Baloda dolaşan ve birbirine karışan onlarca ses ve kahkaha Noah Binham'ı yormuştu.
Bayan Meredith onun yanına geldi. "Sizden son bir dans rica edebilir miyim?"
Noah onu kırmak istemiyordu. Bu genç hanım fazlasıyla neşeli ve nazikti. "Elbette," diyerek kadını piste götürdü.
Dans başladığında Meredith de sohbete girdi. "Umarım Prusya'yı sevmişsinizdir."
Noah başını salladı. "Alışamayacağım bir yer olmasından korkuyordum."
Meredith gülümsedi. "Umarım alışmanıza fayda sağlayabilmişimdir."
Noah tebessüm etti. "Yardımlarınızı göz ardı edemem. Dostluğunuz her daim çok keyifli."
Meredith anlar gibi başını salladı. "Hiç sormadım fakat... Prusya'ya gelmenizdeki asıl sebep seyahat miydi?"
Noah derin bir şekilde nefes aldı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Bayan Meredith'e Faith'i anlatma konusunda emin değildi. Onunla yeni arkadaş oluyorlardı. Belki sonrasında diye düşündü. "Evet, uzun zamandır bunu yapmak istiyordum."
Meredith ona inanmamış bir ifadeyle baktı ama yine de gülümsedi. "İki aylık bir seyahat epey uzun. Ailenizi özlüyor olmalısınız. Üstelik İngiltere'de birçok işiniz olmalı."
"Babam işlerle yakından ilgileniyor. Gelmeden önce birkaç kişiyi hususi olarak görevlendirdim. Üstelik Henry ve müstakbel damadımız Blake bu konuda bir sıkıntı olduğunda yardımcı olacaklardır. Onlara güvenim tam."
"Ne hoş," dedi kadın içtenlikle. Noah onun gülümseyen gözlerine baktı. Faith'in de gözlerinde böylesi bir mutluluk görebilmeyi ne çok isterdi. Fakat onun Faith'inin gözlerinde hep bir parça hüzün vardı. Öksüz ve yetim olmanın, annesiz büyümek zorunda kalmış olmanın, sevdiklerini kaybetmek korkmanın hüznü. Belki Noah'nın gidişi Faith'i özgürleştirmişti; belki kaybetmekten korkmayacağı bir Noah olması onu daha mutlu kılardı. Hiç değilse genç adam kendini buna inandırmış, en azından bu şekilde onun mutluluğuna fayda sağladığını düşünmüştü. Prusya'ya geleli iki ay olmuştu ve Faith'den ne bir haber vardı ne de başka bir şey. Lily herkesin adına mektuplar yolluyordu. Herkesin selamlarını iletiyordu. Fakat Noah, sevdiği kadın nasıl bilmiyordu. Faith artık sadece rüyalarında vardı. Kimi geceler onun adını sayıklarken uyanıyor, kimi geceler de onun adını sayıklayarak uykuya dalıyordu.
Müzik bittiğinde danslarını sonlandırdılar. Noah kendini pek iyi hissetmiyordu. "Affınıza sığınarak müsaadenizi istiyorum. Sanırım dinlenmem gerekiyor."
Meredith endişeli bir ifadeyle adamı süzdü. "İyi misiniz?"
Noah karnını tuttu. Ağrı hissediyordu. "Bugün pek yemedim."
Meredith içine sinmeden adamla vedalaşıp onu tek yolladı. Noah balo salonunu terk edip onu bekleyen arabacısına gitti. "Bay Walter'a gidelim."
Arabacı onu onayladı ve böylece yola koyuldular. Dwight'ın evine vardıklarında Noah arabadan aşağı inip iki katlı evin kapısına ilerledi ve tıklattı. Genç dostunu karşısında gördüğünde onu selamladı. Prusya'daki yegane dostlarından biri bu genç doktordu. Onunla gemide tanıştıklarında bu yana iletişimi hiç kesmemişlerdi.
"Hoş geldin, iyi görünmüyorsun."
Noah beceriksizce gülümsedi. "Doktor olan sensin." dedi kısılmış bir sesle.
"Gel bakalım, neyin var?"
Noah karnını gösterdi. "Feci bir ağrı hissediyorum. Balolar bana ağır gelmeye başladı. Sanırım yaşlanıyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/313099334-288-k480467.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Unutmamı İsteme
Historical FictionNot: Bu kitap Acklam Serisinin ikinci kitabıdır. Faith Acklam, aristokrasiden nefret ederdi. Ancak son zamanlarda nefret ettiği bir şey daha olduğunu keşfetmişti; Noah Binham'ın evlilik hakkındaki düşünceleri. Genç adamı gerçek aşk ve doğru insan zı...