Yasemin, karanlık bir odada tek başına elleri ayakları ağzı bağlı bir şekilde baygın yatıyordu,geceydi bulunduğu odanın camları birbirine çarpıyordu,elleri ve ayakları bembeyaz olmuş vücudu ısı kaybetmişti eski eşyaların kokusu ve oda ile bütünleşmesi insanı ürkütüyordu Yasemin sanki ölümüne terk edilmiş gibiydi.Yasemin, yavaş yavaş kaşlarını oynatmaya başladı gözlerini sıktı ve açmaya çalıştı her şey bulanık görünüyordu yavaş yavaş gözlerini açmaya çalıştı 1-2 dakika gözlerini kırpıştırdı ve gözlerindeki bulanıklık gitmişti,gözleriyle etrafa baktı içinden konuşuyordu
"Nerdeyim ben"
Sağına baktı sonra soluna sonra yavaşça kalkmaya çalıştı ama başının arkası çok ağrıyordu sonra üstüne bakmaya başladı ellerinin ayaklarının hatta ağzının bağlı olduğunu fark etti
İçini bir korku sardı yardım diye bağırmak istedi ancak ağzı bağlıydı yavaş yavaş doğruldu kendince çığlık atmaya başladı ellerini ayaklarını çözmek istiyordu bu yüzden var gücüyle ipleri kendince çekmeye çalıştı ama başaramadı odanın camları aniden sert bir şekilde vurdu ve açıldı,Yasemin çok korkmuştu ne yapacaktı bunu ona kim yapmış olabilirdi içinden konuşuyordu
"Ne işim var burada kim yaptı bunu bana"
Sonra eski eşyalara bakmaya başladı belki kurtulmasına işe yarar bir şey bulabilirdi ancak oda karanlıktı pek fazla bir şey göremiyordu ağlamaya başladı sessizce gözyaşları süzülmeye başladı bağırsa bağıramaz sesini duyuramazdı odanın camları ardına kadar açılmış ve serin bir rüzgar odaya girmişti Yasemin çok üşüyordu titremeye başladı gözyaşlarıyla boş boş etrafa baktı çok da acıkmıştı yapacak bir şeyi yoktu karanlıktı
"Bana bunu kim yaptıysa hesabını soracağım"
Yasemin böyle durmaya dayanamıyordu çok fazla kıpırdıyor bir tarafı umutsuz olsa da kurtuluş çaresi arıyordu birden yukardan sert eski bir eşya Yasemin'in başının kenarına isabet etti ve yere düştü Yasemin yeniden bayılmıştı bu sefer alnı kanıyordu
Buse rahat rahat uyuyordu Ebru ise bir sağa bir sola dönüyordu yaptıkları korkunç bir şeydi bu düşünce beynini kemiriyor onu uyutmuyordu o da içinden düşünüyordu
"Eğer Yasemin bir öterse öldürürler bizi yaşatmazlar Yasemin'e olan öfkesi kini hırsa dönüştü gözü hiçbir şeyi görmüyor ama bu sefer çok ileri gitti"
Ebru da Yasemin'in Hünkar'la olmasını istemiyordu,Bu yüzden Buse'ye yardım etmişti ve o da uyumuştu en sonunda.Yasemin'in alnından akan kanlar yere damlıyordu kaşlarını oynatıyor ama gözlerini açamıyordu aradan 4 saat kadar geçti sabah ezanının sesi geliyordu birazdan gün ağaracaktı Yasemin ara ara kaşlarını oynatıyor ancak gözlerini açamıyordu bir süre böyle devam etti yavaş yavaş gün ağarmaya başladı saray ahalisi için artık gün başlangıcıydı.Buse büyük bir keyifle uyanmıştı sevinçle saçlarını taradı düzeltti
- Ne güzel bir sabah
Herkes uyanmaya başlamıştı sonra Ebru da uyandı Buse'yi keyifle görünce sordu
- Hayırlı sabahlar Buse hanım pek bir keyiflisiniz
- Sana da canım nasıl keyifli olmayayım düşmanımdan kurtulmuşum
Ebru Buse'ye yanaştı
- Ama bu sefer çok fazla olmadı mı ben korkmaya başladım
- Bakıyorum o fare suratlıya pek bir acıyorsun
- Of saçmalama böyle bir şey duyulursa biz ne oluruz sen bunu düşündün mü
- Öyle bir şey olmayacak
- Ver şu anahtarı
- Hayır
- Buse deli olma bizi öldürürler
- Olmaz hem istesem de anahtarı veremem
- Neden
- Çünkü attım
- Ne attın mı nereye ?
- Bilmem attım işte artık kim Yasemin'i bulursa o zaman kurtulur.
Buse gülerek kalktı gitti
Ebru düşünceli şekilde kalakaldı
Hünkar divana gitmişti Sırbistan kralı'nın düşmanca tutumu Macar kralı ve Eflak'larla ittifak yapması Osmanlı'ya düşmanca tutumu savaş ateşini gittikçe harlıyordu Hünkar kralın bu tutumundan vazgeçmesi üzerine kendisine bir elçi gönderdi ülkenin genel durumu hakkında bilgi edindi ve divanda Akşemddin Hz. bir genci Hünkar'a takdim etti
Önceden devşirme olan ancak Enderun'da çok iyi bir şekilde eğitim almış bir gençti Hünkar merakla sordu
- Hocam kimdir bu ?
- Hünkar'ım ismi Mustafa'dır eğitimini en iyi şekilde tamamlamış artık yanınızda huzurunuzda bir paşa olmaya hak kazandığını düşündüğüm bir gençtir
Fatih memnuniyetle başını salladı ve Akşemddin Hz. Yerine çekildi Hünkar genci bir imtihandan geçirmek istedi
- Söyle bakalım genç adam çok büyük bir anlaşmazlığı olan iki kişi kime gider
- Kadı'ya gider Hünkar'ım
- Peki diyelim ki Kadı görevini doğru yapmadı adil bir karar vermedi o halde ne yapılır ?
- Kanunnlarımızca şeri ve örfi hükümler vardır Hünkar'ım eğer başa getirilen kişi görevini layıkıyla yapmaz ise görevinden azledilir yerine adil olanlar seçilir tayin edilir
Hünkar genci pek beğendi konuşması terbiyesi her halinden belli oluyordu Hünkar ayağa kalktı
- Yeni kazaskerimiz Mustafa Paşa'dır hayırlı olsun
Diğer paşalar da boyun eğdiler
Hünkar çok yakın olduğu Mahmud paşa'yı yakınına çağırdı,Mahmud paşa Hünkar'ın kulağına kadar eğildi
- Çok akıllı terbiyeli bir genç ancak daha öğrenecek çok şeyi var kazaskerlik için uygun biri ancak çok sıkıştığı bir şey olursa yardımcı ol.
- Emrederseniz Hünkar'ım
Mustafa paşa Hünkar'a yaklaştı ve eteğini öptü yerine geçti.
Divan toplantısı bitmiş Hünkar divandan çıkmıştı diğer paşalar bu kazasker olan Mustafa paşayı tebrik ediyordu.
Harem'de telaşlı bir durum vardı Neva Yasemin'in odasına gitmiş bakmış bulamamıştı durumu Hanife Hatun'a bildirdi o da çok telaşlanmıştı durum hayra alamet değildi.
- Neva sen bahçeye bak yavrum ben de diğer yerlerle bakayım
- Tamam Hanife Hatun
Neva bahçeye koştu Bahçenin ön tarafına arka tarafına her yere baktı ancak Yasemin yoktu Hünkar çardağa geçmişti telaş içinde Neva'yı gördü ve ağalardan birine Neva'yı çağırmasını istedi Hanife Hatun Sinan Ağa ile konuşmuş Harem'in 28 bölümüne tüm odalarına bakmışlardı yorgun bitkin haldelerdi
- Nerede bu kız
Neva gergin şekilde Hünkar'ın huzuruna çıktı Hünkar sordu
- Ne oluyor Hatun ne böyle telaşlı telaşlı dolanırsın ?
- Şey Hünkar'ım
Hünkar ayağa kalktı elleri arkasındaydı kötü bir şey olduğunu anlamıştı
- Ne var ne oldu ağzında ne gevelirsin bre Hatun ?
Neva dudaklarını ısırdı
- Yasemin
- Ne oldu Yasemin'e
- Yasemin kayıp Hünkar'ım
- Ne demek kayıp ?
- dün geceden beri yok Hünkar'ım kimse görmedi çok aradık ama bulamadık.
Hünkar sinirlendi ve bağırdı
- Ağalar !!!
Neva çok korkmuştu
Hünkar heybetli bir o kadar da hiddetli bir şekilde yürüyordu arkasında ağalar gidiyordu kaşlarını sert çatmıştı Harem'in kızların bulunmadığı tarafa gitmişti Hünkar ağalara tembih etti tüm kapılara sakince açıp içeriye bakmalarını ancak kimseyi rahatsız etmemelerini bildirdi çünkü Harem kızları hocaları ile eğitim görüyorlardı.
Ağalar edeplerince her odaya baktılar ve bir alt kata indiler en sonda bir kapı buldular kapı kilitliydi açılmıyordu, Ağalardan biri koşarak Hünkar'ın yanına gitti ve Haber verdi
Hünkar Ağa ile birlikte o kapıya kadar geldi kapı açılmıyordu,Hünkar kapıyı kırdı ve Yasemin'i buldu Yasemin kanlar içindeydi
- Yasemin,Yasemin Yasemin'im ne oldu sana Yasemin
Hünkar Yasemin'in ağzını ellerini ayaklarını hızla çözdü ancak Yasemin hâlâ bayındı, Hünkar Yasemin'i kucağına aldı ve odasına götürdü kendi yatağına yatırdı yanındaki ağaya hekim çağırmasını emretti, Hünkar yüzü solgun alnı kan olan Sevdiğine bakıyordu onu böyle görmek Hünkar'ı kahrediyordu
Yasemin'in elini tutuyordu Hünkar'ın sıcak eli Yasemin'e merhem gibi olmuştu Yasemin Hünkar'ın elini hafifçe sıkmıştı
Hünkar eliyle Yasemin'in yüzü hafifçe sevdi
- Korkma Yasemin'im yanındayım iyi olacaksın hekimler seni iyi edecek Hünkar keskin bakışıyla koca sarayı dahi paramparça edecekti sanki ve şöyle dedi
- Sana bunu yapan kimse onu bulacağım ve onu doğduğuna pişman edeceğim
Artık korkunun ayak sesleri Buse ve Ebru Hatunlar içindi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fatih'in Kırmızı Gülü
Historical FictionGerçek ve kurgusal karakterler bulunmaktadır Hikaye tamamen kurgusaldır (BU HİKAYE ROMANTİZM KLÜBÜ DRAKULA BİR AŞK HİKAYE'SİNİN YAZARINA TEPKİ OLARAK YAZILMIŞTIR) "İstanbul'un Fatihi'nin güzel ve derin aşkı"