UNUTULMAZ GÜN

846 44 3
                                    

Yasemin odasında giyinmişti mor renkli en güzel elbisesini yapmış en güzel saç tokasını takmıştı biraz da Hanife Hatun'un odasına koydurduğu güzel kokulardan sürmüştü dümdüz saçları omuzlarının arka ve ön kısımlarını süslüyordu, saçlarını ortadan ikiye ayırmıştı,Yasemin çok fazla takı takmayı sevmezdi ama çok ince zarif bir bileklik takmıştı üzerinde yeşil su damlasına benzeyen şekli ile küçük taşlar vardı Harem'e doğru yürüdü Yasemin Harem'e gelmişti Tarih dersi almaya karar vermişti Buse ve Ebru şaşkınlık içinde Yasemin'e bakıyorlardı hocaları henüz gelmemişti Buse iki ellerini arkaya koyarak büyüklük taslar şekilde yaklaştı
- Hayırdır Yasemin seni burada görmeyi beklemiyorduk
Yasemin havalı şekilde gülümseyerek cevap verdi
- Niye size haber veren mi oldu bekliyosunuz
- Bırak şimdi bu derse niye geldin onu anlat
- Gelişim şart kendimi geliştirmeye karar verdim
Ebru oturduğu yerden kahkaha attı cevap verdi
- Kız sen kendini geliştirsen ne olur sen de o akıl var mı ki
Yasemin Ebru'ya doğru yürüdü
- Bir deneyelim belki senden üstündür ha görmeye tahammül edemezsen bugünlük derse katılmayabilirsin gözümün önünde akıl çürümesi izleyemem
Buse ve Ebru çok bozulmuşlardı
Buse ellerini göğsünde kavuşturmuş,Ebru ise tırnaklarını yemeye başlamıştı
Yasemin keyiften başka yerlere bakmaya başlamış ve hafif ince sesiyle gülmeye başlamıştı.
Fatih'in hocası Akşemseddin sarayın medresesinde öğrencilere ders anlatıyordu Hünkar medresenin kapısından hocasına bakıyordu.Akşemseddin Hünkar'ı fark etti çocuklara yeniden döneceğini söyleyip kalktı Akşemseddin bir numaralı öğrencisini gördüğüne çok sevinmişti
Hünkar hocasının elini öptü edeple alnına koydu Akşemseddin lafa girdi
- Hünkar'ım sizi gördüğüme çok sevindim
- Hocam sizin tavsiyenize uydum dediğiniz gibi hareket ettim kalbimi gönlümü rahatlatan arayışa yöneldim
Akşemseddin merakla sordu
- Arayışınızın sonucundan memnun kaldınız mı Hünkar'ım
- Aradığım da O karşıma çıktı hocam gözleri umut verdi dilleri güldürdü hayalimde yer etti
Akşemseddin elini Hünkar'ın omuzuna koydu bir baba edasıyla omuzunu sıvazladı.
- Kalbiniz,ruhunuz nefesini bulmuş Hünkar'ım adımlarınızı geri çekmeyin.Müsaade buyrun ben derse döneyim Hünkar'ım
- Müsaade sizin hocam
Akşemseddin öğrencilerin yanına geri döndü,Hünkar ise koca saraya sığamadı Avlu'ya çıktı yanındaki ağalardan birine seslendi Ağa geldi
- Buyrun Hünkar'ım
- Yasemin Hatun'u çağır gelsin
- Başüstüne Hünkar'ım
Ağa gitti Harem'in kapısına vardı kapıyı vurdu kapıyı Harem ağası Sinan Ağa açtı Sinan Ağa sordu
- Ne var ne oldu
- Hünkâr'ımız Yasemin Hatun'u çağırdı kendisi Avlu'dadır
- Tamam git sen ben söylerim
Harem'de ders bitmek üzereydi
Sinan Ağa Yasemin'e seslendi
- Yasemin Hatun
Yasemin hızla ayağa kalktı eğildi
- Buyur Ağam
- Az gel hele
Buse ve Ebru Yasemin'e düşman gibi bakıyorlardı,ancak Yasemin aldırış etmeden gitti
- Hünkar Avlu'daymış seni çağırmış
- Niye ki
- Sormadım sen git öğren en iyisi
Sinan Ağa Yasemin'in yanından uzaklaştı tüm Hareme seslendi
- herkes işine gücüne baksın derslerinizi kontrol edeceğim haberiniz olsun.
Sinan Ağa bir sağa bir sola yürüyordu,Yasemin Harem'den çıkmış Avlu'ya doğru gidiyordu, giderken kafasından binbir türlü düşünceler geçti içinden konuşuyordu
"Durup dururken gündüz vakti niye çağırdı acep,ayyy geçen sefer saçma sapan hareket yaptım bana ondan dolayı kızdı mı yoksa başıma hoca kesilip dersi mi soracak"
Avlu'ya yaklaşmıştı gözleri bir sağa bir sola bakıyordu derin bir iç çekti
- Hadi Bismillah
Başı öne eğik vaziyette Hünkar'ın karşısına geldi
- Buyrun Hünkar'ım beni istemişsiniz
Hünkar yavaşça Yasemin'e yaklaştı
- Bugün şehir içinde bir gezinti yapmaya karar kıldım bana eşlik eder misiniz Yasemin
Yasemin parmağıyla kendini gösterip şaşkınlıkla sordu
- Ben mi
- Evet sen,ne dersin
- Şey benimle gezinti yapmak size biraz sıkıntı getirebilir
Hünkar şaşkınlıkla sordu
- Nedenmiş o
- Bildiğiniz üzere karşınızdaki kişi Sakarlıkta Enderun'u geçmiş.
Hünkar gözlerini yukarı kaldırıp aşağı indirdi ve güldü
Hünkâr Yasemin'in elini iki avucunun içine aldı,gözlerinin içine baktı
- Merak etme benim yanımda bir Şahi kadar sağlam durursun
Bu sözler Yasemin'in çok hoşuna gitmişti onayla başını salladı ve Avlunun çıkışına beraberce yürüdüler sarayın kapılarından birlikte çıktılar
Ve son kapıdan da çıktıktan sonra sarayın önünde bir at arabası duruyordu Hünkar ve Yasemin arabaya bindiler,Yasemin Hünkar'ın karşısına oturdu, Hünkar bir elini dizine koymuş bir elini hafifçe baldırının kenarına koymuş karizmatik şekilde Yasemin'e bakıyordu
Yasemin arabanın delikli penceresinden Şehri izliyordu
Hünkar Yasemin'e takılmaya başladı
- Keşke yanıma cellat alsaydım Yasemin
Yasemin anlamsız bakıyordu
Hünkar devam etti
- Cellatlar sağır dilsiz olurlar
- Buyrun Hünkar'ım arzunuz ne
- Sesinizi duymak Yasemin
Yasemin saçlarıyla uğraşmaya başladı
- Şey ben şehri izliyodum af buyurun Hünkar'ım
Ayasofya'nın önüne gelmişlerdi araba durdu, Hünkar arabadan indi Yasemin ağzının ve burnunun üstüne ince mor bir örtü örtmüştü Hünkar'ın elinden tutarak aşağı indi Fatih'in Ayasofya'ya bakarken gözleri parlıyordu Yasemin'e sordu
- Benimle içeri gelmek ister misin
- İsterim Hünkar'ım
Hünkar elini öne doğru uzatmıştı
Yan yana yürüyerek içeri girdiler
Ayasofya'nın içindeki herşey Yasemin'i büyülemişti hayranlıkla bakıyordu Hünkar'a Yasemin Hünkar'a döndü
- Burası sizin için çok değerli değil mi Hünkar'ım
Hünkar gururla cevap verdi
- Burası benim göz bebeğim
,Yüce Allah burada bana ve tebaama namaz kılmayı nasip etti benden sonra da geleceklere Allah nasip etsin
- Amin Hünkar'ım
Hünkar diz çökmüş ve bir kez daha İstanbul'u aldığı için Ayasofya'da namaz kılmak nasip olduğu için şükür secdesi yapmıştı, Hünkar ve Yasemin Ayasofya'dan çıktılar daha sonra yeniden arabaya bindiler şehire yapılan yeni mimari eserlerin yanına uğrayıp onlarla yakından ilgilendiler Hünkar'ı gören halk saygıyla eğilip "Padişahım çok yaşa" diyordu arabaya geri gittiler Hünkar arabacıya seslendi
- Saraya sür
- Başüstüne Hünkar'ım
Yasemin Hünkar'a nedimelik yapmış ve Şehr-i İstanbul'u gezmişti unutamayacağı bir gün olmuştu
Saraya yakınlaştıklarında Yasemin Hünkar'a heyecanla bir soru sordu
- Hünkar'ım yürümek ister misiniz
- Nasıl
- Saraya yakın yoldayız sizinle yürümek isterim tabi siz de isterseniz
Hünkar arabacıya seslendi
- Arabacı dur
Arabacı sordu
- Buyrun Hünkar'ım
- Sen saraya git yolun bundan sonrasında yürüyeceğiz
- Başüstüne Hünkar'ım
Hünkar ve Yasemin arabadan indiler ve yürümeye başladılar saray yolu biraz ormanlık alan gibiydi Hünkar'ın yakınlarında iki yeniçeri geziniyordu
Yasemin ve Hünkar birbirlerine gülümseyerek bakıyordu ikisinin de gözlerinin içine bakıyordu Yasemin konuşmaya başladı
- Hünkar'ım bugünü hayatımın sonuna kadar unutmayacağım bana çok güzel bir gün yaşattınız size minnettarım
- Sadece bugünle kalacak mı sanırsın
- Nasıl yani Hünkar'ım
- Sen benim bugünden itibaren nedimem oldun gezinti yapacağım zaman seni yanıma almakta bir sakınca görmüyorum
Yasemin sevincinden uçacaktı,eğildi ve Hünkar'ın eteğini öptü hızla ayağa kalktı ve sevinçle başını öne eğdi
Hünkar Yasemin'in çenesinden nazikçe tuttu kendi yüzüne çevirdi Hünkar içinden şöyle konuştu
"Bana sevdanı söyle İstanbul'u senin ayaklarının altına sererim"
Hünkar Yasemin'in çenesini nazikçe tutuyor ve parmağıyla hafifçe okşuyordu Yasemin ise hiç geri adım atmamıştı birbirlerine gülümseyerek bakıyorlardı ve buna doyamıyorlardı...

Fatih'in Kırmızı GülüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin