9. Bölüm

739 71 108
                                    

20 Şubat 2008

Buzluktan çıkarılan dondurulmuş yemek edasıyla çözünmeye bırakılmıştım. 

En son hatırladığım şey yıllar önce aşırı acı veren bir makine sayesinde bildiğim her şeyi unutmam ve sonra dondurulmak üzere kapsüle götürülmemdi.

Vücudumu saran buzlar tamamen çözündüğünde her şeyi çok daha iyi duymaya başladım.

Nerede olduğumu ve başımda nöbet tutan askerlerin kim olduğunu bilmesem de vücudum refleks olarak itaat ediyordu ve zorluk çıkartmıyordu.

Başımda duran birkaç askerin konuşmasına kulak misafiri oldum.

Askerlerden biri, "Gerçekten önemli bir görev olmalı yoksa Oselo'u buzdan asla çıkartmazlardı." dedi.

Oselo diye bashettikleri ben miydim? Evet, buzdan çıkmıştım ama kim olduğuma dair ufacık bir fikrim dahi yoktu.

Diğer asker ona cevaben, "Stark Kulesine bir saldırı düzenlenecekmiş. Verilerini çalıp, Yenilmezlere zarar verecek bildiğim kadarıyla. Tamam, Oselo çok güçlü ve oradaki Yenilmezlerin hepsinden de güçlüdür fakat yine de hepsiyle başa çıkabilir mi? Hiç sanmıyorum." dedi.

Yerime çakılmış öylece onları dinliyordum.

"Oselo kim?" diye sordum kendimi tutamayıp.

Askerler benim uyandığımı fark edince yerlerinden sıçradılar ve silahlarına daha sıkı sarıldılar. Askerlerden biri telsizden birisine uyandığıma dair durum bildirdi.

Neler oluyordu anlamıyordum.

İçeri takım elbiseli ve oldukça ihtiyar bir adam girdi.

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu Oselo. Beni hatırlarsın, Gregor Mayer. Pardon hatırlayamazdın doğru ya!" dedi ve kendi yaptığı fakat hiçbir şey anlamadığım espirisine büyük bir kahkaha attı.

Demek Oselo dedikleri bendim. Evet, tüm vücudumda gücümün büyüklüğünü hissediyordum fakat bu hepsine birden katlanamayacağım 'Yenilmezler' kimlerdi?

Beynimde bir çip vardı bunu çip kendisi belli ediyordu. O çip yüzünden onlara itaat ediyordum. Bir dürtü gibiydi.

Gülen adam bir anda ciddileşti, "Tamam bu kadar tantana yeter. Fark ettiğin üzere beyninde bir çip var ve ona görevle ilgili tüm bilgileri yükleyeceğiz. Eğer bu görevinden de başarısız dönersen son yaptığımız işkencenin daha kötüsünü yaparız ve inan bana beyin yıkama makinem bile unutturamaz bu travmayı." dedi ve kolumu sertçe sıktı.

Dediğinden anladığım kadarıyla daha önce görevlere gitmiştim ve son görevimin sonucunda başarısız olup işkence görmüştüm. Nereye düştüm ben böyle?

Canım yanmıyordu veya korkmuyordum sadece merak ediyordum. Her şey çok yabancı ve karmaşıktı. Neden görevlere gidiyordum ve beynim ne zamandır yıkanıyordu? Aklımda binlerce soru vardı.

Kafamı olumlu anlamda sallamama varmadan Gregor odadan çıktı.

İki askerden biri üstüme biraz ağır olan fakat benim için kuş tüğünden bile hafif olan bir kıyafet attı. Bir çeşit kedi kostümüydü.

Askerlerden biri, "Bunu giy, zaten gerekli bilgiler  beyninde olacak. Sonra da defol." dedi.

Benimle bu şekilde konuşması sinirimi bozuyordu ve ona saldırmak istiyordum ama yapamıyordum. Onun yerine tehdidi anlaması için pençelerimi çıkarttım.

Askerler bunu fark edince bir adım geriye gitti ve silahlarını tutan elleri daha da sıkılaştı.

"Çıkın, üstümü giyineceğim." dedim.

Demir Aşk 🎞️ Tony StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin