-4 "Bilinmezliğin Tantanası"
0000000
Korku, öfke, yorgunluk ve daha nice hissettiğime sayıp sövdüğüm duygu ile yürüyordum. Yürüdüğüm yol neredeydi, ben neydim, adımlarımın yokuşlarda ne işi vardı ve ben bu zihni buhranın içinden nasıl çıkacaktım? Bilmiyordum. Ayaklarımın nereye gittiğini bilmediğim gibi bu yolun nasıla çıkacağını da kestiremiyordum.
Köhneleşmiş bir yolun bekçisi gibi oturdum bir kaldırımın kenarına. Ben oturmuştum ama zihnim ve düşüncelerim ayakta duruyordu. Bitmek bilmeyen baş ağrım, ucunu tutamadığım bir uçurtma gibi salınıyordu zihnimin en içinde. Duyduklarıyla hareket eden bir insan değildim çoğu zaman ama bu, bu hiç öyle bir şey değildi. İçine çekildiğim uçurumun kıyısında ellerim kana bulanmış bir şekilde kurtulmayı bekliyordum. Kim kurtarırdı ki, bir kimsesizin elinden kim tutardı?
"Bekir, nereye gittin? Kötü bir şey mi var kardeşim?" Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda yanıma huzursuzca çökmüştü. Ne olduğunu bilmediği için nasıl tepki vereceğini de kestiremiyordu ve çok haklıydı. Ne diyecektim ki, babamın bana bir çöp gibi davranmasının sebebini öğrendim mi? Bunca yıl bana neden eziyet ettiğini öğrendim mi? Bir hiç olduğum için sevmiyormuş beni, bir hiç olmanın nasıl bir his olduğunu hiçbir zaman anlayamamak isterdim.
"Bekir, korkutuyorsun beni."
"Yusuf, ne diyeyim ki ben sana. Hiçbir şeyden emin değilim ama uçurumun dibindeyim kardeşim. Öyle bir uçurum ki, kendimi kurtarsam bile felaketim olacak." Yusuf dediklerimle daha da korkarken elini sırtıma doğru getirip hafifçe vurdu. Başımı önüme eğdiğimde ikimiz de derin bir nefes almıştık. Bu nefes, dışarıya çıkmaya yeltenen bir nefes değildi. Boğaza yapışan, orada rahatsızlık veren bir meretti.
"Hiç bomboş hissettin mi Yusuf, hiçbir şeysiz. Kalbinin yerini hissedemediğin oldu mu?"
"Kalbimin yerini unuttuğum günlerim oldu, yorulup kenara çekildiğim de. Neden bomboş hissettiğimi anlayınca biraz olsun ilerlediğimi düşündüm."Bunu nasıl anlayabilmişti. Yorgun ses tellerimi hareket ettirip zorla sordum:
"Neden, neden böyle hissediyormuşsun?"
"Anlatamamışım Bekir, dinlenmemişim. Hani şu kaldırımın kenarına ağlayarak çökene kadar fark edememişim ruhumu ne kadar örselediğimi. Beni dinleyenler duymamış, inandığını söyleyenler hiç bilememiş yaralarımı. Ben kendimi anlatacağım yolda hep patikalara sapmışım ve bunun beni mutlu edeceğini sanmışım."
"Sen dinledin beni Yusuf, sen anladın. Şimdi ben kendimi bile anlayamazken yine beni anlıyorsun."
"Yara yaraya değer Bekir, denk düşer birbirine. Bu yoldan geçtim ben de, bu genç bedende çürüdü ruhum. Hâlâ kanatlarım yaralı ama tedavisine uğraşıyor. Bazen doktorlar da kendini iyileştiremez. Seni senden iyi bilen merhem olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİM-SE (Ara Verildi)
Spiritualité"Bunca yıl, bunca..."demir gibi olmuş ellerimi yanımda duran banka güçlükle sabitledim. Aldığım nefesler ciğerime iletilmeyip boğazımı mengene gibi sarıyordu. Yanımdaki dostuma bakarak bağırmaya başladım: "Kimim ben, söylesene! Kazanan mı yoksa kayb...