9.Bölüm -İnce İpler Ve Toz Taneleri-

35 6 23
                                    

Medyada Almira'nın giydiği elbise var. Evet kış ayı bunu giyiyor sorgulamayalım.

İyi okumalar <3

🌿

9.Bölüm
-İnce İpler Ve Toz Taneleri-

Aynada kendime ve büründüğüm kişiliğe bakıyordum. Sanki hayatım şu sırtımda ki ince ipler gibiydi. Tek bir yanlışta kopup gidecekti. Diksem de eski sağlamlığını almazdı. Ben onları koparmamak için üç yıldır elimden gelen her şeyi yapıyordum.

Hissediyordum ama ince ipler artık toz taneleri kadar görünmez bağlar ile birbirine bağlıydı. O toz taneleri kimdir, nedir bilinmez fakat beni ayakta tuttuğu belliydi.

Sanki...

İpler benim hayatım, toz taneleri Aras'dı. Sanırım artık öyleydi. Uçup gitmeden onu sarmaşıklarıma dolamam lazımdı. Göz göre göre hayatım elimde uçup gidiyordu. Bu olmamalıydı.

Kapının çalması ile aşağı indim. Hilal gelmiş olmalıydı. Kapıyı açtığımda Hilali gördüm ama yanında Ravza'da vardı. "Hoşgeldiniz! Allah'ın salakları! " elimle içeri çağırdım.

İçeri girdiler ama gözlerini benden alamıyorlardı. "Kızım sen çok güzel olmuşsun." Ravza hayranlık ile beni izliyordu. Hilal ise bir şeyler mırıldanıyordu. "Teşekkür ederim. Bende kendimi çok beğendim ya!"

"Kızım sana bakmayan da ne bileyim salaktır yani! Seni bu gece kaptırmayalım!" Hilal yine arsız arsız konuşmaya başlamıştı. Saat sekize geliyordu. Artık yavaştan toparlanmamız lazımdı. Camdan dışarı baktığımda yağmur yağdığı gördüm. "Hilal, Aras'ın attığı bar tam olarak nerede?"

Sorduğum soru ile durgunlaştı. Gözlerini kaçırdı. Bu kıza ne oluyordu? "Bakmadım ki. Bekle." Gözlerimi devirdim. Telefonunu açtı ve baktı. Ara sıra gözleri bana kayıyordu. Hemen baktı ve telefonunu cebine attı. Tam o sırada gök çok şiddetli bir şekilde gürledi. Ben bu sesi seviyordum. Huzur vardı. Fakat şuan hiç huzurlu gelmemişti. Hemde hiç.

"Uzakta biraz, yürüyemeyiz yani." Peki anlamında kafamı salladım.

"Of açım ben şimdi orada alkolden başka bir bok vermezler..." Ravza söylene söylene mutfağa gitti. Hilal ile ben kaldım. Yüzüme bakmıyordu. Bir şey olmuş gibiydi.

"Bir sorun mu var?" Sorduğum soru ile kafasını kaldırdı. Hayır anlamında kafasını salladı. Yalan söylüyordu. "Sen haklı olduğun konu olduğu zaman ağzını kapatmazsın. Niye bir şey saklıyım diye carlarsın. Söyle ne oldu?" Gözleri açıldı.

"Tanımışsın beni." Eh yani der gibi kafa oynattım. "Yok bir şey sadece çıkarken annem ile sorun yaşadım. Klasik gezmeler falan." yine yalan söylüyordu. Gözlerini gözlerime çıkarmıyordu.

"Toprağım umarım denizini içine çekmez..."

Aklıma gelen bu cümle ile kafamı sağa sola salladım. Ne oluyor bana? Kurcalamak istemiyordum. "Peki. Neyse, klasik Nur teyze takma." aynen öyle der gibi kafa salladı. "Gel şu elbiseyi halledelim." dedi.

İç çekti. "Güzel olması için elimden geleni yapacağım. Merak etme."

İpleri geçirmeye başladı. Hilal elini değdirdikçe tozlar uçup gidiyordu. Hissediyordum.

Kırmızı Sarmaşık /Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin