13

462 36 9
                                    

Dikkat! Smut içerir

Felix gözlerini açtığında tanıdık olmayan odada gözlerini gezdirdi. Yanında birinin olmasını beklerken yatakta tek başınaydı. Koltukta uyuyan Jeongin'i uyurken görünce biraz olsun rahatlamıştı.

Onu uyandırmadan kalkmış banyoyu kullandıktan sonra yatak odasından çıkmıştı. Dar koridordan geçip salona vardığında Hyunjin de ordaydı. İkisinin de iyi olduğuna emin olup mutfağa geçti. Acıkmıştı ve yemek için bir şeyler aramaya başladı. Konserve, birkaç patates, yumurta vardı. Ev kullanılmadığı için hiçbir şey olmaması gayet normaldi.

Yemek yapamıyordu, fakat deneyebilirdi. Ramen'ları tencereye koyup yumurta çırpmaya koyuldu. Yakmadan omlet yapmayı başarmıştı. Gururla gülümseyip omleti bir kenara bıraktı. Ramenları sosla birleştirip onu da  mutfaktaki küçük masaya bırakmıştı.

Kaç dakikasını almıştı bilmiyordu fakat yemekler hazırdı. Mutfaktan çıktığında koltukta sadece Hyunjin değil Jeongin de vardı. İkisi de konuşmadan oturuyordu. "Yemek hazır." Jeongin hızlıca ayağa kalkıp Felix'e koştu. "Burada mısınız? Kaçtınız sandık."

"Mutfağa bakmak aklınıza gelmedi mi?"

Jeongin başını salladı "Aptallık işte." Felix'i gördüğü için sevinmişti. Uyandığında odada Felix'i bulamamış ve korkmuştu. Mutfaktan başka tüm odaları tek tek yoklamıştı fakat iz yoktu. 

Birlikte mutfağa geçip masaya kuruldular. Kurt gibi acıkmışlardı. Oturdukları an konuşmadan, birbirine dahi bakmadan yemeğe odaklanmışlardı.

Sonunda hepsi doymuş ve masayı toplamaya başlamışlardı. "İyi yediniz değil mi?" Jeongin Felix'e yönelttiği soruya Felix anında cevap verdi. "Sizli bizli konuşmayı bırakabiliriz bence ve evet doydum."

Hyunjin bulaşıkları yıkadıktan sonra mutfağı terk ettiler. "Bence evi kurcalamalıyız. Annemden bir şeyler bulabiliriz." Felix yatak odasına doğru ilerlerken arkasında bıraktığı iki adama seslendi. 

Komodinin ve çalışma masasının çekmecelerini karıştıracaktı. Komodinlerden biri boşken diğerinin çekmecesinde büyük bir kutu vardı. Felix kutuyu kucağına alıp oturdu, korumaları da artık odadaydı. İki tarafına yerleştiler.

Felix kutuyu açtığında içinde biraz para ve birkaç kağıt vardı. Kağıtları eline aldığında kutunun dibinde görünen fotoğrafları aldı. Annesinin birkaç yalnız fotoğrafı, birkaç tane de arkadaşlarıyla fotoğrafı vardı. Felix hepsini dikkatlice inceledi. Annesine hissettiği özlem yüzünden içi içine sığmıyordu. 

Kağıtlarda önemli bir şey yoktu, daha çok anı kutusu gibiydi. Kağıtlardan birinin arasında ultrason görüntüsü bulduğunda tarihe baktı. Arkasında sadece Jr. Sang yazıyordu. "Benim.." duraksadı ve devam etti, "Sang yazıyor ama."

"Soyadınız Lee değil miydi?" Soruya karşı başını salladı Felix.

"Annenizin soyadı?"

"Sang değil." Her şeyi kutuya geri koyup komodine bıraktı. Başını Jeongin'e yasladı ve gözlerini kapattı. Dizini saran büyük ellerin sahibinin Hyunjin olduğunu biliyordu. Dizindeki elini tuttu. Soğuk ve büyük eller tam aksi olan sıcak küçük ellerle birleşince Hyunjin gülümsedi.

Felix anlık olarak gelen istekle Jeongin'in dudaklarına uzandı. Öpmeden ikisinin de duyabileceği sesle konuştu. "Yarım kalan bir işimiz vardı." Dudaklarını birleştirir birleştirmez tutkulu bir öpüşme başlamıştı. Hyunjin olanları izlerken elleri rahat durmuyor ikisinin de vücudunda geziniyordu.

Jeongin dudaklarını küçük olandan ayırıp Hyunjin'e yöneldi. Felix ikisinin de ensesini tutmuş birbirine daha çok bastırıyordu. Öpüşmeleri bile onu delirtmek için yeterli olmuştu. Kendini yatağa sürterken kalçasını bulan ellerle inledi. İnlemesiyle birlikte korumalar ayrılmış Felix'e yönelmişti. Felix ona dokunmalarına izin vermedi. Başını iki yana sallayıp yataktan kalktı.

"Sadece sizi izlemek istiyorum."

Hyunjin yutkundu, yanında oturan bedeni süzdü. Korkuyor fakat aynı zamanda ihtiras içinde boğuluyordu. Jeongin bir çırpıda Hyunjin'in kucağına çıktı. Dizleri yatağa yaslıyken kendini hafifçe altındaki bedene bastırdı. Kısa bir öpüşmenin ardından Hyunjin artık hissettiği arzunun karşısını alamamıştı. Jeongin'in üstünü çıkarıp bedenine dudaklarını bastırdı.

Öptüğü yerleri bazen emiyor, bazen ısırıyordu. Teninin kokusu başını döndürüyordu. Felix ikisini izlerken üstünü neredeyse tamamen çıkarmıştı. Yarı çıplak vücüdunu yatağın boş kısmına yerleştirip daha yakından izledi.

Jeongin kalçalarına sürtünen sertlikle inliyor, ıslandığını hissediyordu. Giydiği eşofman altını üstünden sıyırdı. Hyunjin, düşmemesi için ona yardımcı olmuştu.

Büyük olan, Jeongin'in belinden tutarak onu yatağa yatırdı. Bacaklarının arasına yerleşip dudaklarını birleştirdi. Felix de olduğu yerden harekete geçip ikisine daha çok yakınlaştı. Hyunjin'in kıyafetlerini çıkarmasına yardım etti. Hyunjin parmaklarını tamamen çıplak uzanan arkadaşının içine itti. Dudaklarını ısırdı ve kendini yatağa daha çok bastırdı. Felix eliyle Jeongin'in çenesini kavradı. İki parmağıyla hala çenesini sıkıyorken ortada kalan üç parmağını aralanmış dudaklarından içeri gönderdi. Jeongin, Felix'in parmaklarını emmekle meşgulken Hyunjin'in sertliğini deliğinde hissetti. Gözleri irice açılırken telaşla Felix'e baktı. "Hoşuna gidecek." Fısıltısı sadece Jeongin'in duyabileceği şekildeydi.  Felix ıslak parmaklarını Jeongin'in bedeninde gezdirmeye başladı. Parmakları ilk önce boynunu buldu, ardından karnına doğru çizgi şeklinde indi. Göğüslerine çıkarak daireler çizdi, göğüs ucunu parmağının arasında ezerken Jeongin'in sesli inlemeleri odada yankılanıyordu.

Hyunjin Jeongin'in içinde hareketlenirken parmak uçlarını pürüzsüz bacaklarında gezdirdi. Baldırlarını sıkıyor, vurarak teninin kızarmasını izliyordu. Terli alnına yapışan saçlarını arkaya yatırıp gözlerini Felix'le birleştirdi. Bedenini Jeongin'e her bastırdığında çıkan ses hepsini daha çok tahrik ediyordu. Vuruşları gittikçe hızlanırken Felix de üstünü tamamen çıkarmıştı. Jeongin'in kucağına çıktı, dizleri yatağa sabitliyken kendini hizalayıp Jeongin'i içine aldı. Her ikisi bu ani hareketle şaşırmıştı. Felix onların afallayışlarına gülümseyip Jeongin'in üstünde hareketlendi.

Alttaki koruma aldığı iki taraflı zevkten dolayı çığlık çığlığa inliyor, Felix'in beline tırnaklarını geçiriyordu. Felix hızlandı, diğeri de onu takip ederek yorgunlukla son vuruşlarını daha sert yaptı. Üçü de sırayla kendini rahatlattıktan sonra ikisi Jeongin'i rahat bırakmıştı. Hala nefes alışları düzensizdi. 

Felix aldığı mendille hem kendini hem de Jeongin'i temizledi. Hyunjin o sırada ikisinin de saçlarına bir öpücük kondurdu ve banyoya gitmek için odadan çıktı. Felix Jeongin'in yanına yatıp, parmaklarını yanındaki korumasının parmakları arasına geçirdi. Jeongin gülümsedi, kendini hem olukça heyecanlı hem de huzurlu hissediyordu. Hayatlarındaki diğer zorlukları anlık olarak olsa da unutuyordu. 

Bir süre konuşmadan sarılarak uzandılar. Odadaki sessizliği Hyunjin'in kapıyı açması bozmuştu. Tok sesi ikisinin de kulaklarına dolduğunda hisseettikleri tüm hisslerin yerini endişe aldı.

"Gitmemiz gerek."

Bodyguard |hyunjeonglix|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin