M&M
Bulutların altına yaklaşarak usul usul alçalan uçağın, Chanel ile görüşmeyi asıp dakikasında Los Angeles'e uçmamı sağlatan o telefon konuşmasının kalbime ektiği kırgınlıkların her dakika, tıpkı bir ahşapmış gibi kalbimi oyup doluşacak yer bulmuşcasına ağırlaşmasıyla usul usul havalimanına doğru yaklaştığını düşünürken gözlerim bakar kördü; binlerce ışığın bu açıdan muhteşem bir manzara olması umrumda değildi, tam anlamıyla on saat boyunca birbirlerini yiyip bitirecek sorunlarla aynı koltukta oturuyor, hiçbir şey yapmadan, kan çanağına dönmüş gözlerle ışıltılı hayata, karanlık bir perspektiften bakıyordum. Jeon Jungkook son konuşmamızın başlarında beni hayatında istemediğini vurgulayan, devamında açık bir saldırganlıkla hatırlayamadığım günlerin iğrenç günahını soruştururken öylece saatlerce aklımın içine hapsolmak aylar gibi hissettirmiş, yabancıladığım şehre ilk defa ayak basacak gibi yersiz bir tedirginlikle elimdeki çantamın askısını sıkmıştım. First Class uçtuğum için ayrı bir güzel tebessümle merdivenin başında bekleyen hostese buruk bir tebessüm bahşedip inerken kendimi her ân uykunun kollarına atmak istediğim bir yorgunluğa sahiptim.
Titrek bir nefes vererek üzerime yapışmış füme rengi takım elbiseyi umursamamaya çalıştım. Kahverenginin en koyu rengine boyattığım saçlarımın olabildiğince dağınık duruşu canımı sıkarken, krem rengi ince askılımın kolu sürekli omzuma düşerek rahatsız ettiği için giydiğim ceketimi, arkası saatlerce sevişmişim gibi kırışıklığının daha fazla perişanmışım gibi göstermemesi için koluma asarak, beni karşılayacak olan şoförümün arabasına bir an önce ulaşmak için adımlarımı hızlandırdım.
Ne yazık ki bu pek mümkün değildi, kaosun kokusunu almış magazincilerin küçük ayak takımı olan herkes ellerinde hazırda bulundurduğu, tüm detaylarımı, göz altlarımdaki morluğu, samimiyetsiz olacağını düşündüğüm gülüşümü, gözlerimden, duruşumdan, davranışlarımdan olan bitenle alakalı ipucu bulmama çalışmakla kalmayıp, teori üstüne teori atmalarına sebep olacak bilgiyi medyaya alabildiğince yansıtmaya çalışan kameraların yanında; röportaj sorularına, ki bu soruların bir erkekle öpüşmemden tutun gay olduğu bilinen insanlarla gözlerim kaymış bir vaziyette sızan fotoğraflarıma kadar her türlü şeyle alakalı olacağına emindim, vereceğim cevapla yüz ifadelerimden bir şeyler çıkarmak için mikro ifade dersi alanlardan hiç bahsetmek istemiyordum.
Açılan cam kapıdan girer girmez yüzüme patlayan flaşlardan kaçmak için güneş gözlüklerimi takmama rağmen, yüzlerce insanın gürültüsünü engelleyemedim, başım saniyesinde ağrımaya başladı. Güvenliğin tuttuğu kalabalığın arasından geçerken ifadesiz durmaya devam ettim, aniden omzuma dokunan elle ona döndüğümde tam önündeki korumalardan birinin fan olduğu anlaşılan kızı ittirerek yere düşürdüğünü gördüm, anında, "Biraz nazik olun." dedim korumaya ithafen. Onaylar cümlelerini sıraya dizerken, elektronik duvardan geçerek havalimanının içine doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2PAC
FanfictionOlduğumun yarısı kadar iyi olsaydım, hâlâ senin olabileceğinden iki kat daha iyi olurdum Taehyung. 260323, rapper jk & aktör th.