Olmamıştı.
Faith, Noah'yı aklından çıkaramıyordu. Bu şekilde tamı tamına on gün geçti. Bu süreçte bahçeye yeni fidanlar ektş, gölde epeyce taş sektirdi ve sürekli bir şeyler yazdı. Yine de bunların hiçbiri Noah'ya olan özlemini bastıramamıştı.
Noah için de durumlar pek farklı değildi. Gildonların balosunda epey somurtmuştu ki bu Noah Bimham'a göre bir şey değildi. Anna ise ondan beterdi. Bir de Lord Calcutt vardı ve sürekli kadının etrafındaydı. Noah elinden geldiğince adamı Anna'dan uzak tutmaya çalışmış, her gün arkadaşını ziyaret etmiş ve onunla parkta yürüyüşe çıkmıştı. Ancak Anna Henry hakkında en ufak bir şey sormuyordu. Üstelik Binhamların da onlarla taşraya dönmüş olması kadında herhangi bir merak uyandırmamış gibiydi. Anna ona karşı hiç bu kadar kapalı olmamıştı fakat Noah onu artık anlıyordu. İnsan kalbi kırıldı mı bundan bahsetmek konusunda epey güçlük çekiyordu. Kalp kırıklığını kabullenme süreci diye bir şey vardı ve anlaşılan o ki Anna bunu henüz kabullenmemişti. Tıpkı Noah'nın da kabullenmediği gibi.
"Taşra nasıl?"
Noah, Keighleylerin bahçesindeki banklardan birine kurulmuş güzel havanın tadını çıkarmayı umuyordu. Bu esnada Anna son on gündür sorduğu soruyu tekrarlamıştı. Noah ifadesini yumuşak tutmaya gayret etti.
"Yeşil,"
Anna gözlerini devirdi. "Bunu biliyorum."
Noah sıkıntıyla nefesini verdi. "Bir anlaşma yapalım. Direkt olarak sormayacağın hiçbir soruyu dolaylı olarak sorma."
Anna durdu. Bir şey diyecek gibi oldu fakat vazgeçti. Başını sallamakla yetindi. "Keşke biz de dönebilsek. Sonuçta Will evlendi."
Noah ona eklemesi gereken bir şey yok mu der gibi baktı.
Anna omuz silkti. "Evlenmek istemediğimi tüm sosyete anlamış olmalı."
Noah kaşlarını kaldırdı. "Lord Calcutt pek anlamış gibi durmuyor."
Anna Noah'nın omzuna hafifçe vurdu. "İyi bir adam. İyi bir dost aynı zamanda."
"İyi bir eş olabilir mi?"
Anna gözlerini ona dikti. "Direkt gibi görünen dolaylı bir soru soruyorsun."
Noah güldü. "Beni yakaladın." İç çekti. "Bana neler olduğunu anlatacak mısın?"
Anna başını iki yana salladı. "Konuşmanın faydası yok. Geride bırakılması gerekiyor."
Noah Faith'in sözlerini anımsadı
Bu yürümez.
Noah günün geri kalanında kafasındaki seslerden uzak kalmak için boş durmamaya çalıştı. Kulüpte Sör Patrick ile karşılaştığında bunun ona iyi geleceğini düşündü ve adamla hoş bir sohbete başladı. Fakat konu bir şekilde Acklamlara gelmişti.
"Leydi Faith'in sezona katılmıyor olması epey üzücü."
Noah çatık kaşlarla karşısında oturan adama baktı.
Adam lafı çevirmeye çalışır gibi gülümsedi. "Elbette Bayan Mollie'nin de. İlk sezonuydu sanırım, değil mi?"
Noah mekanik bir biçimde başını sallamakla yetindi. Faith'ten neden bu şekilde söz etmişti? Noah içinin sıkıldığını hissetti. Bu esnada kulüpten içeri Bay Lucas girdi. Noah onunla göz göze gelince selam verdi. Adam yanlarına ulaşıp koltuklardan birine kuruldu.
"Lord Binham, sizi gördüğüme ne sevindim anlatamam!"
Noah ona sorarcasına baktı.
"Bayan Faith, onu çok merak ediyorum. Hiçbir mektubuma dönüş alamadım."
![](https://img.wattpad.com/cover/313099334-288-k480467.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Unutmamı İsteme
Ficção HistóricaNot: Bu kitap Acklam Serisinin ikinci kitabıdır. Faith Acklam, aristokrasiden nefret ederdi. Ancak son zamanlarda nefret ettiği bir şey daha olduğunu keşfetmişti; Noah Binham'ın evlilik hakkındaki düşünceleri. Genç adamı gerçek aşk ve doğru insan zı...