Smut var! Rahatsız olacaklar okumasın.
~
O gün haftasonu olduğundan iki korumanın da tatil günüydü. Her hafta böyle olmayacaktı tabii. Felix'in cumartesi bir planı olmadığı için (o gece yaşadığı şeylerden sonra ikisini de görmeye hazır olmadığı için de olabilir) Chan'e yarın serbest olabileceklerini söylemişti. Sabah açılır açılmaz ise Chan, yeni iki korumaya serbest olduklarını kısa bir mesajla bildirmişti.
Plana göre Hyunjin ve Jeongin serbest günlerinde San'in ayarladığı bir kişiyle ayrı ayrı görüşecek ve öğrendiği bilgileri mümkünse kanıtlarıyla birlikte onlara aktaracaktı.
Jeongin ve Hyunjin dün gece hakkında konuşmadan her zamanki gibi davranıyorlardı. Bir gariplik veya gerginlik yoktu. Bunu ne kadar sürdürmeleri gerekiyordu bilmiyorlardı. İkisi de düşündüğü ve hissettiği şeyleri diğerine anlatmaya çekiniyordu.
Hyunjin mavi kot pantolon ve beyaz bir tişörtle Jeongin'i bekliyordu. Jeongin de hızlıca giyinip Hyunjin'e döndü. "Böyle giyinmeyi ne kadar özlediğimi anlatamam."
Sarışın olan gülerek kafasını olumlu anlamda salladı. "Kimle buluşacağız acaba? Şüphe çekmeyelim şimdi." Jeongin elini havada boşver anlamında salladı.
"Arkadaşmışsın gibi davran, samimi görün. Kimse anlamaz. Ayrıca siyah takım elbiseli, suratlarına bakınca 'pis işlerle meşgülüm' diye bağıran birini gönderecek değiller." Hyunjin kahkaha atıp dizine vurdu. Gülerken ya kendini yada yanındaki kişiyi çekiştirip, bir yerlere devrilirdi. Jeongin çantasını alarak Hyunjin'e de kalkmasını söyledi, "Gecikiyoruz hadi." Hyunjin de eşyalarını aldı ve birlikte önce odadan ardından evden çıktılar. Bugün için planları çoktu- birlikte yemek yiyecek, ardından aldıkları ilk parayla alışveriş yapacak, gelmek için hayalini kurdukları Seul'ü gezeceklerdi.
İkisi birbirinden pek uzak olmayan iki kafeye San'in gönderdiği adamla buluşmak için varmıştı. Biraz erken gelmiş olacaklardı ki belirlenen masaya yerleşmiş beklemeye koyulmuşlardı.
Tam buluşma zamanında kafeye giren kadın Hyunjin'i gördüğünde onu tanıyıp yavaş adımlarla masasına ilerledi. Hyunjin kalkarak önce başını eğerek selamladı, fakat kadın kollarını sarılmak için iki yana açınca ona ayak uydurdu. Sarıldıktan sonra ikisi de oturdu.
İki buzlu amerikano sifariş verdikten sonra Hyunjin oradaki ortamı ve her şeyi detaylarıyla anlatmaya başlamıştı. Jeongin'in bulduğu dosyalar hakkında da üstünkörü bilgi verip, kanıtların onda olmadığını söyledi. Kadın onu dinlerken (gerçekten dinlediği şüphe altındaydı) yeni gelen kahvesini yudumladı. Zaten sesini kaydediyordu, buradaki işi sadece görünür içindi.
Kadın Hyunjin'le yaşıt görünüyordu. Güzel yüzü ve stiliyle oldukça etkileyiciydi. Hyunjin kahvesini içerken ara ara aklına yeni gelen şeyleri anlatmaya devam etti.
"Oğluyla yakınlaşmanız gerekiyormuş. Onun ağzından laf almaya çalışın." Kadın ona söylenenleri Hyunjin'e iletip çantasını eline aldı. Gitme vaktiydi.
Hyunjin kadınla birlikte kafeden çıktı, ardından yollarını ayırdılar. Hyunjin yalnız kalır kalmaz Jeongin'i aramıştı. "Çıktın mı?" Telefonu açar açmaz konuştu, Jeongin onaylarcasına mırıldandı, "Geliyorum buluşacağımız yere." telefonu kapatıp yürümeye devam etti.
Buluşma noktasına vardığında Jeongin çoktan ordaydı. Ona doğru atılarak Jeongin'i kolunun altına aldı. "Nasıl geçti bakalım?"
Jeongin, Hyunjin'in omzundaki kolundan tutunarak konuştu. "Benim yaşlarımda bir kadındı. Öğrendiklerimizin hepsini anlattım ve kanıtlarını da gönderdim. Felix'le yakın olun diye birkaç şey geveleyip gitti. Gericiydi biraz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bodyguard |hyunjeonglix|
FanfictionYıllardır evsiz olan Hyunjin ve evden yeni atılan Jeongin'in hayatı onları bekleyen macera dolu yolculukla tamamen değişecekti. Ajan olarak görevlendirilen ikili bu macerada birçok insanla tanışacaklardı, fakat hiçbiri Felix kadar özel olmayacaktı. ...