Yapmam gerekenler çok basitti.Ağlamayacaktım. Kerem'i dinleyecektim. Ona güvenecektim.
İlki dışında diğerlerini kolaylıkla yapabilirdim. Fakat ilki için söz veremiyordum. Ona duyduğum sevgi ya da aşk denen duygu, onu kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalınca gözyaşı bezlerime baskı uyguluyordu.
Ablam evde yoktu. Zaten onu akşam saatleri dışında pek göremezdim.
Derin nefesler alarak evden çıktım ve Kerem'in beni beklediğini bilerek onun apartmanına ilerledim. Kısa sürede asansörle dairesinin önüne geldiğimde, zile basmak üzereydim ki, içerden gelen konuşma sesiyle duraksadım.
Sanırım Kerem telefonla konuşuyordu.
"Şikayet edeceğim. Nasıl böyle bir şey yapabilir? Aklım almıyor sahiden. Onu hayatımdan çıkardım, yaptıklarının karşılığını bile vermedim. Onun yüzünden psikolojim iyice boktanlaştı, ses etmedim. Derdi ne hala?"
Kaşlarımı çattım. Kimle konuşuyordu? Daha da önemlisi kimden bahsediyordu?
Dinlemeye devam ettim.
"Farkındayım, tek derdi biraz daha isminin geçmesi. Bunun için de insanların hayatına burnunu sokmaya çekinmiyor. Ama bu kez karşılıksız kalmayacak yaptığı."
N'oluyordu yahu?
Dayanamadım ve daha fazla izinsizce konuşmasını dinlemeden zile bastım.
Daha ne kadar dinleyecektim, hepsini duymuştum zaten nerdeyse.
Kısa sürede kapı açıldığında, beni gören Kerem'in yüzü aydınlandı. "Güzelim," dedi heyecanlı sesiyle. "Hoş geldin, gelsene."
İçeri girdim. Salona ilerlemeden önce, Kerem yanağıma bir öpücük bıraktı. Gülümsedim.
Doğruları öğrendiğimde ben de onu öpecektim. Ama yanaktan mı, emin değildim.
"Bir şey içer misin? Kahve, çay ya da başka bir şey?" Sesi telaşlıydı. Sanırım gergindi
"Yok. Teşekkür ederim. Bir an önce konuşalım istiyorum yoksa kafayı yiyeceğim."
Parmaklarıyla alnını ovaladı. İkili koltukta yanıma çöktüğünde, gerginliğini çok net hissediyordum. Ortamda zaten kocaman bir negatiflik vardı.
"Ben o kadınla kalmadım yemekte. Onunla vakit de geçirmedim. Yemin ederim. Onun için gitmedim zaten. Çocuklarlaydık."
Yüzüme baktı. Tepkisiz suratımı görünce derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti: "Eskiden beraber olduğum biri vardı, biliyor musun bilmiyorum. Kötü bir ilişkiydi, zaten kötü de bitti. Yine de bunu medyaya yansıtmadım. Çok kötü şeyler yaşattı bana. Ama herkes onu iyi biri gibi tanıyor..."
Telefonda konuşurken bu kişiden bahsediyordu sanırım. Tanıyordum. Eski sevgilisiydi.
Derin bir nefes aldım.
"Her neyse. Şevval ile konuşmuş. Nedenini bilmiyorum. Aylar sonra neden yeniden deniyor onu da bilmiyorum. Yemin ederim haberim yoktu. Şevval menajerimiz zaten, genelde katılır bizle yemeklere ya da etkinliklere. Ama bu kez... Yemek sonunda hepimiz kalkacaktık, çocuklar çıktı, Şevval de bir arkadaşını gördüğünden yanımızdan ayrılmıştı. Evi bana yakın olduğundan, onu eve bırakmam gerektiği muhabbetleri döndü. Onu tek bırakmamak için bekledim ben de. Yarım saat falan sürdü zaten arkadaşlarının yanında kalması."
Gözlerinin içine baktım. "Sürekli yemin etmene gerek yok. Sana inanıyorum."
Gülümsedi. "Çok teşekkür ederim. Bana inanıp güvendiğin için. Elimde değil. Yanlış düşünürsün, üzülürsün ve seni kaybederim diye endişelendim."
Üzülmüştüm zaten.
"Sonra?" diye mırıldandım. Bu konunun o kadınla alakası neydi?
"Şevval ile konuşmuş işte, ikna etmiş onu. Magazincileri çağırmış, tam biz çıkmadan önce. Şevval de beni o yüzden bekletmiş, beraber gidip görüntü verelim diye. Zaten kameraları gördüğüm an arabaya koştum desem yeridir. Tabi Şevval olaylar yanlış yorumlansın diye bir şeyler yapmış..."
İnsanlar ne kadar çirkinleşiyordu böyle?
"Yanlış bilmiyorsam, Şevval hayatında biri olduğundan haberdar? Yani beni biliyor?"
"Evet," dedi ve gülümsedi: "Bütün takım biliyor. Herkes."
Bakışlarımı kaçırarak gülümsedim.
Kerem'in hayatında başka biri olduğunu bile bile nasıl böyle bir şeye kalkışmıştı? Aklım almıyordu.
Kerem aniden ayaklandı. "Ben sana cheescake yapmıştım," dedi. "Yiyelim mi? Bilmiyorum nasıl oldu ilk defa yapıyorum ama çok seviyorsun diye yapmak istedim."
Çok seviyorsun diye.
Onu daha çok seviyordum. Cheescake yerine şu an beni öpebilirdi.
"Hımm," dedim ve ben de ayaklandım. "Neli yaptın peki?"
"Limonlu," dedi ve gülümsedi. "En sevdiğinden. Seni üzdüğüm için belki biraz olsun mutlu olursun diye."
Ben bu çocuğu ısırıp sevmek istiyordum.
"Ya salak," dedim gülerken. O da güldü. Ona bir adım daha yaklaştım.
"Beni nasıl daha mutlu edersin, biliyor musun, balım?"
"Balım..." dedi ve muzipçe sırıttı. "Nasılmış?"
Cesaretimi topladım. "Beni öperek."
Şaşkınlıkla büyüyen gözleriyle gülümsedim ve bir şey demesine izin vermeden dudaklarına yapıştım.
Elleri yanağıma yerleştiğinde, benim ellerim de omzundaydı.
İşte şimdi gayet mutluydum.
*
Ne çabuk affettin kız
Baya yanık galiba dayanamıyor HAJQHSJSHJWVEE ÖPÜCÜÜK 🥹
Yorum yaparsanız çok seviniriimm görüşmek üzere💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
carpe portus|texting
Truyện NgắnKerem Aktürkoğlu* 0507**: CARPE PORTUS 0507**: CARPE PORTUS 0507**: E bu ışınlanma büyüsü çalışmıyor 0507**: Gelemedim yanına pü 0507**: Asayı mı değiştirmek lazım ki ya 22.03.23-12.04.23