Niye yorum yapmıyonuzz??
Her neyse sizi sıkmıyim iyi okumalar bebeklerim💕♧♧♧
~
Bu kız kim bilmiyorum ama, yanımda duran bunağı bu denli şaşırtması önemli biri olduğunu göstermez miydi?"Ne işin var burada? " yine o meşhur olan çatık kaşlarını çıkarttı. Asıl garip olan çattığı kaşları deyildi. Kısa bir sürede olsa o taş yüzüne bir ifade yerleştirmesiydi. Hani derlerya maskesi düşmek ,heh! Şu anda yüzüne çaktığı o ifadesiz maskesi düşmüş, bir anlığına asıl yüzü, asıl duyguları almıştı o maskenin yerini. Ama dediğim gibi sadece bir anlık.
"Oh sana söylemedi mi?" derken gülümsedi kız. Bir an bana dediğini sansamda sonradan anladım Bay Jeon'a söylediğini. Sanırım burada yaşamıyor ve Bay Jeon'dan habersiz gelmişti. Birileride bunu biliyor ama Bay Jeon'a söylememiş. İşimin ilk günü ne fantezi ama deyil mi?
"Ne işin var burada? " dedi tekrardan vurgulayarak. Bay Jeon bu işten pekte memnun deyildi sanırım.
"Jeon Jennie... Seni dinliyorum. " diyerek devam etti.Ney!? Bu ikisinin arasında kan bağı falan mı var yani? Şuan hayatımın şokunu yaşıyor olabilirdim.
"Çık dışarı Jennie! " diye bağırdığında birden irkildim. Öyle bi bağırdıki resmen kızın yüzüne tükürmüştü.
Jennie sandalyeden kalkarak,ağır adımlarla yanıma geldi. Ağlamaktan şişmiş ve esmer tenimde sırıtan kırmızı dudaklarımı görmüş olmalıydı ki bu kadar tuhaf bakıyordu. Sırılsıklam olan giysilerimide göze alırsak,böyle bakması gayet normaldi.
Önüme düşen birkaç ıslak tutamı kulağımın arkasına koydu. Ben sadece şaşırmış şekilde onu izliyordum. "Hey" dedi elini nazikçe yanağıma götürürken. "Seni bu kadar ağlatanda ney böyle? " diye ekledi kısık çıkan sesiyle. O an olan şaşkınlığım ile cevap vermedim, veremedim. Bakışları Jungkook'a kaydığında tatlı bakışları yerine oldukça sinirli olan yüz ifadesi yer aldı. "Üstünde ıslak kaldı böyle durma, üşütürsün. Gel sana bir kaç parça birşey vereyim. " dedi. Konuşmasından bie belliydi ne kadar düşünceli ve naif biri olduğu. Tam dudaklarımı aralamış cevap verecektim ki, Bay Jeon girdi araya.
"Gerek yok ben halledeceğim. Sen git. " dediğinde Jennie ona son kez bakıp bana döndü."Görüşürüz... " dediğinde duraksadı.
"Taehyung" dedim gülümseyerek. Ve ardından ekledi "Taehyung" diyerek önümde hafifçe eğilip çıktı.Odadan çıkar çıkmaz Jeon'a döndüm. "Benim ağzım var. Ne diye lafıma karışıyorsun? " dedim. Yine kaşlarını çattı. Ama bu sefer bende çatmıştım. "Şuan mesai saatleri içindesin. Ben ne dersem o. " dedi çok bilmiş gibi. Daha sonra odasının içinde olan bir kapıya yöneldi ve açtı. "Ne dikiliyorsun? Gelsene" dedi. Hala kaşları çatıktıya bu adama cidden inanamıyordum.
Peşinden içeri girdiğimde hemen kapıyı kapadı. İçerisi kocaman bir odaydı. Karşılıklı duran tek kişilik iki koltuk ve arasındaki sandalye, kocaman bir yatak, giysi dolabı, şifonyer, boy aynası ve kapalı duran iki kapı. Burası da evi gibi güzel dekore edilmişti.
"Sana kendi kıyafetlerimi vermiyeceğim den Nayeon'unkilerden idare edersin. " dedi dolaba yönelirken.
"Ne yani, bana kız giysileri mi giydireceksin?" dedim yüzümü buruşturarak. Beni ne sanıyordu ki bu adam?
"Sadece kıyafetlerin makinede kuruyana kadar. Yarım saat sürer. " dedi. Söylediklerine göz devirdim ve odayı incelemeye başladım.
...
"Burada Nayeon'un kıyafeti olduğuna emin misin? " dedim başımı yana eğerek. İki saattir kıyafet arıyo ve bulamıyordu. Üzerim ıslak olduğundan biryerde de oturamıyordum ki. Kıyafetlerimin bi kısmı kurumuştu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KART OYUNU |taekook|
Fanfiction"Yalan söylüyorsun, yok öyle bir şey!" "Kader, genç. Hiç duymadın mı? "