6| 'Benden kaçma'

15.6K 167 1
                                    

Medya; Temsili Leyla

O malum günün üstünden iki hafta geçmişti. Mümkün olduğunca evden çıkmamaya çalışıyordum. Çıkacağım zamanlarda da, Atalay'ı yokluyordum. Onu görmemeye çalışıyordum çünkü hâlâ utanıyordum aklıma geldikçe.

Bir akşam yine arkadaşımla buluştuktan sonra eve döndüm. Asansöre bindim ve tam kapanmak üzereyken, bir el kapanmasını engelledi. Başımı kaldırıp baktığımda, ela gözlerle karşılaştım. Hemen çevirdim başımı. Atalay'dı çünkü.

Bir şey demeden sessizce 3. kata çıkmayı bekliyordum. Birden bire asansör durdu. Asılı kaldık havada. En korktuğum şeylerden biriydi.

"Ne oluyor? Asansör mü bozuldu?" dedim tedirgin bir şekilde. Burada kalamazdım. Kapalı alan korkumu yeni yenmeye başlamışken bu olamazdı.

"Sanırım takıldı. Düzelir birazdan." dedi Atalay sakin bir şekilde. Ben onun kadar sakin ve soğukkanlı olamıyordum. Nasıl olunurdu ki?

"Yardım edin!" diyerek kapıya vurdum. Ses gelmeyince bir daha ve bir daha. Defalarca vurdum ama sonuç sıfırdı. "Ne yapacağız?" dedim fısıldar gibi. "Burada kaldık." dedim çaresizce.

Atalay'da çabalarının sonucunu alamadı. Asansördeki telsiz de çalışmıyordu. Tam anlamıyla burada kalmıştık.

"Belki de burada kalmamız bir işaret." dedi Atalay. Başımı kaldırdım ve yüzüne baktım. O da bana bakıyordu.

"Anlamadım?" dedim. Cidden anlamamıştım. Ne demek istiyordu?

"Yani diyorum ki artık konuşalım. Neden benden kaçıyorsun mesela?" dediğinde, yutkundum. Fark etmişti demek...

"Kaçmıyorum." dedim ve sırtımı duvara yasladım. "Senden kaçmak için bir nedenim yok." dedim. Yalandı tabiki de. Ondan kaçmanın nedeni, ona aşık olmak istemememdi. Kendimi bir çıkmaza sokmak istemiyorum. O evliydi. Aslında iki haftadır aklımdan çıkmaması, ona çoktan kapılmaya başladığımı gösteriyordu.

"Leyla..." dedi ve üstüme doğru gelmeye başladı. Sırtım duvara yaslıydı ve gidecek daha fazla yerim yoktu. "Kaçıyorsun benden. Bunu anlamadığımı mı sanıyorsun? Benden kaçma." dediğinde, güçlükle yutkundum. Başımı kaldırıp yüzüne bakamıyordum.

"Kaçmıyorum. Yanlış anlamışsın." dedim. Başımı kaldırıp yüzüne bakmaya zorladım kendimi. "Gerçekten kaçmıyorum. Kaçamıyorum..." dedim. Son kelime, fısıldar gibi dökülmüştü dudaklarımın arasından.

Atalay'dan kaçamıyordum gerçekten de. Kader, bizi bir araya getiriyordu bir şekilde...

Bir süre sessizce bakıştık. Bu süre içinde yakınlaştığımızı da farketmedik. Asansör, büyük bir gürültüyle çalışmaya başlayınca, kendimize gelebildik. Atalay, hemen geri çekti kendini üstümden ve ardından kapı açıldı. Dışarıda bir tane görevli vardı.

"Asansörün acil tuşuna siz mi bastınız?" diye sorunca, başımla onayladım.

"Evet. Asansörde kaldık. Arızalı sanırım. Baksanız iyi olur." dedim ve merdivenlere yöneldim. İkinci kattaydık. Bir kat yukarı çıkmam lazımdı. Ben yukarı kata çıkarken, Atalay'da peşimden geliyordu. Oysa onun evi bu kattaydı.

Tam kapıya gelmiştim ki, Atalay'ın kolumdan tutmasıyla durdum. Burada kimse de göremezdi bizi. En üst kattaydık. Devamı yoktu buranın.

"Ne oluyor?" diye sordum düşük bir sesle. Atalay neden bu kadar kurcalıyordu bu meseleyi bilmiyorum. Anlamıyordum.

"Konuşmamız yarım kalmıştı." dedi ve kolumu bıraktı. Konuşmadan kapanmayacaktı bu konu. Belliydi.

"Tamam. Konuşalım. Ama içeri gel. Burada ayak üstü konuşmayalım." dedim ve kapıyı açıp içeri girdim. Atalay'da peşimden eve girdi.

Bu konuşma bize ne yapacaktı ve nereye varacaktık bilmiyordum? Ama konuşmadan da bitmeyeceğini biliyordum.

KİRACI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin