Taksiden inerken Hyunjin cebindeki birkaç kağıt parçasını adama uzattı. Bavullarıyla birlikte yarım saattir sırtlarına ve bacaklarına ağrı yapan arabadan indiler. Taşlık alanda bavullarını güçlükle çekiştirip sonunda bahçe kapısına gelebilmişlerdi.
Kapıda 2 tane, koruma olduğunu tahmin ettikleri, iri yarı adamlar durmuştu. Hyunjin konuşmak için dudaklarını aralamışken adamlardan biri onları gördüğü anda konuşmaya başladı. "İş için gelen iki kişi siz misiniz?" Jeongin hemen başını olumlu anlamda salladı.
Siyah takım elbiseleri, sert yüzleri ve iri vücutlarıyla ürkütücü bir görüntü sunuyorlardı, bu da Jeongin'in gerilmesine sebep oluyordu.
"Evet, Hwang Hyunjin", "Yang Jeongin" diye Hyunjin'in ardından kendini tanıttı. Adam elini kendine doğru salladı ve sırtını onlara dönüp yürümeye başladı.
Hyunjin ve Jeongin bir süre peşinden gitmeleri gerekip gerekmediğini düşünürken adam bir kez daha onlara dönüp gelmeleri gerektiğini söyleyen bir el hareketi yapmıştı. Vakit kaybetmeden adamın peşine düştüler.
Bahçe kapısından içeride her yerde biçilmiş çimler ve rengarenk çiçekler vardı. Böyle tehlikeli insanların bu kadar huzurlu görünen, çok güzel bahçeleri olması şaşırtıcıydı. Yıkık, dökük, karanlık, gökyüzünde kargalar uçuşan bir ev beklemişti Jeongin. Şimdi düşününce gülünç gelmişti. Sonuçta onlar vampir değildi.
Eve doğru adımladıkca ihtişamı artıyordu sanki. Dışı tuğla ile dekore edilmişti, eski bir görünümü olsa da kaliteli görüntüsüyle estetikliğini koruyordu. Her yerden asılmış lambalar daha hava karanlık olmadığı için açık olmasa da gece çok güzel bir manzara sunabilirdi.
Evin dışı içinin yanında sönük kalırdı. Girer girmez görünen merdivenler, merdivenin sol tarafındaki duvara asılan resimler, beyaz ve kahverengi mobilyalar aksesuarlarla dekore edilmişti.
Pek fazla inceleyemeden merdivenlere yönelip, bir kapının önünde durdular. Kapı çalındığında içeriden tok bir sesle onaylanmıştı. Hyunjin, Jeongin ve koruma adam üçü birlikte içeri girdiler. Koruma başını eğerek selam verince diğer ikisi de aynısını yaptı.
"Dışarıda bekle Chan." Adam hemen dediğine uyup dışarı çıkmıştı. Odanın girişinden hemen sağda bir masa vardı. Masanın tam karşısında pencere önüne 4 tane karşılıklı bordo, deri koltuk konulmuştu.
Adının Kai olduğunu dün öğrendikleri adam kalkarak koltuklardan birine oturdu ve karşısındaki iki koltuğu göstererek sakin sesle konuştu. "Oturun." Sakin sesi yine de emirverici çıkmıştı.
Dediğine uydular. İki ayrı koltuğa kurulup beklemeye başladılar. Chan olduğunu öğrendikleri koruma bavullarını çoktan almıştı. Bu yüzden ağır bavulu taşımak zorunda olmadıkları için mutlulardı.
"Acil şekilde 2 genç korumaya ihtiyacım vardı. Sizi önerdiler bana. Hakkınızda araştırma yaptım. Hiç böyle bir işte çalışmamışsınız fakat dövüşte ve atış yapmada gayet iyiymişsiniz. Ayrıca sorumluluk sahibi insanlarmışsınız. Kalacak yere ve paraya da çok ihtiyacınız varmış. Ne kadar iyi çalışırsanız benim gözümdeki değeriniz ve tabii ki aldığınız para artar. Korumalar arasında saygı duyulan biri olursunuz ve gittikçe başarılı hale gelirsiniz." İkisi de sadece başını sallayarak Kai'yi onaylıyordu.
Adam bir süre susup konuşmaya devam etti. "Göreviniz çok kolay görünse de en zorlarından biri. Biricik ve tek oğlum Felix'in özel koruması olacaksınız. Daha detaylı şekilde her şeyi Chan size anlatacak." Öksürerek ayağa kalktı ve ağır adımlarla masasına geri döndü.
Dışarıdaki korumaya seslenerek içeri çağırdı. "Ne yapacağını biliyorsun Chan. Ek olarak dövüşte ve atışta nasıl olduklarını kontrol et. İyi olmadıkları yerlerde çalışmalarını sağla. Hazır olduklarında görevlerine başlasınlar. Akşam yemeğinde getir de Felix'le tanıştırayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bodyguard |hyunjeonglix|
FanfictionYıllardır evsiz olan Hyunjin ve evden yeni atılan Jeongin'in hayatı onları bekleyen macera dolu yolculukla tamamen değişecekti. Ajan olarak görevlendirilen ikili bu macerada birçok insanla tanışacaklardı, fakat hiçbiri Felix kadar özel olmayacaktı. ...