Bu bölüm 8.700 kelimedir. Lütfenoy ve yorumları esirgemeyin. Ben sizin kanınızım :(
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
M&M
PART ONE: LOVE
🥵💦🔞
Kaliforniya sıcaklarının altında hiçbir şekilde yıldızların görülmediği karanlık geceleri her daim aydınlatan birkaç havai fişeğin patladığı o gürültülü ve rengarenk kalabalıkların içinde seçilen, bu zamana kadar Amerikan halkının kalbini ve nefretini çıkarttığı birkaç albüm ya da yer aldığı dizi ve filmlerle kazanan o insanların hepsinin ortak bir noktası vardı; Kendrick Lamar'dan Mike Tyson'a, Amy Winehouse'dan Eminem'e uzanan bir dizi kişinin kariyeri boyunca onları için rastgele biri olan Papa'nın huzuruna o çağırmadıkça çıkmazlar, etik ve ahlağın bireysel olduğunu düşünür, uyuşturucu, sigara, alkol gibi bağımlılık yapıcı maddelerin yanına müzik bağımlılığı denilen yeni bir hastalığı da bünyelerinde tıpkı dönemsel alerjen gibi taşırlardı.
Madde kullanmaktan neredeyse yüz felci geçiren Justin Bieber ve oldukça güzel yükselen kariyerine darbe vuran Miley'da bu listenin içindeydi ne yazık ki. Hiçbir şekilde din ile alakası olmayan bu insanlardan bazıları Princess Diana'yı örnek almaları gülünçtü keza Diana Amerika'ya ait olmadığı kadar bu ucuz ünlülerin ağzında sakız olmayı hak etmiyordu ancak bugüne kadar hak ettiği ve kendisinin 1988 yılında sarı bir ceketi ile kameralara yansıdığı dünyanın en büyük starlarından Michael Jackson'a konser öncesi 'Dirty Diana' çalmasını istediği o görüntüler aklıma gelirken cidden Diana'nın bu ülke için çok masum olduğunu düşündüm.
Özgürlük. Onun istediği özgürlüktü. İnsanların özgürlük anlayışıyla değiştirdiği tanrının ağzından yazılan kitapların yasakladığı şey, herkesin her şeyi yapabilme özgürlüğü olduğundan olsa gerek insanlar bu uğurda birbirlerinin yüzlerine kanın rengini sıçratıyor, morarma dolu bileklerine bir başkasının derisinden yapılma çantalar takıyor, faciada ölen madencilerin avuçları içindeki elmasları gerdanlarında sergiliyor ve bu ateşle kavrularak saatlerce sevişiyormuşcasına burunlarından çektikleri uyuşturucularla bedenlerinin kısıtlı kalıp, zihinlerinin Alice Harikalar Diyarında tarzı bir ütopyada hapsolmasını özgürlük sanıyorlardı.
Jeon Jungkook Encore albümünü kusacak kadar içkiliyken kim bilir cehennemin hangi katında yazmıştı, düşünüyorum da beğenmediğinde söz yazarlığı yaptığı kağıtların üzerine işeyerek ağzında sürekli döndürdüğü uyku hapını tükürmüştü, bu bir söylenti olmanın yanı sıra absürt bir trajikomediye benziyordu. Annesi ve karısına oldukça tehditkar şarkılar yazmış, özellikle annesi tarafından ilk albümünde kendisini kötüleyen sözlere karşı açılan 10 milyon dolarlık davada sadece alkol fiyatını ödemişti. Hukuki sıkıntılar içine girerken hiçbir şekilde hapsolmamaya dikkat eden bu adamın bu seferki durağını bilmiyordum. Ciddi bir meseleydi, Kim Scott, yani karısını onunla henüz evliyken başka bir adamla öpüşürken basıp saldırması ya da birine boş silah çektiği için iki yıl göz hapsine alması kadar basit hatalar değildi.
