➷ 16. Bölüm [Karar] 2. Kısım

54 14 7
                                    

Cüceler davetsiz misafirlerini üç gün boyunca Helfim'de ağırladılar. Onlara yeraltı şehirlerinde kalacak bir yer ayarlayıp önlerine sıcak yemek koydular. Cücelerin yemek kültürü biraz farklıydı. Söylentilerdeki gibi akşam yemeklerinde böcek yemiyorlardı fakat Yena etrafı dolaştığı sırada kazma sallarken açtığı oyuklardan çıkan böcekleri afiyetle ağzına atan birkaç cüceye rastlamıştı. Tanık olduğu bu rahatsız edici olay bir kenara bırakılırsa cüceler genel olarak yeraltı şehirlerinde karşılarına çıkan yılan ve semender gibi canlıları pişirip yiyor,  ticaret yaparak elde ettikleri buğdaydan tatsız tuzsuz bir ekmek ve yine aynı yolla elde ettikleri sebzelerden de çorba yapıyorlardı. Cüceler için tarım söz konusu değildi. Hayatları tamamen yerin altına kuruluydu ve yukarı yalnızca  biraz güneş ışığını görüp ağaçlardaki meyveleri toplamak ya da ticaret yapmak için çıkıyorlardı. 

Cüceler - ya da kendi tabirleriyle urunlar - genel olarak çalışkanlardı. Başladıkları işi asla yarım bırakmıyorlardı fakat içlerinde tembelliğe düşkün olanları da yok değildi. Yine de birlikte uyum içinde çalışabiliyor ve çalışırken çoğu zaman şarkı söylüyorlardı. Söyledikleri şarkılar kazma ve kürek seslerine karışıyor, içeride yankılanıyordu. 

Usta Yakfu'nun keyfi yerindeydi. Durduğu yerde durmuyor ve sürekli yeraltı şehri Helfim'i keşfe çıkıyor, bazen de Gaflim'in kitaplarını kurcalıyordu. Gaflim bu durumdan rahatsız değildi, aksine ne kadar bilgili olduğunu gösterme fırsatı yakaladığını düşünüyor ve ne zaman Usta Yakfu elini bir kitaba atsa sakalını sıvazlaya sıvazlaya o kitap hakkında bildiklerini uzun uzun anlatmaya başlıyordu.

Haru ise düşünmekten kafayı yiyecek gibiydi. Zaman su gibi akıp gidiyordu ve ortada hala netleşen bir şey yoktu. Öte yandan gözlerini ne zaman kapatsa annesinin katilinin yüzünü görüyor, kan ter içinde uyanarak öfkesini dizginlemeye çalışıyordu. Üç gün içerisinde bir kez bile Helfim'i dolaşmaya çıkmamış, taş duvarlarla kaplı küçük odasında volta atıp durmuştu.

Aradan geçen bu üç günlük süre zarfında Gaflim de Zelp ve Miryad'daki yöneticilere acil bir toplantı yapılması gerektiği konusunda haber salmış ve bekleyiş başlamıştı. 

Nihayet üçüncü günün öğle vakitlerinde Miryad'dan, öğleden sonra da Zelp'ten beklenen yöneticiler geldi. Miryad'dan gelen Yanotir adlı cüce asık suratlı, iri burunlu, kel kafalı bir cüceydi. Toprak karası gözleri gördüğü her şeye şüpheyle bakıyordu. Gaflim'in aksine tombul değil, kaslıydı. Yer yer ağarmış olan sakalları öylesine gürdü ki içine bir eşya yerleştirilse rahatlıkla kaybolabilirdi. Ne gülümsüyor ne de selam veriyordu. Ketum ve soğuk biriydi.

Osbald'ın en büyük şehri Zelp'ten gelen Jordrag isimli yönetici ise içlerinde en yaşlı olanıydı. Ellili yaşlarının başındaki cüce, uzun saçlarının az bir kısmını geriden toplamış ve kalanını da salık bırakarak tam şakaklarının olduğu yerden göğsüne kadar uzanan kalın örgüler yapmıştı. Gaflim kadar tombul, Yanotir kadar da kaslı değildi ancak yine de yıllarca kazma, kürek ve çekiç sallamanın gereğince tek bir kolundaki kas Yena'nın iki kolundaki toplam kastan daha fazlaydı. Gözleri siyah denebilecek kadar koyu renkti. Uç kısımlarını örüp demir bir halka geçirdiği kocaman bir pala bıyığı vardı ve dudakları neredeyse hiç görünmüyordu. Tıpkı Gaflim ve Yanotir gibi o da cübbe giymişti fakat cübbesi Gaflim'inki gibi zümrüt yeşili ya da Yanotir'inki gibi lacivert değildi. Yakut renginde, yerleri süpüren süslü bir cübbe giyiyordu. Gaflim ve Yanotir ile kıyaslandığında liderlik vasfı çok daha yüksek biriydi.

Gaflim onlara akşam yemeğine kadar dinlenmeleri için müsaade etti. Akşam olduğunda tüm cüceler yemekte toplanıp yöneticilerin bir araya gelmeleri şerefine ziyafet çektiler. Dev kazanlarda kaynamış sebze çorbalarından yılan yahnilerine, buz gibi içkilerden ilkbaharın taptaze meyvelerine kadar her şeyin bulunduğu sofrada kadehler havada tokuşmuş, Helfim cücelerin kahkahaları ve şarkılarıyla inlemişti. 

AYRIK DÜNYA (Askıda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin