15' Aldat(n)mak

49 7 234
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°°°

Eunwoo, sinirle attığı adımlarını gri çelik kapının önüne geldiğinde durdurup, kapı tokmağını birkaç kez vurdu.
Kapının tok sesi müstakil evin bahçesinde yankılandıktan birkaç dakika sonra,kapı açıldı.

Rose, dağınık sarı saçları ve üzerindeki bordo sabahlıkla kapıyı araladı. Eunwoo kısık gözlerle genç kadını baştan aşağı süzdü. Ona karşı olan öfkesine engel olamıyordu.

"Eunwoo?" dedi Rose sabahlığının kemerini bağlarken. "Hoş geldin"

Eunwoo dişlerini sıkıp sert bir nefes verdi. Rose'nin onu içeri almasını beklemeden ona doğru birkaç yavaş adım attı.

"Mingyu nerede?" Diye sordu dişlerinin arasından. Rose, Eunwoo'nun tehlikeli bakışlarına aldırmadan dirseğini kapının kenarına yasladı ve parmaklarını dağınık saçlarına geçirip kafasını kaldırarak onu izlemeye başladı.

"Odamda." dedi kısaca. Eunwoo sabırla gözlerini yumdu.

"Çekil önümden Rose." Diyerek içeri girmeye çalıştı ama Rose buna izin vermeden önüne geçti.

"Ne o Eunwoo? Ne bu sinir?" Diye sordu diğer elini de kapının diğer köşesine yaslarken. Eunwoo bir şey demeden Rose'nin yüzünü incelemeye devam etti.

"Sana sınırlarını zorlamaman gerektiğini söylemiştim. Seni uyardım." dedi işaret parmağını havaya kaldırırken.

"Sana Mingyu'dan uzak dur dedim Rose."

Rose hâlâ aynı umursamaz bakışlarla genç adama bakmaya devam etti. Ellerini kapıdan çekip göğsünde bağlarken,muzipçe sırıtarak,

"O bana geldi." dedi. "Mingyu her canı bir şeye sıkıldığında bana geliyor. Bu durumda ben ne yapabilirim?"

Eunwoo'nun iğrenmiş bakışları Rose'nin gözlerinde dolanmaya devam etti.

Kelebekler ' JenoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin