Bölüm 23

204 19 28
                                    

Kelebeklerim selam. Bu bölümü arabada yolda yazıyorum. Alış veriş yapman ve bölüm paylaşmam gerekiyor, ama ikisi için yeterli zamanım yok. Bende böyle bir çözüm yolu denedim. Telefonumdan yazıyorum. Muhtemelen yazım yanlışları fazla olacak. Bölümün sonuna da bir açıklama ekledim, mutlaka okuyun çünkü o çok önemli. Şimdilik görüşürüz kelebeklerim. 🦋🤍

"Araştırın ve bir şekilde bulun. O kız güvenli değil." Akın beni başıyla onayladı. Polislerin bu bilgiye nasıl ulaştığını öğrenmemiz gerekiyor. Sonuçta kimse bir ormana gidip bunları tesadüfen bulamaz. Özellikle ormanın derinliklerine inip. Bu sadece bir delinin yapacağı bir şey olur.

"Yarına kadar bulurum." dedi Akın. Atlas başını yavaşça iki yana salladı. "Ferit." diye mırıldandı Atlas. Hepimiz şaşkınlıkla ona döndük. Ferit ne alaka? Onun bu işle ne alakası var ki? "Ne alaka?" dediğimde Atlas yavaşça bana döndü. "Bu kızı hakkında bir şeyler öğrenmek için sana gönderdi. Böyle konularda ne kadar hassas olduğunu biliyor. Kıza saldıran adamı da kendisi tuttu. Sherlock adamı yedi, ama siz gittikten sonra oraya parmak ve bir kafa bırakıp polis çağırdılar. Amaçları seni ortadan kaldırmak, çünkü biliyorlar ki sen olmazsan biz biteriz. Ekibin iskeleti sensin sonuçta ve onlar bunu biliyor."

Olabilir miydi ki? İyide bu nasıl olur? Ferit bu kadar ileriye gitmiş olamaz, bizim bir anlaşmamız var sonuçta; Ne olursa olsun işe polis karıştırılmayacak. Her şeyi kendimiz halledeceğiz. Ferit bu kuralı bozmuş ise sonu hiç iyi olmaz.

"Ama bizim bir anlaşmamız var." dedi Akın. Haklı. Ferit'in bunu bozduğunu düşünmüyorum. Bu işin altında başka birisi olduğuna eminim.
"Bence de Ferit," dedi Beyza. "Senin onlar için ne kadar büyük bir tehlike olduğunun farkında. Seni ortadan kaldırmak için daha önce de çok çabaladı, baktı ölmüyorsun o da senden seni hapse attırarak kurtulmak istedi."

Böylesi daha mantıklı geliyor.

"Ulan kırk yıl düşünsem böyle bir suç örgütünün içinde, hemde liderinin en yakın arkadaşlarından olacağım aklıma gelmezdi." dediğinde Akın ona göz devirdim. "Hele şunun örgüt lideri ve seri katil olacağını hiç düşünmezdim." dedi beni göstererek. Sivri topuklu ayakkabının topuk kısmı ile ayağına bastım. "Çek lan şu ayağını!" diye bağırdığı zaman birkaç kişi bize döndü. "Toplum içinde saçma salak konuşma." diye uyarıp ayağına basmayı kestim.

"Lan bir saattir neler neler konuşuldu burada!" diye sitem etti Akın.
"Akın iki dakika sus!" diye uyardı onu Beyza. Akın söylene söylene önüne döndü.

Şu örgüt yüzünden yorgunluktan öleceğim. Sürekli bir haltlar dönüyor, çok sıkıldım. Fatih'in bu kadar çabuk unutulmasına da çok şaşırdım. Sonuçta Aras, Bora ve Ali'nin çok yakın arkadaşıydı. Akın ile de oldukça yakınlar olmuşlardı son zamanlarda. Nasıl herkes onu bu kadar çabuk unuttu? Benim bile bazen aklıma geliyor. Ama kimse Fatih'in yokluğunu hissetmiyor.

"Fatih için bir anma gecesi düzenleyelim." dediğimde hepsi şaşkınlıkla bana döndü. "Yaşarken pek haz etmezdim ama... Ama ölümü çok trajik oldu ve çok çabuk unutuldu. En azından bunu ona borçluyuz. Öyle değil mi?" Akın yutkundu ve yavaşça başını salladı. "Haklısın." diye mırıldandı sessizce.

Akın onlarla çok yakın, hatta birbirlerini seviyorlar ve Akın onları kardeş gibi görüyor. Özellikle Aras... Yaptığı şeylere inanmak istemiyor.

"Aras," dedim masaya bakarak. "Bana aşık." Beyza umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Farkındayız. Evet." sabırla derin bir nefes aldım. "Yıllardır." bu kez hepsi şaşırdı. Atlas şaşkınlıkla bana döndü ama başımı kaldırmadım. "Üç buçuk yıldır her gün beni takip ediyormuş. Ali, Bora, Fatih... Hepsi yıllardır her gün nereye gidersem geliyormuş. Beni ilk kez sahilde görmüş, Bora anlatana kadar hatırlamıyordum bile."

İntikam (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin