Akşam vaktiydi Sultan odasında hızlı hızlı dolaşıyordu çok heyecanlıydı kapı çalındı "Gel" dedi Sultan içeriye gelen Hanife Hatun'du Hanife Hatun sarayda yüksek rütbeli haremden sorumlu aynı zamanda Sultan'ın yeme içme ihtiyaçlarında yardımcı olan bir Hatun'du
- siz bildirmediniz ama ben yine de sizi düşündüm Hünkar'ım
- Getir Hanife Hatun Getir çekinme sen de otur
Hanife Hatun ağzını yüzünü eğer gibi yaptı
- Aman Hünkar'ım olur mu
- Ben istersem olur
Hanife Hatun hafif gülümseyerek edebince oturdu Hünkar Hanife Hatun'a sorular sormaya başladı
- Sana birini soracağım Hanife Hatun
Hanife Hatun yavaşça başını eğdi
- Elbette Hünkar'ım
Hünkar Yasemin'i sormak istiyordu ama mizacı gereği yine de Hanife Hatun'a temkinli davranmalıydı o kadar çok uzun zaman hile kuran oyun kuran ikiyüzlü hain insanlarla karşılaşmıştı ki hocası Akşemseddin haricinde kimseye güvenmiyordu
Hünkar dikkatli bir şekilde sordu
- Bahçede gezintiye çıktım ve sarayın bahçesinin çiçeklerinin bakımsız olduğunu gördüm bahçe ile kim ilgileniyor ?
- Genel olarak bahçe ile Yasemin Hatun ilgileniyor
Hünkar Yasemin ismi duyunca hafif tebessüm etti yemeğini bitirmiş ağzını bir mendille silivermişti dikkatli şekilde sorulara devam etti
- Yasemin Hatun mu yani koskoca saray bahçesiyle sıradan bir Hatun mu ilgileniyor
- Hayır Hünkar'ım uzun zamandır Yasemin Hatun ilgileniyor
- Onu bu işe siz mi koydunuz
- Yasemin Hatun'un babası çiftçi idi ondan önce babası ilgileniyordu ancak babası çok uzun zaman önce hastalıktan vefat etti
Hünkar hüzünlendi ama belli etmemeye çalışıyordu
- Peki ya annesi
- O da eşinin ölümünden kısa bir süre sonra vefat etmiş Hünkar'ım
Hünkar hüzünle gözlerini kapatmış Yasemin'in hem yetim hem öksüz kalışına üzülmüştü ancak kendine gelip yeni bir soru daha sordu
- Yasemin Hatun ne zamandır sarayda
- Yasemin Hatun 3 yıldır sarayda Hünkar'ım babanız rahmetli Murad Han Yasemin Hatun'un sarayda haremde kalmasını istedi rahmetli babanız Murad Han'ın isteği üzerine kendisine saray işlerini öğretmeye başladık o zamanlar 17 yaşındaydı şimdi 19 yaşına geldi kendisine göz kulak oluyoruz bir yandan babanızın emaneti o kadar saf ki Hünkar'ım görseniz küçücük bir tas çorbaya bile seviniyor mutlu oluyor
Hünkar başını yere eğdi ve hafif gülümsedi ve sonra başını kaldırdı Hanife Hatun'a döndü
- Anladım Hanife Hatun ben yemeğimi bitirdim gidebilirsin gece beni kimse rahatsız etmesin her ne olursa olsun kimsenin odama girmesine izin verme
Hanife Hatun elindeki tepsiyle eğildi
- Başüstüne Hünkar'ım
Hanife Hatun odadan çıktı ve kapı önündeki nöbetçilere Hünkar'ın kesinlikle rahatsız edilmemesini söyleyip gitti üstüne beyaz hafif bir gecelik giyen Sultan Fatih Yasemin'i düşünüyordu onunla ilk karşılaştığı anları geldi gözünün önüne ince ve narin kollarını tutuşa göz göze gelişleri hepsi Hünkar için ayrı bir mutluluktu Yasemin'in gözlerini karşısında hayal ediyordu sürekli gözlerinin buluştuğu o anı aklından hiç çıkarmak istemiyordu gerçekten kalbindeki boşlukta hareketlenmeler vardı ilk görüşte aşık olmuştu Yasemin'e onu düşünmeden yapamıyordu
" O söylediği şiiri gerçekten öylesine şiir olsun diye mi okudu yoksa bir sevdiği mi var o hayalindeki zat-ı şahane kim Yasemin"
Sultan birden yatağında doğruldu yeni yeni kalbi bu kadar kıpırdaşırken bir karanlığa umutsuzluğa düşmek istemiyordu kendini sakinleştirdi ve yeniden yatağa sakince uzandı.
Yasemin'i de uyku tutmamıştı bir sağa bir sola dönüyordu kafasında hep Hünkar'la birlikte olduğu anlar dönüyordu ona ismiyle hitap edilmesi Yasemin'in çok hoşuna gitmişti çoğu kişi Yasemin iyi olduğu için saraydaki bazı kızlar onu sevmiyordu Yasemin'le arkadaş dahi olmak istemiyordu Onunla hep hizmetçi diye dalga geçiyorlardı ama bunlar Yasemin'in umurunda değildi Yasemin her zaman hep iyilikten yana olmuştu yine oluyordu içinden konuşmaya başladı
"İstanbul'un Fatih'ine yaklaşmak onun gözlerinin içine bakabilmek ve onun bana sadece Yasemin demesi sanırım hayatımda bundan daha güzel bir anı olamaz keskin bakışlarının altındaki o sevgi merhamet dolu bakışı"
Yasemin birden kaşlarını çattı ve içinden konuşmaya devam etti
" Kız Yasemin gözünü büyük dağlara diktin bir anda kendine gel sen kim o koca Padişah kim benim gibi birini ne yapsın ki"
Kendi haline üzülüyordu biraz ama yine de hayallerine kimse dokunamazdı
Omuz silkti ve devam etti
"Olsun gerçekte olmasa bile onu hayallerimde yaşatabilirim ben bu bile benim için büyük bir ganimet en pahalı mücevherden bile daha değerli burdaki kızlar çoğu en iyi bilgileri öğrenip dertleri Hünkar'ın gözde cariyesi olup Saltanata kurulmak ama aşk yoksa aşksız neyleyim ben o saltanatı"
Yasemin hafifçe gülümsedi artık hayallerinde bir Fatih vardı iki aşık birbirinden habersiz birbirlerini düşünüyor hayal ediyorlardı çağ açıp çağ kapatan İstanbul'un Fatih'i olan Koca Fatih hayallerinde sevdiği kızı düşünüyordu bu yüzden kimseyi aldırmadı odaya hayalleri bile bölünsün istemiyordu o İstanbul'un Fatih'i olmuştu ama Fatih'in kalbini fetheden ise Yasemin'di göz alıcı narin bakışları ince kaşları ince ve kıvrımlı dudakları saçları adeta bir şelaleden akan su gibi omuzlarına dökülen ince belli Yasemin Sultan Mehmed'in kalbinin Fatih'i olmuştu iki aşık birbirlerini düşünerek hayaller kurarak uykuya daldılar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fatih'in Kırmızı Gülü
Historical FictionGerçek ve kurgusal karakterler bulunmaktadır Hikaye tamamen kurgusaldır (BU HİKAYE ROMANTİZM KLÜBÜ DRAKULA BİR AŞK HİKAYE'SİNİN YAZARINA TEPKİ OLARAK YAZILMIŞTIR) "İstanbul'un Fatihi'nin güzel ve derin aşkı"