaması saçmalamayın gözüme mumun şamdanı kaçtı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light A Candle - YoonMin
Fanfiction"Homofobikliğin vücut bulmuş hali olan ben, sevgilimin abisine aşık oldum."