M&M
Profesyonel makyör ekibimin bir saat boyunca aceleyle uğraştığı yüzümün doğal bir aura yansıttığı tüm o minik dokunuşları son olarak hafif kırmızılık veren rujla renklendirirken, Audrey Hepburn'un Holly Golightly olarak oynadığı 1961 yapımı Tiffany'de Kahvaltı filminde mağazalarında gezerek ününü ölümsüzleştirdiği Tiffany & Co mücevheri tam önümde, lacivert kadife bir kutuda ağzı açık sıralanıp beğenime sunulmuştu. Aralarından birkaç tanesini elime alıp incelediğim süreçte makyajımı bitiren makyör ekibine dönmek için ayağa kalktım. Önü açık ceketten vücuduma hafif simli sprey sıkmak için ceketimi iki yana ittiren makyözün hemen arkasındaki elleri önlerinde birleştirerek bana odaklanmış topluluğa gülümsedim, "Zamanlamanız oldukça harikaydı. Teşekkür ederim. Şimdi beni biraz yalnız bırakmanızı rica ediyorum." İçlerinden birisi öne çıktı "V, seni tebrik etmek istiyoruz. Bu gece parlıyorsun." dedi, beni alkışlamaya başladıklarında nezaketle gülümseyerek yarın izinli olduklarını, maaş primi vereceğime dair yaptığım kısa bir konuşma sonrası, göğsümü rahat bırakan Lily odadan en son çıktı.
Yavaş yavaş içime dolan heyecanla önümdeki mücevherlere baktım. Elimdeki inci küpelerle yatağın karşısındaki aynaya geçerek kulağıma küpeleri taktığımda gözümün anlık kaydığı düzenli yatakla utanarak gözlerimi kendi yüzüme diktim. Kafamı dağıtmak için bir saatten daha uzun süre uğraşılan makyajımın kusursuz ve doğallığına uyum sağlayan inci küperlerle memnuniyetle gülümseyerek, oynadığım Ariel rolünden sonra modada trend olan deniz kızı/erkeği görünümünü yakalamış karamel saçlarımın ıslak dalgalarına parmak uçlarımı dokundurdum. Tenimin parlaklığını kısmen gizleyen kuvarze ceketimi iliklerken ağırlığını hissettiğim yüzüğümün tam ortasındaki kırmızı yakut, açık artırmada Jack Sparrow kılıklı eski bir deniz korsanından satın aldığım için tüm bu ambiyansı Ariel'den uzaklaştırıyordu.
Kendi etrafımda dönerek, uzun beyaz tüllerin yatağıma doğru uçuştuğu balkon kenarına doğru dans ederek mırıldandığım Young and Beautiful ile, uzaklardaki yeşil ışığı yakalayabilecekmiş gibi denizin diğer ucundaki malikanelerin geceyi aydınlatan ışıklarına bakarken derin bir nefes aldım. Özgüvenden omuzlarımın dikleştiği o ânda tüm yıldızların ayak ucuma serileceği kariyerimin devamında, özel jetimde yudumladığım Mountain Dew'in çağrıştırdığı o sıcak yaz gecesinin sarhoş kırmızısı dudaklarımın önündeki albenili dudakları unutmak için deri, krem koltuğumun kolçağına dirseğimi yaslayıp yüzümü avuç içime alarak tüm şehri kucaklayarak ad koyan Hollywood'un ikonik tabelasının çekildiği tüm kameraların karşısına çıksam aksini kanıtlayamacakları bir rol yaptım; Rüyayı hiç görmedim, hiç arzulamadım, dizlerim titremedi, kalbim hızlanmadı, hoşlanmadım, acı çekmedim. Pilotun iniş anonsunu duyduğumda, derin bir nefes alarak gülümsedim. Bu endüstride gülümseyebilmek ağlamaktan daha zordu, yüzümde zamanın ufaktan dokunmaya başladığı kırışıkları ortaya çıkaracak kadar gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2PAC
FanfictionOlduğumun yarısı kadar iyi olsaydım, hâlâ senin olabileceğinden iki kat daha iyi olurdum Taehyung. 260323, rapper jk & aktör th.