9'Basit Şeyler

42 6 161
                                    

°°°

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°°°

Tuttuğum nefesimi bırakıp kalp atışlarımı kontrol edebilmek adına avucumu Mingyu'nun göğsüne yasladım ve onu hafifçe geriye doğru ittim.

Yüzlerimiz birbirinden uzaklaşırken az önce söylediği şeyin verdiği etkinin altından çıkmaya çalıştım. Gözlerimi gözlerinden kaçırıp utançla etrafı incelerken,

"Ben gideyim, sen de hazırlan." Diyerek lavabonun üzerinden indim ve elbisemin eteğini çekiştirip banyodan çıktım.

Aynı hızla Mingyu'nun odasından çıkıp tekrar aşağı inerken elimi yelpaze yapıp yüzüme ve boynuma hava veriyordum. Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı şaşırır hale gelmiştim. Mingyu'nun açık sözlülüğü beni her defasında gafil avlıyordu.

Benim için yıllar süren birkaç dakikadan sonra Mingyu üzerini giyip aşağı inince Hank'le vedalaşıp yola çıktık. Arabada ne ben ne de Mingyu konuşmuştuk. Aslında o bana sorular sormuştu ama ben kısa cevaplarla onu geçiştirmiştim çünkü hâlâ onunla konuşurken sesim titriyordu.

Düğün alanına vardığımızda Mingyu arabayı durdurup kemerini çıkardı.

"Saram?" Diye seslenince ona dönüp konuşmasını bekledim.
"İyisin değil mi?"

Kafamı belli belirsiz sallayıp, "iyiyim." Diye cevap verdim.

"Sıkıldığında bana işaret vermen yeterli, eve döneriz tamam mı?" tekrar kafamı sallarken ben de kemerimi çıkarttım.

"Ve Saram," diye beni tekrar durdurduğunda bu defa ne diyeceğini merakla bekledim. Derin bir nefes verdikten sonra dudaklarını birbirine bastırıp yavaşça gülümsedi.

"Teşekkür ederim."

Yüz ifadem anında yumuşamıştı. Ben de ona gülümseyerek karşılık verdikten sonra, "Gidelim mi artık?" Diye sorunca kafasını sallayıp arabadan indi. Ben de peşinden inip kapıyı kapatırken geldiğimiz yere kısa bir bakış attım.

Havalar yeni yeni ısınmaya başlıyordu ve hâlâ yağışlıydı ama geldiğimiz yer güzel bir kır düğünüydü. Kalabalığa rağmen çok fazla gürültü olmaması beni şaşırtmıştı. Arka planda çalan klasik müzik ve etraftaki ağaçları süsleyen loş ışıklarla, ben modern bir düğün töreniyim diye bağırıyordu burası resmen.

Mingyu'ya döndüğümde bana doğru gelip koluna girmem için uzatınca parmaklarımı koluna doladım ve birkaç metre ötemizdeki masalara doğru yürümeye başladık.

Önümüzdeki kırmızı halıda yürürken, kendimi hiç buraya ait hissetmiyordum. Daha şimdiden tüm gözler üzerimizdeydi ve bu stresle  Mingyu'ya daha fazla sokulmama neden oldu.

Ben içe dönük bir insandım. Tanımadığım insanlara karşı yalancı yüz ifadeleri takınamıyor, veya birdenbire onlarla sohbet etmeye başlayamıyordum. Birinin yanında rahat olabilmek için ona alışmam gerekiyordu.

Kelebekler ' JenoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin