Adını yn yapmak istemediğim için isim koydum. ...................................................................................................... ......................................................................................................
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaskını çıkarırken omzundan biraz daha uzun, açık pembe tonundaki saçlarını* savurdun. Herkes tezahürat ediyor, adını bağırıyor ve alkışlıyorlardı.
Birincilik basamağına çıktın, durdun, kazandığın kupayı iki elinle tutup havaya kaldırdın, herkes daha fazla tezahürat etmeye, adını bağırmaya ve alkışlamaya başlamışlardı bile.
O sırada gözün en zorlu rakibine kaydı, ikincilik basamağında durmak yerine kendi yarış arabasının arka kapısına yaslanmış ellerinide göğsünde birleştirmişti. Seni izliyordu.
Ona sırıtarak baktın. "Ne oldu moruk? Hani birinciliği bu sefer sen alacaktın?" ona sordun.
Bu moruk karı, elli yaşının üstünde olmasına rağmen taş gibiydi ve çok iyi araba kullanıyordu. Ama her zaman bir şeyi atlardı, senin ondan daha iyi olduğunu tabikide.
(Valla bizim fencide böyle, kadın elli beşinde ama taş gibi görseniz fıstık fıstık)
(Ben şimdi bizim fenciye yavşamış oldum galiba neyse)
Gülümsedi, "ben yalnızca birinciliğe aidim 'sahaların tanrıçası'!!" Dedi.
Neşeyle şaka maksadıyla göz devirdin.
'Sahaların tanrıçası' kısaca, 'tanrıça' bu şey senin için seğircilerin taktığı bir lakaptı.
İlerideki saatlerde, sponsorların seni tebrik ettiler, haber spikeri ile ufak bir röportaj verdikten sonrada sana destek olmaya gelen arkadaşlarınla yemeğe çıktınız.
Her şey her zamanki gibiydi, baban yine yüzüne bakmamıştı. Utanıyordu senden, her zaman kuzenini örnek almanı isterdi.
'Kuzenim kim?' diyecek olursanız o biraz şey dir... şey işte...
O operaya ilgi duyarken, sen ise rock müziğine sarmıştın. Hatta bir batarin bile vardı.
O İtalyan usulü spagetti yerken, sense ufak marketlerden 2-3 yen'e noodle alırdın.
Sen sokakta seksek oynardın, o ise odasında piyona çalardı.
Ailede 'sokak çocuğu' olarak anılırdın, ama bir istisna vardı. Büyükannen ailenin en yaşlısı ve en saygı gören kişi olarak sana her zaman destek vermişti.
(Nasıl animeden Türk dizisine dönüyoruz izle mucizeyi)
Hatta on beş yaşındayken araba yarışçısı olmaya karar verdiğin zaman bile sana ehliyetini almanda yardımcı olmuştu. Şu an onun sayesinde uçak ehliyetin bile vardı daha doğrusu eline ulaşmasını bekliyordun.
Ertesi gün öğleye doğru üstü açık siyah arabanla eve dönüyordun. Akşam babanla büyük bir kavga etmiştiniz. Bu yüzden akşam şu yaşlı morukla kalmıştın.
Yolda her şey yolundaydı, taki araban bir anda durup kaputundan dumanlar çıkmadan bir kaç saniye öncesine dek. Arbadan indin ve bagajı açtın eline bir maymuncuk aldın ve arabanın yan tarafında durdun.
Endişe ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle bir maymuncuğa birde kaputundan dumanlar çıkan arabaya baktın.
Ne yapacaktın ki?
"Nasıl yapılıyordu?"
Arabanın arka tekerinin önünde çömelirken kendi kendine sordun.
"İstersen yardımcı olabilirim?"
Bu kibar sesin sahibine doğru döndün ve ayağa kalktın. Kurduğu cümle daha çok soru gibiydi. Üstü yağ içinde olan bir tamirci önlüğü vardı, dağınık siyah saçlarını sanki daha fazla dağıtabilecekmiş gibi karıştırmıştı.
Tamirci olduğu her halinden belli olan bu adamın teklifini reddedemezdin.
Ona parlak bir gülümseme verdin. "Yani neden olmasın?" Dedin ve omuz silktin.
"Doğrusunu söylemek gerekirse arabalardan pek anlamam."
Genç adamın kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Aslında senin motorlara ve arabalara ilgin olduğunu düşünmüştü.
"motor veya arabalardan anlamaz mısın?" Dedi,
"hayır, öyle değil, aslında zaten benim her zaman arabalara ilgim vardı. Sadece nasıl tamir edileceğini bilmiyorum o kadar."
Adamın siyah gözleri senin yeşil kürelerinle göz göze gelince o gözlerini kaçırırken sense hala aval aval siyah saçlı erik gibi kütür kütür olan çocuğa bakıyordun.
(Ben sizin kine yavşıyom valla ama ne demişler paylaşmak güzeldir.)
(Saçınızın pembe gözlerinizin yeşil olduğunu düşünün. MİTSURİ <3)
Seni dükkanına davet etti. O arbanla ilgilenirken sense taze ot görmüş inek gibi onu izledin, bir yanadan da sohbet ettiniz. Motorlar ve Arabalar hakkında konuştunuz. Ona bir kaç yarış hikayeni bile anlattın oda kıkırdayarak seni dinledi.
Araban hazır olduğunda, o iletişimde kalmak istediğini söyledi. Numaranı verdin, kesinlikle sende onunla iletişim de kalmak istiyordun.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçını bu şekilde düşün:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.