Adeta bir çelik duvar gibi üzerime çektiğim yorganın beni korumasını umuyordum. Nefes alış verişlerim azalmış, hatta dışarıya en ufak bir ses kırıntısı bile çıkmasın diye nefesimi tutuyordum. Kulağıma gelen adım sesleri gözlerimi sıkıca kapatmama sebep oldu.
''Seni Tom bile kurtaramaz artık!'' Dedi bir ses. Bağırıyordu. Ve sesi öylesine gürdü ki insanı korkutucak seviyedeydi. Ama ben korkmak yerine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve yatağın içinde biraz daha hareket ettim. Üzerimde hissettiğim el ile ikimizde aynı anda bağırmaya başladık.
''Cedric ve Abel!'' Lexi'nin bağırışıyla Cedric ile benim birbirimize olan çığlıklarımız anında kesilmişti. Etrafı kaplayan ölüm sessizliği yüzünden yüzümü örten yorganı çekmemeye karar verdim. ''Çocukluğu bırakın. Sasha bile sizin gibi değil ya.''
''Ama..'' Dedi Cedric, sözünü keserek yüzümü örten yorganı üzerimden çektim ve sanki esir alındığım bir mağaradan gün yüzüne çıkmış gibi hissettim. Güneşin keskin ışıkları yüzüme vururken gözlerimi kısarak Cedric'e baktım. Elindeki su tabancasını sıkı sıkı tutmuştu, dudaklarını çocuk edasıyla büzdüğü için büyük ihtimalle Lexi'den azar yememeye çalışıyordu.
''Aması yok. Yapmayacaksınız dedim.'' Dedi ve arkasını döndü. Arkasını dönmesiyle Cedric elindeki su tabancasını bana doğru uzattı lakin Lexi, ''Cedric sakın dedim.'' Dedi.
''İn misin cin misin arkadaş?'' Diye homurdanırken Lexi arkasını dönüp keskin bir bakış attı bize.
''Valla bu dedi.'' Diyerek Cedric'i ispiyonladıktan sonra Cedric yüzüne sahte bir şaşkınlık ekledi. ''Kuru iftira sevgilim. Aa sen yine temizlik mi yaptın? Her yer parlıyor, pü pü.'' Dedi. Bu hareketine güldükten sonra Lexi tatmin olmuşcasına sırıtarak arkasına döndü ve yoluna devam etmeye başladı.
Lexi gözden kaybolana kadar arkasından baktıktan sonra en sonunda bir odaya girmişti. Odaya girmesiyle ikimizde aynı anda birbirimize baktık. Cedric elindeki su tabancasını bana göstererek iğrenç bir kahkaha attı.
''Görüşürüz bataklık yaratığı.'' Diye bağırdı ve su tabancasının tetiğine bastı lakin hesap etmediği ufacık bir şey vardı. Başından beri elinde tuttuğu şey bozuk su tabancasıydı. Gözlerini korkuyla su tabancasına deydirdi.
''Görüşürüz Cedric'ciğim.'' Dememle yastığımın altındaki iki su tabancasını elime alıp bodoslama atlar gibi Cedric'in üzerine fırlatmam bir oldu. Olayı dramatize edip etrafa yardım çığlıkları gönderirken ben onun aksine oldukça mutluydum. Yüzü tamamen su olurken, altın sarısı saçları alnına yapışmıştı.
''Lex... Lexi. Boğ... Boğuluyorum.. Ah, şu gördüğüm beyaz ışık mı? Öhö öhö.. Ölüy..orum..'' Dedi ve abartıyla kendisini yere attı. Hareketsizce kıpırdarken ben hala onun yüzüne su sıkıyordum. Oldukça keyifli bir şekilde sırıtırken Cedric gerçekten de hareketsiz bir şekilde yerde yatıyordu.
''Şşt öldün mü?'' Diye sordum. Cevap vermeyinde ayağımın ucuyla iki defa vurdum dirseğine. ''Sana diyorum.. Öldüysen öldüm de.'' Yine cevap vermeyince bu kez daha da sert vurmaya başladım. ''Öldüm demiyorsun kesin ölmedin. Ben biraz daha su sıkayım.''
''Öldüm.'' Dedi. Zaferle sırıttım ama yine de rolümden çıkmadım, tek kaşımı kaldırmayı da ihmal etmedim.
''Ama konuştun! Ölmemişsin işte.'' Dememle tek gözünü açarak çevreyi izledi ve bir süre sonra boğazını temizleyerek, ''Şimdi ölüyorum.'' Dedi.
''Öldün mü?'' Diye sordum tekrardan. Başını aşağı ve yukarı doğru salladığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve arkamı döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soldier| Tom H.
FanfictionSıradan ülkesini savunmak için savaşan bir asker olan Tom Holland, telefonuna gelen bilinmez bir mesajla kendini asıl savaşın içinde bulur. 11: hadi her çatışmanı anlarım da. 11: niye kalbime de savaş başlattın! başlama tarihi: