Vücudumda hissettiğim aşırı sıcaklıktan dolayı uykum yavaş yavaş açılıyordu. Elimde hissettiğim baskıyla geri çekmeye çalıştığımda başaramadım. Sağ taraf döndüğümde bedenime değen bir bedenle zar zor gözlerimi açtım.
Görüş açıma giren tişörtle bakışlarımı biraz yukarı kaldırdım. Kafasını yatak başlığına yaslamış oturur şekilde uyuyan Agâh'ı görmemle şaşırmıştım.
Dün olanlardan sonra kimseyle konuşabilecek bir halde değildim. Doktorumun konuşma çabasına bile yanıtsız şekilde kalmıştım. Doktor temiz çıkan tahlillerden sonra çıkabileceğimizi söylediğinde Stefan beni taşımak için yeltendiğinde ellerini iterek ağlamaya başlamıştım. Bu olaydan sonra Agâh beni sakinleştirmiş ve kimsenin bana dokunmasına izin vermemişti.
Gece ne kadar yanımda kalmak istese de aklımdaki karışıklık ve ona karşı olan düşüncelerim sonucu kalmasını istememiştim. Şuan onu burada görmek ne kadar beni şaşırtmış olsa bile gece boyu elimde hissettiğim elleriyle kendimi güvende hissetmiştim.
Gülümseyerek yerimden hafifçe doğrulmaya çalıştığımda Agâh elimi biraz daha sıkarak kıpırdanmaya başladı. Üzerimdeki örtüyü biraz yukarı çekerek tek elimle ne kadar beceremesem de üzerini örtmeyi az çok başarmıştım. Başlığa sırtımı yasladığımda Agâh'ı izlemeye başladım.
Neredeyse kusursuz yüz hatlarıyla kendini her defasında bana hayran bırakıyordu. Beni en çok etkileyen şey gözleri olsa bile aslında karakteriydi. Duygularını çok yansıtamayan biri olsa bile değer verdiği kişiye bakışları yeterdi.
Bu saatten sonra ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Onca yıldan sonra bir anda çıkıp gelmişti. Neredeyse son bir aydır yaşadığım psikolojik sıkıntı yüzünden zaten düzgün düşünemezken dün olan olaylarla birlikte tamamen dengem değişmişti.
Boştaki elimi kaldırarak yüzüne koyacakken aklıma gelen bir anıyla yönümü kalbinin üzerine koydum.
Elimin altında hızlanan kalple kıkırdamaya başladım.
Başımı Baran'ın omuzuna koyarak yerimde biraz daha yayıldım. Tekrar evden kaçarak ağaç eve gelmiştik ve saatlerdir burada olduğumuz için uykum gelmeye başlamıştı. Elimi kalbinin üzerine koyduğumda elimin altında hızlanan kalbiyle kıkırdamaya başladım.
''Barancım kalbin neden hızlanıyor?'' başımı omuzundan kaldırmadan hafifçe yüzüne baktığımda gözlerini açmadan konuşmaya başladı ''İsmini duyduğumda, seni gördüğümde, bana her yaklaştığında heyecanlandığım için.''
Kalbinin üzerinde duran elimi gözlerinin üzerine getirerek elimi gezdirmeye başladım. ''Barancım benden başkasında da böyle oluyor musun?'' konuşmaya başladığım ilk anda bile suratım düşmüştü. Benden başka bir kızla konuştuğunu görmek bile beni çıldırtmaya yeterdi.
''Bu kalp sadece senin için hızlanıyor ve sen bana olan her temasında bunu hissedeceksin.''
Elimi geri yüzüne koyduğumda onun çoktan uyandığını biliyordum.
''Uyumadığını biliyorum.'' söylediğimle tek gözünü açarak bana baktığında suratına hafifçe vurarak yerimde dikleştim.
''Eskisi gibi uyandığımı fark edebiliyorsun.'' gülümseyen yüzüm söyledikleriyle çoktan düşmüştü. Keşke beni bırakmama gibi bir şansı olabilseydi.
''Bu kalp sadece senin için hızlanıyor ve bana her temasında bunu hissedeceksin.'' benim gibi yerinde dikleşerek elini saçlarıma koydu ''Hatırlıyorsun.'' başımı biraz yana yatırarak gözlerimi kapattım ''Unutmak mümkün değil ki.'' Gülme sesi duymamla yüzüm tekrar gülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mask
General FictionBakışlarımı elimdeki silahtan Agah'a doğru çevirdim.Beni engellemesi gerekmez miydi? Peki ya neden beni engellemek yerine karşımda korkusuzca bana bakıyordu? ''İZEL HADİ AÇ ŞU KAPIYI!'' başımı...