After Being Bent by Reader (Türkçe) [GL]

۵ 17. Bölüm

Xu Chuanchuan, yanlış görmediğinden emin olmak için birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Fakat kaç kez kırpıştırırsa kırpıştırsın karşı tarafın ondan, telafi niteliğinde "smut" yazmasını istediği gerçeği değişmiyordu.

Xu Chuanchuan ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyor değildi. Okurları kitabının yorumlarında veya okur grubunda sıklıkla "smut" yazmasını talep ederdi. Hatta onu ikna etmek için botla görüntüleme kasmak, saçma derecede uzun inceleme yazıları yazmak ve onu paraya boğmak -başka bir deyişle ona Derin Su Torpidoları yollamak- gibi çeşitli yöntemler denerlerdi.

Xu Chuanchuan daha önce bu yemleri hiç yutmamış mıydı?

Hayır, yutmuştu. O, dünyevi tarafı ağır basan biriydi. Erotik sahneler yazarsa bir sürü bağış alacağının o da bilincindeydi. Fakat asıl mesele, nasıl erotik metin yazılacağını bilmemesiydi!!!

Temiz veya asil davranmaya çalışmıyordu. Hetero bir kadın olarak, iki kadının yatakta işi nasıl pişirmesi gerektiğini bilmiyordu sadece.

Bir süre düşündükten sonra Xu Chuanchuan dişlerini sıktı ve kararını verdi.

Malatang Severim: "Nasıl smut yazılacağını bilmiyorum. Yemin ederim yalan söylemiyorum. [incinmiş]"

Bir Kızın Duygularında Şiir Yoktur: "Kafana göre takıl o zaman."

Bu laf ne anlama geliyordu?

Karşı tarafın cevabı Xu Chuanchuan'ın kafasını karıştırmıştı. Sonrasında Xu Xiangxiang'ın kendisine seslendiğini duydu, "Hey, geliyor musun gelmiyor musun?"

Xu Chuanchuan geçici olarak aklındaki şüpheleri bir kenara bıraktı, telefonunu indirdi ve kız kardeşine doğru yürüdü.

Kaşlarını çatan Xu Xiangxiang ablasını şöyle bir süzdü ve, "Senin neyin var bugün?" diye sordu.

Aldırmaz bir tavır takınan Xu Chuanchuan, "Alışveriş yapmayı sevmediğimi biliyorsun," diye yanıtladı.

Neyse ki Xu Chuanchuan için Xu Xiangxiang basit fikirli biriydi, bu yüzden bu konu üzerinde fazla durmadı.

En sonunda ikisi kozmetik bölümüne gelebildi. Xu Xiangxiang güneş kremi seçmeye çalışırken ara sıra Xu Chuanchuan'a fikrini soruyordu. Xu Chuanchuan ise karşılık olarak yorum belirtmeyen cevaplar veriyordu.

Xu Xiangxiang başının etini yemeye bir son verdiğinde Xu Chuanchuan fırsattan istifade telefonunu kontrol etti. Gel gör ki okurundan yeni bir mesaj gelmemişti.

Onu kızdırdım mı?

...

Kızdırmak mı?

Ortada öyle bir şey yoktu.

Murong Shi telefonunu bir kenara attıktan sonra Xu Chuanchuan ile aralarında geçen konuşmayı aklının bir köşesine attı. Sonrasında duş aldı, temiz kıyafetler giydi ve alt kattaki oturma odasına yöneldi fakat oda bomboştu.

Murong Mingshu evde değildi.

Murong Shi mutfakta bir kâse et lapası buldu, dokunduğunda hâlâ sıcak olduğunu gördü. Ayrıca buzdolabında bir tabak kızarmış sebze vardı. Sebzeler taze ve canlı görünüyordu, üzerlerinde neredeyse hiç yağ yoktu. Murong Shi bu sebzeleri kızartanın annesi olduğunu bir bakışta anladı. Annesi Budizm inancını benimsediğinden beri bir keşişinki kadar hafif şeyler yiyordu.

Murong Shi epey uyuduğu için şimdi adeta midesi kazınıyordu. Yavan tadı görmezden gelerek sebze tabağını çıkardı ve yulaf lapasının içine ekledi.