-10 "Ânın Hissizliği"
00000000000
"Baba, hani size demiştim ya sevdiğim var diye. Biz evlenmeye karar verdik! Gelininiz ile tanışın, Esma. Hayatımın orta yerinde açan çiçeğim."
Herkes sustu. Sükut bir zehir gibi damarlarımızda geziniyordu. İçimdeki her şeyi bağıra çağıra anlatmak istesem de ortama eşlik ettim. Esasen sükutum şimdiye ait değildi.Yangının içinde kalan ruhuma gülümsedim. Bir odanın köşesinde ağlayan küçüklüğüme de.
Yangının içinden çıkmak için direnmemeye karar vermiştim. Sönecekti, belki beni yok edecekti ama sönecekti. O çocuk ağlayacaktı fakat gün sonunda susacaktı. Kırılan kalp onarılamayacaktı. Merhemi zehri verenden istemeyecektim artık. Vücudumun muhtelif yerlerinde belli olmayan acının yerini hissizliğim alıyordu.
Ben, umursanmayandım.
Ben, unutulanlardandım. İnsanların evlerine duvar olmaya çalıştıkça yıkılandım. Fark ettikçe canımın yanması gerekirken artık eskisi kadar acıtmamaya başlamıştı. Belki kafayı yiyordum, belki de yüzleşip sindiriyordum. İki türlüsüne de tamamdım çünkü artık yaralar kanamasın istiyordum. Kabuk tutsun, iyileşsin. Ağlayan içim gülsün bir kez."Sen, neden bahsediyorsun? Ne demek bu Bekir!" Babamın bağırması ile düşüncelerimden uzaklaşmıştım. Yanımda dimdik durmaya çalışan Esma'nın korkarak hareketlendiğini fark ettiğimde sinirlenmiştim. Onun dediklerine değil, sevdiğim kadının rahatsız olmasına. Yemeklerin henüz servis edilmediği masaya yaklaştım ve karşısına dikildim. Gözlerinin tam içine bakarken:
"Neden babacığım, evlenip mutlu bir yuvam olmasını en çok sen istiyordun. Tıpkı bizim huzurlu yuvamız gibi(!)" Sinirden yumruk yaptığı elini masaya vurduğunda yerimden milim kıpırdamadan gözlerine bakmaya devam ettim. Aptal kalbim gözlerinde sevgi kırıntısı aradı ama yoktu. Hiç olmamıştı. Ben, onun için hiçbir zaman işinden daha önemli olmamıştım. Eğer öyle olsaydı sevdiğim kadına az da olsa saygı duyardı. Onun katı kalbine inat benim birisine olan sevgime saygı duyardı.
"Bu ne demek oluyor Hazar, bizi bunun için mi çağırdın?"
"Haberim yoktu Nihat, olsa izin verir miyim sanıyorsun!" İkisinin de kırmızı suratlarına bakarken duyduklarım ile mutluluktan çok uzak bir kahkaha atmıştım. İnanmayan gözler bana dönerken yüzüm yeniden eski hâlini aldı ve alayla konuştum:
"Size soracağımı kim söyledi kıymetli babacığım. İcazet de gerekiyor mu? Ah, kusura bakmayın saygıda kusur ediyorum. Mazur görün, terbiyemi düzgün almamışsam demek." Sinirle üzerime yürümeye yeltenen babamı kardeşim tuttuğunda Nihat Bey'de onun yanına geçmişti. Babam parmağını kaldırıp arkamı gösterdiğinde kimi işaret ettiğini anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİM-SE (Ara Verildi)
Spiritual"Bunca yıl, bunca..."demir gibi olmuş ellerimi yanımda duran banka güçlükle sabitledim. Aldığım nefesler ciğerime iletilmeyip boğazımı mengene gibi sarıyordu. Yanımdaki dostuma bakarak bağırmaya başladım: "Kimim ben, söylesene! Kazanan mı yoksa kayb...