Hope Larsen,
- 4 Ay Sonra -
Savaş kapıya dayandığında neler yapabileceğim hakkında dört ay kadar kısa bir sürede çok fazla eğitim almış, çoğu Asterlinin ve çoğu sibilanın aksine ekstra dersler ile neredeyse tüm günümü eğitimler ile harcamıştım.
Her ay birkaç kere Setlans krallığını ve Morgan krallığını ziyaret ediyor, uzak adalarda bulunan insanlara yardım etmekten geri kalmıyordum. Caroline ile arkadaş olmuştuk, her ziyaretimde Tera ile birlikte bahçede dolaşıyor, onunla da aramı iyi tutuyordum. Yaşanan her şeyi ona anlattığımda Caroline ile aralarının düzelmesine büyük şaşkınlık ve birazda öfkeyle tepki vermişti. Aynı şeyi Caroline, Allen ile evlenmek üzere olduğunu öğrenince vermişti. Allen'ı bu evrende tanımıyordu bile.
Ta ki Mixie benim varlığımı öğrenip krallığının prensi ile ziyaretime gelene kadar. Allen beni gördüğünde büyük bir şok geçirmişti. Bir an beni tanıdığını düşünsem de aslında şaşkınlığının sebebi beni rüyasında görmesiydi.
O günden sonra Caroline ile ilginç bir şekilde iyi anlaşmışlar ve konuşmaya başlamışlardı. İşin komik yanı şuan nişanlı olmalarıydı. Diğer evrende ikisi birbirinden nefret ederken bu evrende birbirlerine ilk görüşte aşık olmuşlardı. Belki de Caroline anlattıklarımın üzerine bir şeyler hissettiği için düşündüğüm gibi olayın aşk olmayabileceğini düşünmüştüm ancak yanılmıştım. Bir kez ayrılmanın eşiğine geldiklerinde Caroline'ın nasıl üzgün olduğunu görmüştüm. Onun hisleri gerçekti, en az Allen'ın hisleri kadar hem de.
Kendimi yorgunca yere bıraktığım da hemen yanımda Tera vardı. O ve Kelt sürekli didişiyorlardı ama birbirlerinden asla kopamıyorlar, sürekli yan yana geliyorlardı. Bugün Tera ile buluşacağımı öğrenen Kelt, birkaç bahane üretmiş ve benimle gelmişti.
"Siz kızlar nasıl bu kadar kolay yoruluyorsunuz?" Dedi Kelt, Tera da kendini yere bırakınca.
"Tek parmak şıklatması ile seni yerle bir ederim, Kelt." Dedim ona ciddi misin der gibi bakarken.
"Güçlerini Kehai'ye sakla." Dedi gülerek. Kendini Tera'nın yanına bıraktı.
"Kalk yanımdan!" Diye cırladı Tera.
"Tera," dedi Kelt yorgunca. "Bana sürekli bağırmaktan hiç yorulmuyor musun?"
"Diğer evrende bana yaptıklarını öğrendim," dedi Tera. "Ve bu evrende de hiçbir değişiklik olmadığını farkettim, yani hayır, sana bağırmaktan yorulmuyorum."
Kelt nefesini verdi. "Resmen aşkına karşılık vermiyorum diye bana işkence çektiriyorsun."
"Öyleyse git kendini Mixie'nin kollarına at," dedi Tera öfkeyle. "Belki o zaman işkence çekmezsin."
"Mixie sadece dostum."
"Aynen." Dedi Tera göz devirerek. "Mixie ve Edwin evlendiği için ona gidemiyorum demiyor da!"
"Duyan olsa seni ciddiye alacak," dedi Kelt. "Ulu orta yerlerde şöyle konuşma!"
"İkinizde susun." Dedim. "Ve lütfen artık tartışmayı kesin, genel anlamda. Birbirinize karşı bir şeyler hissederken, buluşmak için türlü çabalar içindeyken böyle davranarak birbirinizden uzaklaşmayın. İkinizi de boğmak istememe sebep oluyorsunuz. Birbirinize sahipsiniz, aşık olduğunuz kişinin yanında olacak kadar şanslısınız ama diğer bildiğiniz yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİZA VÂRİSİ
FantasyBirbirine düşman iki boyut. Kaybolan çocuk. Bilinmeyen vâris. Ve araf... Ruhların verdiği büyük bir savaşta, iyilerin ama en çokta insanların kazandığı bir dünya. Yıllardır süren düşmanlık, karmaşa, lanetler ve sonuçlar. Kartlar yeniden dağıtılıyor...