BABA YADİGARI

467 30 1
                                    

Hünkar'ın Yeniçeri Ocağına gitmesi ve askerlerle talimi Ocaktaki tüm Yeniçeri askerlerini eğitimlerine daha bir şevkle çalışmasına vesile olmuştu Neva saraydaki işleri bitirmiş Yasemin'in odasına doğru gitmişti
Yasemin saraya yakın köye gidecekti babasından kalan mektubu çok merak ediyordu, odasında hazır bir şekilde Neva'yı bekliyordu.
- Nerde kaldın
- İşim anca bitti
- Tamam hadi gidelim
Hanife Hatun'dan izin istemek için yanına gittiler Hanife Hatun sarayda iş yapan kızların başındaydı ve onları kontrol ediyordu.
- Oooo hanımefendiler gelmiş
- Hanife Hatun bizim Yasemin'le dışarı çıkmamız gerekiyor izin verir misin bize
- Siz bu ara pek bir rahat oldunuz ama
Yasemin lafa girdi :
- Hanife Hatun gerçekten çok önemli biz Erzakçıbaşı Hasan Ağa'nın evine gidicez
- Ne işiniz var orda
Yasemin Hanife Hatun'un ellerinden tuttu
- Babamdan bana bir mektup kalmış çok önceden gel al demişti,ama işte bir türlü fırsat olmamıştı bugün gitmezsem önümüzdeki günlerde hiç gidemeyebilirim fırsatım olmayabilir lütfen izin ver
Hanife Hatun hüzünlü gözlerle baktı Yasemin'e başını hafifçe eğdi
- İyi tamam gidin hadi fazla oyalanmayın ama işiniz biter bitmez gelin
Yasemin ve Neva kol kola girerek gitmeye başladılar köye doğru gidecekleri için saraydan ön kapıkulu askerlerine durumu bildirdiler kendilerine araba tahsis edildi.Araba köye doğru gidiyordu Yasemin dalgın gözlerle dışarıya bakıyordu Neva Yasemin'e seslendi
- Yasemin
Yasemin duymuyordu
- Şşş Yasemin sana diyorum
Yasemin irkildi
- Ne oldu Neva
- Yüzünde solgunluk var neden canın bir şeye mi sıkıldı
- Yok ya bir şey
- Yapma Yasemin bari benden saklama hadi anlat.
Yasemin derin ve içli bir nefes aldı
- Hünkar'ımız bana evlenme teklifi etti ben de kabul ettim artık daha çok dikkatli olmam gerekiyor,ama bu bana ağır geliyor Neva
- Nasıl Yani
- Yani sanki üzerimde kocaman kocaman kayalar var gibi
Neva Yasemin'in elini kendi ellerinin arasına aldı
- Canım arkadaşım, işte bütün bunlara aşkın için katlanacaksın, aşkın için savaşacak kendini yetiştirecek güçleniceksin ve sahip çıkacaksın bak Hünkar'ımıza,senin üstüne toz dahi konduramıyor seni böylesine seven bir İstanbul Fatih'i senin için neler neler yapar tahmin dahi edemiyorum
Yasemin gülümsedi elini başının üstüne koydu ve uzaklara daldı çiftçilik yapan arazilerde çalışan reaya (halka) bakıyordu yavaş yavaş köye yaklaşmışlardı,çok uzak değildi ancak yine de araba ile gitmek gerekiyordu.Nihayetinde Hasan Ağa'nın evine geldiler arabacıya yerinde kalmasını söylediler
Yasemin kapıyı çaldı
Kapı açıldı
Hasan Ağa Yasemin'i görünce sevindi
- Yasemin, kızım hoşgeldin
- Hoşbuldum Hasan amca
- Nasılsın evladım
- İyiyim Hasan amca sen nasılsın
- Eh Bugünümüze şükür
- Buyrun geçin içeri
Kızlar edeplerince içeri girdiler Hasan amca birer tas ayran koydu kızlara uzattı
Yasemin ;
- Zahmet etmeseydin Hasan amca
- Ne zahmeti evladım misafir gelmişsiniz bana birer tas ayranım olmasın mı
Kızlar ılık olan ayrandan birer ikişer yudum aldılar sonra yakınlarında duran masaya ayran taslarını koydular
Yasemin lafa girdi ;
- Fazla zamanımız yok Hasan amca saraydan zar zor izin aldık babamın sende bir mektubu varmış daha önce gelmeyi istedim ama hiç fırsatım olmadı ben babamdan bana kalan o mektubu almaya geldim
Hasan amcanın gözleri hüzünlendi evinde önemli malzemeleri koyduğu bir çekmecesi vardı çekmeceyi açtı ve mektubu aldı Yasemin'e getirdi mektubu uzattı ;
- Al kızım,ben hiç açmadım okumadım babanın bana tembihiydi.
Yasemin memnuniyetle başını salladı kızlar kalktılar, dışarı çıktılar kızlar arabaya doğru ilerlerken Hasan Ağa seslendi
- Yasemin bir dakika bekler misin
Yasemin merakla Hasan Ağa'ya doğru döndü
- Ne oldu Hasan amca
Hasan Ağa'nın elinde küçük bir çuval vardı Yasemin'e çuvalı gösterdi
- Bu da babandan
Yasemin merakla soru sorar gibi baktı
Ve içinden konuştu
"Allah Allah bu da ne ki,neyse saraya gidince öğreniriz"
Yasemin Hasan Ağa'dan çuvalı aldı vedalaştılar ve kızlar arabaya doğru ilerlerdiler, Hasan Ağa arkalarından el salladı araba saray yoluna doğru hareket etti,Yasemin saraya doğru giderken mektubu kokluyordu çünkü o mektupta babasının ellerinin kokusu vardı gözleri doldu,duygulanmıştı Neva elini Yasemin'in dizine koydu
- Üzülme lütfen Yasemin,ben seni böyle görmeye dayanamıyorum
Yasemin hafiften burnunu çekti
- Haklısın ama dayanamıyorum işte...
- Okumayacak mısın
- Hayır burada değil
- Anlıyorum
Yasemin parmaklarıyla göz pınarlarını tuttu ve saçlarını düzeltti
Neva'ya soru sordu
- Senin annen baban nerdeler
- Öldüler
Yasemin üzüldü
- Başın sağolsun
- Sağol
- Peki nasıl oldu ?
- Aslında öldürüldüler
- Nasıl yani ?
- Biz kral kostantine yardım ediyorduk ama Kralımız çok kötüydü Annem'i ve Babam'ı işlerini doğru yapmamaktan ve hırsızlıktan suçladı ve onları öldürttü
Yasemin mektubu kenara koydu ve Neva'nın yanına oturdu gözyaşlarını sildi
- Ben saraya Valide Sultan olunca seni baş yardımcım yapıcam Neva
Neva hafifçe güldü
- O zaman gelince kim bilir sen nerede olursun ben nerede olurum
- Yok kız gerçekten Hünkar'ım bana nikahı kıysın,Valide Sultan olmaya bile gerek kalmadan hususi yardımcım seni isteyeceğim.
Neva'nın gözleri parladı
- Gerçekten mi Yasemin
- Tabi ki de
Neva Yasemin'in iyi kalpliliğine merhametine hayran kalmıştı arkadaşına sıkı sıkı sarıldı ve ne kadar doğru bir insanla arkadaşlık yaptığını düşündü kalbi daha çok ferahlamıştı.
Saray'a gelmişlerdi arabadan indiler Harem tarafına giden avludan yürüyerek geçtiler,sarayın içine girince Neva Yasemin'in omuzuna dokundu
- Ben işlerime döneyim sen de rahat rahat mektubunu oku olur mu
Yasemin gülümsedi
Bir elinde torba bir elinde mektup gidiyordu ve Hünkar'ıyla karşılaştı Hünkar merakla sordu
- Bunlar nedir Yasemin ?
- Babamdan Hünkar'ım
- Nasıl yani
- Babam bana bir mektup bırakmış bir de bu torba var içinde ne olduğunu bilmiyorum ama öğreneceğim,siz ne yapıyorsunuz Hünkar'ım?
Hünkar omuzlarını gerdi ellerini arkaya aldı ve gülümseyerek
- Padişahlık
Dedi.
Yasemin de gülümseyerek eğildi ve odasına gitti
Mektubu büyük bir heyecanla açtı ve okumaya başladı
"Canım kızım güzeller güzeli Yasemin'im,bu mektubu aldığına göre artık büyümüş kocaman bir genç kız olmuşsun demektir kim bilir ne kadar büyüleyici olmuşsundur delikanlıları birbirine düşürüyorsundur"
Yasemin hafiften gülümsedi;
- Hem de ne delikanlı baba
Mektubu okumaya devam etti ;
"Yasemin'im güzel kızım asla ve asla kendini kimseye ezdirme hep güçlü ol dimdik ayakta dur,ne zorluk çıkarsa çıksın karşına sabret ve tevekkül et yavrum ve elinden geldiğince başa çıkmaya çalış,Hasan amcan bu mektubun yanında sana da bir de küçük çuval verdi değil mi şimdi merakla ona bakıyorsun, canım kızım biz annenle birbirimizi çok sevdik tüm sevgimizi merhametimizi şefkatimizi birbirimize ve sanada verdik o torbanın içinde aşk kokan bir toprak var yavrum annenle beraber o toprağa gül ektik ve ne zaman annene güzel sözler söylesem mutlu bir zaman geçirsek o toprakta hep güzel kırmızı kırmızı güller yetişti o toprak annenle benim aşkımdan sana da miras yavrum,seveceğin evleneceğin insanla o toprağa güzel güller ekin aşkınız kalbinizde açtığı gibi elinizin değdiği güllerde de açsın unutma kızım saflık sevgi merhamet aşk iyi ve güzel huyla birleşenlerin ruhundaki tüm güzellikler baktığımız kırmızı güllerde de kendini gösterir, hayat boyu çok mutlu ol kızım sevdiğinle elinin değdiği kırmızı güller sizi ömrünüzün sonuna kadar birbirinize bağlasın seni çok seviyorum canım kızım arada bir yanımıza gelip bize Fatiha okumayı ihmal etme"
Yasemin mektubu gözyaşları içinde okumuştu mektubu kenara bıraktı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı içini biraz boşalttı ve rahatladı sonra gözyaşlarını sildi ve çuvalı yavaşça aldı avucuna biraz aldı babasıyla annesinin aşkından bir koku çıkmıştı da bu toprağın içine girmiş gibiydi toprağı içine çekerek kokladı ve gözleri dolu dolu gülümseyerek toprağa baktı...

Fatih'in Kırmızı GülüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin