➷ 3. Bölüm [Yalnız] 1. Kısım

85 11 19
                                    

 ➷

Karanlığın dahi tonları vardır. Gurumond karanlığın en koyu tonuydu. Bir zamanlar masmavi gökyüzünün kucakladığı, Erunya'nın tüm renklerinin ahenkle dans ettiği bereketli ve huzurlu bu topraklar, şimdilerde döşeğinde ölümü bekleyen yaşlı ve hasta bir adamdan farksızdı. Elli yıl önce düşen gök taşı yavaş yavaş yozlaştırmıştı bu toprakları. İlk önce gökyüzünün maviliğini çalmış, kasvetli bir griye dönüştürmüştü. Hemen sonra baharı almıştı ellerinden. Artık bu topraklara bahar gelmiyor, çiçekler hiç açmıyor ve ağaçlar hiç yeşermiyordu. Toprak tüm suyu sıkılmışçasına kupkuru ve cansızdı. Güzel olan ne varsa yavaş yavaş tükettikten sonra bu kez de insanları karanlığına çekmeye başlamıştı Zaurm. Birçok kişi gök taşından yayılan hastalıklı enerji yüzünden ölüp gitmiş, geriye kalanlarsa mutantlaşmıştı. Bu durumu Tanrı'nın bir lütfu olarak görenler vardı. Onlara göre, Tanrı Gurumon halkını Erunya'nın sahipleri olmaları ve diğer ulusları korumaları için olağanüstü yeteneklerle kutsamıştı. Halkın büyük bir çoğunluğu buna inanıyordu ancak tüm bu olanları üzerlerine çökmüş bir lanet olarak nitelendirenler de vardı. Öyle ya da böyle, Erunya'nın düzeni bozulmuştu. Huzur ve barış dolu günler yalnızca masallardan ibaretmişçesine geride kalmıştı. Şimdilerde Erunya'ya hakim olan tek şey kaostu. Gurumonlar diğer uluslar üzerinde bariz bir hakimiyet kurmak ve Erunya'yı yönetmek istiyordu. Öte yandan diğer uluslar bu tehdide karşılık birlik olabilmiş değillerdi. Bir kez denemiş ancak başaramamışlardı. Artık birbirlerinin ezeli düşmanıydılar ve bu halleriyle Gurumonlar için kolay lokmaydılar. 

Gurumonlar çok uzun bir süredir diğer ulusları sömürüyordu. Tüm uluslar Gurumon'a aylık vergi vermekle yükümlüydü. Bu vergiler büyük ölçüde yiyeceklerden oluşuyordu çünkü Gurumond toprakları, üzerinde ot bitmeyen verimsiz topraklardı. Zaman zaman Gurumonların vergi olarak giysi ya da mücevher kabul ettiği de oluyordu ancak bu tür kaynakları sağlayabilen klanların sayısı azdı. Vergi vermeyi reddeden ya da ellerinde bir şey kalmadığı için veremeyen klanlar da olmuştu zamanında ancak bedeli kanla ödenmişti. 

Gurumonların lideri Gunohz acımasız biriydi. Yirmi sekiz yıl önce Odzinval Savaşı'nda Vingayalar ve Yenthler onlara savaş açtığında babasını kaybetmişti. O zamanlar henüz yeni yetme bir çocuk olmasına rağmen Gurumonların gücünü diğer uluslara belletmeye ant içmişti. Ne var ki onun gibi düşünmeyenler ve eski, barış dolu günlerin geri gelmesini isteyenler de vardı ancak sayıları pek bir etki oluşturamayacak kadar azdı. 

Haru dikilmekte olduğu tepeden Odzinval'ın göbeğindeki gök taşına, Zaurm'a baktı. İlk düştüğü zamanlar koca bir alev topunu andıran ve kimsenin yakınına gidemediği taş, şimdi içinde kızıl, mavi ve mor yıldırımların dans ettiği büyülü bir enerjiyle doluydu. Sıcaklığı azalsa da tam olarak sönmüş değildi. Öylesine büyüktü ki bu kadar uzaktan ve yüksekten bakıldığında bile heybetli görünüyordu. Taşın yanında duranlar ancak bir karınca kadar yer kaplardı. 

Savaşçı, kılıcını toprağa saplayıp yere oturdu. Bacakları uçurumdan sarkıyordu. Odzinval Kenti'nin yanıksı havasını teneffüs etmemek için taktığı, ağzını kapatan siyah peçeyi indirdi;  böylece yüzü açığa çıktı. Bir Gurumon olduğunu belli eden kehribar rengi gözlerini siyah, gür kirpikler süslüyordu. Yarısını geriden toplayıp kalanını salık bıraktığı omuzlarına kadar uzanan düz, siyah saçlarıyla belirgin haldeki çene kemiğini hiç görmediği babasından almıştı. Bileğinin iç tarafında hilal şeklini andıran bir doğum lekesi vardı. Onu da annesinden almıştı. Ne zaman annesini özlese doğum lekesine bakar, annesinin yüzünü ve sesini hatırlamaya çalışırdı. Gurumonlar dayanıklı bedenleri sayesinde yüzlü yaşlarına kadar yaşayabiliyor olmalarına rağmen Haru annesini çok erken kaybetmişti. Nasıl ve neden öldüğünü bilmiyordu. Tek bildiği bundan yirmi dört yıl önce, kendisi henüz dört veya beş yaşındayken dayısının gelip ona annesinin öldüğünü söylediğiydi. Sebep olarak annesinin bedeninin mutasyona yeterince uyum sağlayamadığını göstermişti ancak Haru bunun doğru olduğuna inanmıyordu. Annesinin solgun ve kıpırtısız bedenini görmüş ancak ölümüyle ilgili bir şeyler onun için hep eksik kalmıştı.

AYRIK DÜNYA (Askıda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin