-16 "Düşlerin Rengi"

73 9 15
                                    

-16 "Düşlerin Rengi"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-16 "Düşlerin Rengi"

0000000000

Yaşıyordum. Bir figüran olduğumu sandığım ve yandan gizlice geçip gideceğime inandığım hayatımda öylesine gidiyordu ömrüm. Hani herkes bir değişiklik bekler ya, benim öyle şeylerim de yoktu. Dümdüzdüm, bu hayatın hiçbir rengi yoktu gözümde. Renk göremeyecek kadar da kördüm esasen.

Dibi görmeden gelmezmiş bazı renkler, denizin dibinde bulunurmuş inciler. İndim, battıkça battım o derinlere. Çıktığımda ise bambaşkaydı, artık yok olduğunu varsaydığım renkleri hissediyordum. Evet görmek değil, hissetmek. Binbir rengi görsek de hissedemediğimiz için ömrümüz hep siyah ve beyaz arasında geçiyordu. Ben artık varlığını bildiğim ama hayatıma hiç dahil olamayan o gökkuşağına sahiptim.

Göğsüme kafasını yerleştirip kollarını bana dolayan kadını izlerken bunu anlamıştım. Uyuduğu için hafif inip kalkan bedeni, sessiz sessiz aldığı nefesler bana binbir rengi sunuyordu. Benimleydi, kollarımdaydı. Geleceğine bile ihtimal vermediğim Esmam gidecek diye ortalığı birbirine katmıştım ve kazanmıştım da, kazanmıştık.

Onu uyandırmamak için yerimden kalkmamıştım. Bukle bukle kahverengi saçları yatağa dağılmıştı, mis gibi kokan tutamlarını seviyor ve kokusunu içime çekiyordum. Yerim rahattı yani, o uyumaya devam edebilirdi. Yerinde kıpırdanıp önüne gelen saçlarını geri itmeye çalıştığında gülümsedim. Saçları toplu şekilde uyumuştu ama nasıl olduysa sabah açıklardı. Yani, nasıl olduysa!

"Ay çekilin, bunaldım ya!"mırıldanarak saçlarını geri doğru attı ve kollarını bana daha da sarıp kafasını yine göğsüme koydu. Bu sefer dayanamayıp kıkırdadığımda o da hareket etmişti. Nefes sesleri değiştiğinde uyandığını anladım, kafasını kaldırmadan boştaki eliyle yüzünü ovuşturduğunda nefes almadan onu izliyordum.

Her şeyi yeni yaşıyorduk ve ben hiçbir anını kaçırmak istemiyordum. Uykusundan uyanan Esma'yı da ezberlemek istiyordum, mutlu Esma'yı da. Her hâlini bilmek istiyordum. Kafasını göğsümden kaldırıp kendi yastığına koyduğunda ben de ondan tarafa dönmüştüm. Bir elimi başımın altına aldığımda bana kırmızı yanakalarla bakan güzel eşime gülümsedim. Birbirine karışmış saçları, henüz açılmayan gözleriyle çok tatlıydı.

"Günaydın ahu gözlüm."

"Günaydın Bekir'im."uykulu sesi kulağıma çok hoş gelmişti. Önceden bir insanın uykudan uyandığı hâline bile sevdalanacağımı söyleseler sanırım gülüp geçerdim. Ama şimdi öyle değildi, her hâli bana nimet gibi geliyordu.

"Çok güzel uyuyordun, kıyamadım sana."

"Saat çok geç oldu mu, uyandırsaydın beni keşke. Sen ne zaman uyandın?" Peş peşe sıraladığı sorulara aldırmadan elimi yeniden saçlarına doladım. Dün ilk defa görmüştüm sonuçta, onlara alışmam zaman alacaktı. Bukleleri yüzüne dökülmüş bir şekilde karşıma çıktığında şaşkınlıktan konuşamamıştım. Tesettürlü iken de çok güzeldi ama bu hâli bambaşkaydı. Ve en güzeli ise bunu yalnızca benim görüyor oluşumdu.

KİM-SE (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin