KİRACI (+18)

3| Banyo

Atalay'la kontratı hallettikten sonra evine geçti. Kontratı hallederken, bir yandan da konuşmuştuk. Biraz tanımaya çalışmıştım açıkçası. O da ev sahibi olduğum için, biraz izin vermişti buna sanırım.

Atalay, avukattı. Kendine ait bir avukatlık bürosu vardı. Aynur, bir şirkette çalışıyormuş. Genel müdür sekreteriymiş. İkisi de normalde gün boyu evde olmuyorlar. Atalay, anladığım kadarıyla eşinin çalışmasını istemiyormuş. Çünkü geç saatlere kadar şirkette olması gerekiyormuş genel müdür sekreteri olduğu için.

Atalay yirmi yedi yaşındaydı. Aynur, Atalay'dan üç yaş büyüktü. Otuz yaşındaydı. Zaten Atalay'dan büyük olduğu belliydi görünüş olarak da.

...

Akşamları genelde balkonda otururdum. Burası nezih ve güzel bir semtti ve manzarası da çok güzeldi. Akşamları balkonda oturup, çay veya kahve keyfi yapmayı çok severdim. Artık neredeyse her akşam olmazsa olmazım olmuştu balkon keyfi.

Çayımı içtikten sonra, kalktım ve içeri geçtim. Çay fincanını makineye koydum ve banyonun yolunu tuttum. Suyu ılığa ayarladıktan sonra, küvetin dolmasını bekledim. İçine çilekli duş jeli döktüm ve su köpürmeye başlamıştı. Ben de bu esnada, banyo için hazırlık yapıyordum.

Kıyafetlerimi çıkardım ve saçlarımı topuz yaptıktan sonra, küvete girdim ve başımı küvetin başında duran havluya koydum. Gözlerimi kapattım ve ılık suyun bedenimi sarmasının verdiği huzurla gülümsedim.

Kapı açılınca, kapıya baktım. Atalay gelmişti. Nasıl girmişti eve? Ben şaşkınlıkla ona bakarken, üstüme doğru geliyordu. Gözlerim bedenine kaydığında, üstünde beyaz bornoz olduğunu farkettim. Gözlerime bakarak bornozunun kemerini çözdü ve üstünden sıyırdı bornozu. Üstünde tek parça kıyafet yoktu. Tamamen çıplaktı karşımda. İstemsizce yutkundum.

Bana bir şey demeden küvete girdi o da. Ben sırtımı küvete dayamış, onu izliyordum sadece. Eve nasıl girdiğini bile soramıyordum.

Küvete tamamen girdi ve bana doğru yaklaşarak dudaklarıma yapıştı. Önce afallayarak kalsam da, daha sonra ben de karşılık vermeye başladım. Dudaklarımı öyle bir öpüyor, emiyordu ki, sanki yıllardır bir çölde susuz kalmıştı.

Elinin biri belimde, diğeri göğsümdeydi. Çıplak bedenime temas eden eli, dokunduğu yeri kavuruyordu sanki. Göğsümü okşayan eli, göğsümün ucuyla oynamaya başlayınca, derin bir inleme çıktı dudaklarımdan ama ikimizin dudakları arasında kayboldu o an. Dudaklarımdan ayrılıp, yüzüme baktı ve boynumdan göğüslerime doğru öperek inerken, telefonumun sesiyle gözlerimi araladım.

Tanrım! Rüya mıydı hepsi? Çok gerçekti. Tenimi yakarak gezen eller ve dudaklarımı öpen dudaklar çok gerçekti! Şokla olduğum yerde kaldım. Atalay resmen rüyama girmişti. Hem de hiç normal bir şekilde değildi...