18. Bölüm

699 59 261
                                    

"Eleanor Clark olmaktan bıktım! Şu görevi bir an önce bitirelim ve mükemmel Elora Rogers kişiliğime döneyim." dedim geniş koridorda yürürken.

Peter boğazını temizleyip, "Biraz daha sessiz konuş, Ella." dedi son kelimesini biraz daha sesli söyleyerek. "Ayrıca bu görevin bitmesini istiyorsak, sadece gözlemleyerek bir sonuca varamayız. İnsanları biraz sorgulamamız ve tepkilerini görmemiz gerekiyor." dedi.

Haklıydı. Sıradan davranarak bir yere kadar ilerleyebilirdik. Gerçi, dün olan olaydan sonra sıradanlığımız tartışılırdı.

Amaya bugün okula gelmemişti. Sanırsam bileğini kırdığım için raporluydu. Ne drama queen ama!
Amaya'nın üstüne yürüme haberim tüm okulda hızla yayılmıştı. Öğrencilerin yanından geçerken fısıltıları rahatlıkla duyabiliyordum. Her neyse, en azından görev bitene kadar, aptal ergenlerin zorbalıklarıyla uğraşmayacaktım. Yeterince korkmuşlardı.

Geri geri yürüyerek Peter'a döndüm, "Tamam, sorgulayalım. Benim adım da Elo-" derken sırtımı sert bir şeye çarptım.

Çarptığım şey, beni durdurmak için, kaba elleriyle belimi kavradı. Tüm kaslarım gerginleşti. İrkilip önüme döndüm, Bay Anderson.

Onu, hızlıca baştan aşağı süzdüm. Bugün, düne göre biraz daha farklı görünüyordu. Giydiği beyaz tişört onu iyice kalıplı gösteriyordu. Sarı saçlarını bugün dağınık bırakmıştı ve bu ona ayrı bir hava katmıştı. Kahverengi gözlerinde duran siyah gözlük ise kemikli suratına çok güzel oturmuştu. Altında ise kahverengi kumaş bir pantolon vardı.

Anderson, "Eleanor, iyi misin?" dedi canımın yanıp yanmadığını kontrol etmek için. Hâlâ elleri belimdeydi ve bu, birazcık garip bir görüntüydü. Belimde olan baş parmağı, aşağı yukarı hareket ederek belimi okşadı. Bu beni rahatsız etmişti ve kendimi hemen geri çekip, kafamı olumlu anlamda salladım.

"Dün herhangi bir ceza aldın mı?" dedi sohbeti ilerletmek için. Peter, sohbetin uzayacağını fark ettiğinde kitaplarını hazırlamak için yanımızdan birkaç metre uzaklaştı ve dolabına ilerledi.

Kendi kendime, "Almaz olur muyum..." diye mırıldansam da, cevap bekleyen adama dönüp, "Hayır, ilk günüm olduğu için ceza almadım. Tony, yani babam müdür ile konuştu." dedim.

"Buna çok sevindim. Yine de, bence okulda fazla dikkat çekecek hareketlerde bulunma. Malum durumlardan dolayı, başka bir öğrencimizi de kaybetmek istemiyorum." dedi. Bu konunun onu üzdüğü, mimiklerinden belliydi. Yüzü düştü ve kollarını bağlayıp derin bir iç çekti. İstemeden, gözlerim nefesiyle şişen göğüslerine kaydı.

Aslında, vücudu biraz Tony'ninkini mi andırıyordu? Ne düşünüyorum ben. Sorgu için ilk şansımı "Bay Şaplaklayıcı" yüzünden dikkatimi dağıtarak kaçıramazdım.

Bay Anderson, sohbete olan ilgisini kaybetmeden, "Şu kayıp kızlar... Gerçekten korkutucu. Olayları okula geldikten sonra öğrendim maalesef. Ama tam olarak bilmiyorum, anlatır mısınız?" dedim gözlerimi hafif bir merakla açarak.

Tony'den bir şeyler isterken de genelde bu mimiği yapıyordum. Çık artık aklımdan be adam!

Bay Anderson, yeterli vaktimiz olup olmadığını kontrol etmek için saatine baktıktan sonra dudaklarını ıslatıp, "Bildiğim kadarıyla, okulda bir sapık var. Kurbanlarını nasıl seçtiğini bilmiyorum ama, şüphelendiğim kişiler var." dedi.

Gözleri, koridordan geçen bir arkadaş grubuna takıldı. Belli etmeden onlara baktım. Bu kişiler, geçen gün Amaya ve saz arkadaşlarını yere düşürdüğümde gülmeyen aykırılardı.

Bay Anderson devam etti, "Her neyse, bu kadar uzun konuşmamız diğer öğrencilerin garibine gidebilir. Yine de şunu söylemeliyim ki, bu okulda kimseye güvenmemelisin." dedi.

Demir Aşk 🎞️ Tony StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin