10𒀖 Under The Infuence,

4.8K 537 185
                                    

M&M

Yüzüme yapışan kum tanelerini hissederek uyandığım sıcak Kaliforniya öğleninde, ayaklarımın altında ılık bir his, kafamı koyduğum yerde nefes alıp vererek, derin soluklarını bırakan tanımadığım biri vardı. Tenimi yalayan güneşi hissediyor, kayıtsız bir şekilde uyumaya devam ediyordum ki uzaklardan gelen sesle homurdanarak altımdaki bedene daha da sırnaştım. Hiç kimse ya da hiç bir şey için, tatlı, ne gördüğümü bilmediğim rüyalarımı bırakamazdım fakat bu sefer kalçamın biraz altına değen cisimle saniyelik açtığım gözüme giren güneşle sinirlenerek mızmızlandım. Algılarım tamamen kaybolmuş, bacağıma değen cismin yok olması için yalvarır hâlde saniyeler öncesine dönmeyi diliyordum. "Siz ibneler, sahile içki şişesi atmanın kanuna aykırı olduğunu bilmiyor musunuz ha!"

Tam tepemde annemin kargasından daha iğrenç bir sesle bağıran kişinin bizi, daha kendi bokunu yemeden uyandırdığı düşünüyordum. Boştaki elimi arkama savurarak onu ittirmeyi hedeflemiştim. Boşlukta savrulan elimi tutarak aniden çeken Polis memuru ile yüreğim ağzıma geldi, anında açtığım gözlerime, küvetteki bebeğin gözüne ışık tutan doktorun acımasızlığından hallice saplanan güneş ışığı ile şokla doğrulurken elimi Polis memurunun bacağıma dokundurtup durduğu copuna çarptım. Acımıştı, inleyerek ona baktığımda, "Sevgilini de uyandır, şu çöpleri toplayın." diyerek arkasını dönerek gitti. "Gerçekten mi?" dedim korkudan sesimi bulabildiğimde, "Bunun için mi uyandırıldım?" Elimi gözüme atarak ovuşturacağım vakit avucuma değen kum parçası ile yüzümü silkeledim.

Etrafıma nihayet bakabildiğimde, öğlen saatlerinde, deniz kıyısında, ılık köpüklü suyun parmak uçlarıma çarptığı, normalde oldukça huzur dolu bulabileceğim masmavi bir atmosfere uyandığımı fark ettim. Uzaklarda şortlu erkeklerin bikinili kızlarla sörf yaparken attığı çığlıklara, çocukların aileleri ile renkli renkli şişme botlar içerisindeki mutluluk gülüşleri karışıyordu. Uzaktan gelen kuş seslerini takip ettiğimde, biraz daha şehre yakın bir bankta oturan ortayaşlı bir kadının elinden serptiği yeme atılan güvercinleri fark ettim.

Asıl odaklanmam gereken şey, dünden kalma simsiyah kıyafetleri ile çaprazımda yatan Jeon Jungkook'tu. Yüzümü koyup uyuduğum göğsünün sol tarafı kırışmış, kol kısmı oldukça bol olduğundan olsa gerek katlanarak kaslı göğsünü kısmen ortaya çıkartmıştı. Sağ elini başının altına koyduğunda beliren hafif boğumlu kasları, dizinden kırarak kendine çektiği bacağının, kısa şortundan açıkta kalan uylukları ile o, aniden karnıma ektiği o tuhaf hislerin, dünyaca kabul görmüş pezervatif markası gibiydi. Aklımda, 'Kıvrandırıyor, onu düşündüğünüzde belinizi havalandırıp kalçanızı bulunduğunuz yere, tercihen, onun kasıklarına bastırma arzusu ile kıvrandıyor' diye slogan attım, anında düşüncelerimle utanarak başımı iki yana salladığımda oldukça uzakta kalmış polis memurunun, bize ortadan kaybolmamızı söyleyen iğrenç sesi kulağıma ulaştığında, şapkasını yüzüne örterek güneşi engelleyen bedenin dibinde diz çökerek, "Jungkook." dedim fısıldarcasına, "Hmm" dedi anında. Sesi oldukça derindi. Kaşlarımı çatarak, "Uyumuyor muydun?" dediğimde kısa kesti, "Hayır."

"Yani en başından beri duydun ve konuşmadın?"
"Evet." dedi bu kez de, böylece onun kanunu siklemediğini anlayarak, "Kötüsün." dedim ağzımda geveleyerek, "Uyuyakalmışız, neler oldu hatırlamıyorum." Geceyi kurcaladığımda ayık olduğum anlar dışında günün büyük bir bölümü yerinde rüzgar esiyordu. Nasıl geldiğimi hatırlıyorum, arabadan indiğim gibi ona koşmuştum, benimle biraz içmek isteyene kadar bana kendi hayatını anlatmıştı.

"İlk söz yazarlığını ön dört yaşında yaptın ve o şarkını hayranı olduğun bir gruba sattın fakat seni siklemedi. Baban seni küçükken terk etti, annenin erkek arkadaşları olan üvey babalarından dayak yiyerek büyüdün. Çizgi roman sanatçısı olmak istiyordun. Büyük annen yarı Koreli yarı Amerikalıydı, annen ve babanda baskın olarak görülen yuvarlak göz yerine hafif çekik gözlerin olduğu için ortaokulda zorbalığa uğraşmışsın, aslında tam Amerika genine sahipsin. Dokuzuncu sınıfta lisedeki seni komalık eden öğretmenin geçenlerde öldü(?), devamsızlık yaptığın içindi, belki yaramazlık...Sonuçta liseyi bıraktın."

2PACHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin