LÜTFEN OKU👇👇
Öncelikle size şunu söyleyeceğim. Oy vermeniz veya takip etmeniz size kalmış. Ben sizden bunu istemiyorum. Sadece yorumlara duygularınızı belirtirseniz,olumlu veya olumsuz çok sevinirim. Kötüyse kötü olan yerleri güzelse güzel olan yerleri lütfen çekinmeden belirtin. Benim için en önemlisi bu<3
İyi okumalar bebeklerim💜
__________...
Öğle yemeğinden sonra odasında sekreteri Bayan Min-ji ile bir kaç dosyaları incelemişlerdi.
"Tamam ozaman. Akşamki yemekte görüşürüz Bay Jeon" diyerek önünde hafifçe eğilmişti Min-ji. Tam kapıdan çıkacakken Jungkook'un sesiyle tekrar ona döndü.
"Ha. Tamamen aklımdan çıkmış Min-ji. Şu görüşmek isteyen kişi varya de gelsin"
"Şey.. Efendim o sizi daha fazla bekle yemeyeceğini, buradan daha iyi şirketler de olduğunu söyleyip... Şey yaptı.. Sövdü sizi" derken gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu.
Anında büyüyen gözleriyle duymamış gibi davrandı. "Ne yapmış ne yapmış! "
"S-sizi sövdü"
Jungkook sinirden birbirine bastırdığı dişleri, zaten belli olan çene kemiğini daha çok ortaya çıkarmıştı. Çatık kaşlarla döndü Min-ji'ye
"Öylemi? Sövmüş.. Onu araştır ve numarasını bana getir. Görür o sövmeyi" dedi sinirle.
"Tamam iyi günler" diyerek hemen çıkıverdi odadan.
Odada lizofren gibi kadının dediklerini sayıklarken kahkaha patlattı Jungkook. "Sövmek ha.. Sövmek" diye sayıklıyodu.
Bu konuda Yeji haklıydı işine ve karizmasına kendini fazla kaptırmıştı. Sonu nerelere gidecek Allah bilir artık.
°
°
°
Saat 5e geliyor, hava kararmak üzereydi . Jeon, işle ilgili bir yemeğe gidecekti. Ve tabii sekreteri Min-ji de geliyordu. Bir çalışanını arabasına bindirmeyi, ona şöförlük yapmak ve salaklık olarak görüyordu. Bu nedenden dolayı şirketin arabasıyla gideceklerdi."Jungkook bey biraz geç kaldık daha hızlı olamaz mısınız? " diye sordu Min-ji işini düşünerekten.
"Bir şeyler yaparken ne zamandan beri sana soruyorum Min-ji? Hmm. Söylermisin bana" dedi genç, uyuşuk uyuşuk yürürken.
"Üzgünüm Jeon bey. Böyle dememeliydim" dedi Min-ji Jungkook'un arkasından göz devirerek. Resmen şirketteki bütün işlerini o yapıyordu. Jungkook umursar gibi ama deyildi. Herşeyi Min-ji ye yükleyip, sadece kendisine haber verilmesini istiyordu. Ve öylede oluyordu. Aksi taktirde kovulurdu değilmi.
"Üzgün olma Min-ji. Üzgün olmaman lazım. Bu şirketin çalışanına böyle bir kelime yakışıyormu. Biz kusursuz olmalıyız. Şimdi bin arabaya" dedi ve o duygusuz, sert bakışlı yüzünü eğerek bindi arabaya.
Arabaya bindiklerinde araba hemen çalıştı ve ilerledi.
Gidecekleri resteruanta yaklaşmışlardı. Arabanın içinden çıt çıkmıyordu. Sadece cama vuran su damlacıkları ve bayan Min-ji'nin aceleyle incelediği dosyaların, yaprak çevirme sesleri vardı arabada.
"Geldik efendim" dedi arabayı süren şöför. Jungkook, dik dik şöföre bakınca, şöför anladığını belirterek kafasını hafifçe eğdi ve arabadan çıktı. Kapılar açıldığındaysa iki adet şemsiyeyi Bayan Min-ji ile Jungkook'a doğru tuttu. İkisi şemsiyenin altına girdi ve restaurantın önüne geldiklerinde Jungkook,düz bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu. Jungkook'un aksine Bayan Min-ji, nezaketen şöföre gülümseyip önünde hafifçe eğilip girdi içeri. Jungkook dağıtırken, o arkasından topluyordu resmen. Min-ji'nin işi çok zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KART OYUNU |taekook|
Fanfiction"Yalan söylüyorsun, yok öyle bir şey!" "Kader, genç. Hiç duymadın mı? "