İyi okumalar <3
...
HOPE PARKER,
Hayat, hiç ummadığımız, bu benim başıma asla gelmez diyebileceğimiz şeylerle dolu koca bir zaman yığını. Issız ama bir o kadarda merak dolu bir serüven. Evet, buna yaşamak denir. Ben yaşıyordum.
Yanımda annem vardı. Babam. Babam tek çocuktu ve anne tarafımdan kimseyle görüşmezdik. Sebebi ise buymuş. Hepsinin farklı bir boyutta olmasıymış. Gün geçtikçe akrabalarım o kadar çok artıyordu ki, bazen gözlerime inanamıyordum. Hem bununla beraber bana gelmiş olan daha ilginç şeylerde vardı. Abimi kaybetmiştim mesela. Bir kocam vardı. Kendisi yarı insan, yarı kral ve birazda ejderhaydı. Onun ailesi vardı. Dağılmış bir aile. Harabe.
Çocuklarım vardı. Üç tane. Onlar bana kalırsa bir mucizeydi. Daha doğmamışlardı ancak doğacakları anı merak ediyordum. Onlar benden bir parçaydı. Ve ben içlerinden birisini öldürecektim.
Bir anne evladını öldürmemeliydi bana kalırsa ama ben mecburdum. Keşke bu kehanetin olması için onu 18 yaşına kadar yetiştiren, onunla vakit geçiren ben olmasaydım. Burada zaman her ne kadar daha hızlı aksada onlara alışacaktım.
Bu bir felaketti.
"Ne düşünüyorsun?" Yanımda uzanan Adish'e döndüm. Gözleri benim üzerimde geziyordu. Onunla odalarımızı ayırmıştık ve bu sarayda bir süre çok konuşulmuştu. Daha sonra annemler saraya gelmişti. İki gündür buradaydılar ve onlar bir şeyleri anlamasın diye bir süre yine aynı odada kalıyorduk ama bundan memnun değildim.
"Nasıl bir katil olacağımı." Diyerek doğruldum. Sıkıntıyla yüzümü ovuşturdum. Bugün bir saat sonra dersim vardı ama ben geceden beri uyuyamamıştım.
"Hamilesin," dedi bana yaklaşarak. "Dinlenmen gerekiyor. Bunları düşünme. Hatta bugün okula gitme. Uyu biraz."
"Bana iyi davranmayı kes Adish." Dedim ona dönerek. "Çocuklarım için her şeye katlanıyorum. Ve bu son bulduğunda tüm bunlara ihtiyaç bile kalmayacak. Çünkü ben senin halkın yüzünden göz göre göre çocuklarımdan birini kurban edeceğim! Nasıl hissettirdiğini bilemezsin! Gözüme uyku girmiyor benim. Kaç gündür uyumuyorum."
"İstesende, istemesende benim halkım için bir kurban verilecek. Senin halkın içinde. Kehai öldüğü anda sadece benim halkım mı kurtulacak? O öldüğü anda Setlans benim hakimiyetime geçecek. Morgan halkı özgürce, avlanma korkusu olmadan tekrar denizin yüzeyinde de yüzebilecek. Orkasalar tekrar Aster halkına dönecek. Her biri bu hastalıktan kurtulacak. Barzahın üstünden lanet kalkacak. Ve tüm bunlar senle benim elimde. Biz benim halkımı değil, tüm boyutu kurtarıyoruz."
"Başka yolu olmalı. Çocuklarımı öldürmediğim bir yol!"
"Var," dedi o da hiddetle. Sabrı tükeniyormuş gibiydi. "Bir yolu daha var Hope. Ben sana hemen anlatayım o yolu. Çocuklar doğar ve sen kendinle beraber kehai'yi öldürürsün! Al sana başka yol. Şimdi cevap ver bana! Kendin mi; yoksa çocuğun mu?" Dondum kaldım. Nasıl bu kadar ruhsuz olabiliyordu?
"Onlar seninde evladın." Dedim gözlerime inanamayarak.
"Duygularımla hareket edersem," yüzlerimizi hizzaladı. "Kaybederim Hope. Ve benim kaybetmek gibi bir şansım olamaz." Gözlerinde ki tekinsizliği gördüğüm anda başımı iki yana salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİZA VÂRİSİ
FantasiBirbirine düşman iki boyut. Kaybolan çocuk. Bilinmeyen vâris. Ve araf... Ruhların verdiği büyük bir savaşta, iyilerin ama en çokta insanların kazandığı bir dünya. Yıllardır süren düşmanlık, karmaşa, lanetler ve sonuçlar. Kartlar yeniden dağıtılıyor...